3 Aralık Dünya Engelliler Günü Basın Açıklaması

03 Aralık 2009

Türkiye Sakatlar Derneği Çanakkale Şubesi adına başkan Ümit Burunlular, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü nedeniyle ülkemizdeki engellilerin öncelikli sorunları ile bunlara ilişkin görüşleri içeren basın açıklamasını aynen aktarıyoruz.

Birleşmiş milletler teşkilatının genel kurulu tarafından sakat hakları bildirgesinin kabul edilişinin yıl dönümü olan 3 Aralık günü dünyada ve ülkemizde özürlüler gününü olarak kabul edilmiştir. Bu günlerde sakatlar ve engellikler aynı zamanda onların temsilcisi olan sivil toplum örgütleri engellilerin sorunlarını ele alır. Geliştirmiş olduğumuz çözüm önerilerini kamuoyu ile paylaşır ve kabulü için destek aramaya çalışır 2009 yılının 3 Aralık gününde engelliler konfederasyonu üye federasyon ve dernekleri ile bunların mensupları olan bizler ülkemizdeki engellilerin öncelikli sorunları ile bunlara ilişkin görüşlerimizi aşağıdaki biçimi ile kamu ile paylaşır bir an önce çözüme kavuşturulması konusunda tüm tarafların etkin ve anlamlı ilgilerini beklerim.

KAMUOYUNA AÇIKLAMA:

Birleşmiş milletler teşkilatının genel kurulu tarafından sakat hakları bildirgesinin kabul edilişinin yıl dönümü olan 3 Aralık günü, Dünya?da ve ülkemizde özürlüler günü olarak kabul edilmiş bulunmaktadır.

Bu günler de, biz engelliler ve onların temsilcisi olan sivil toplum örgütleri, engellilerin sorunlarını ele alır, geliştirmiş olduğumuz çözüm önerilerini kamuoyu ile paylaşır ve kabulü için, destek aramaya çalışırız.

2009 yılının bu üç aralık günün de, engelliler konfederasyonu, üye federasyon ve dernekleri ile bunların mensupları olan bizler, ülkemizdeki engellilerin öncelikli sorunları ile bunlara ilişkin görüşlerimizi, aşağıdaki biçimiyle kamuoyu ile paylaşır, bir an önce çözüme kavuşturulması konusunda, tüm tarafların etkin ve anlamlı ilgilerini bekleriz.

ENGELLİLER NE İSTİYOR

2005 yılında çıkarılan Özürlüler Kanunu, engelliler için kâğıt üzerinde önemli hak ve kazanımlar getirmiştir. Ancak aradan geçen 4 yıla yakın süre bu hak ve kazanımların ?kuvveden fiile? geçemediğini yasa sayfalarından hayata aktarılamadığını gösterdi. Dar görüşlü bürokratların çıkardığı yönetmelikler, yorgunu yokuşa süren katı ve acımasız uygulamalar, Yasanın yarattığı mutluluk ve iyimserlik havasının panik ve çaresizliğe dönüşmesine yetti. Ortamımıza karamsarlık egemen oldu.

Muhtaç yaşlılar ve engellilerin hiç değilse bir yaralarına merhem olan ve sosyal devlet tarafından unutulmadıklarını duyumsatan 2022 Sayılı Yasa, Özürlüler Kanunu ile verilmiş olan kazanımların rövanşını alırcasına, onları ezen ve kapılarına haciz memurlarının dikilmesine yol açan tam bir cendereye dönüştürüldü. 81 bin engellinin muhtaçlık aylığı kesilirken kendilerine 10 bin YTL ye varan borçlar çıkartıldı. TBMM Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa koyduğu geçici bir madde ile bu borçları her ne kadar şimdilik sildi ise de tehlikenin kaynağını kurutamadı. 2022 Sayılı Yasa da köklü değişiklikler yapılmadıkça, hiç kuşku duyulmasın ki bir iki yıl içerisinde engellilerin kapısına dağ gibi borçlar yığılacaktır. Yasanın katı ve acımasız uygulaması yüzünden, yasadan yararlananların sayısı parmakla sayılacak ölçüde azalacaktır.
Bizler, 2022 Sayılı Yasadaki muhtaçlık sınırının asgari ücretle belirlenmesini, bu aylığın, hiçbir kriter gözetilmeksizin işsiz tüm engellilere ödenmesini istiyoruz. 2022 Sayılı Yasa ile ödenen muhtaçlık aylığı engelliler için bir işsizlik tazminatına dönüştürülmelidir.

2006 yılı Temmuzunda yürürlüğe giren Sağlık Kurulları Yönetmeliği Avrupa Birliği Standartlarına uyum gerekçesiyle iş gücü kaybı oranını sağlık kurulu raporları ile ölçtüğünden ciddi hak kayıplarına yol açmaktadır. %100 görme engelli olan bir vatandaşımıza %85; %70 sakatlığı bulunan bir fiziksel ya da zihinsel engelliye %30 -%35 iş gücü kaybı raporu verilebilmektedir. Bu durum, daha önce engellilerin yararlandığı haklardan yararlanan vatandaşlarımızın bu haklarını yitirmeleri sonucunu vermektedir.

Engelliler meçlisi olarak biz, Sağlık Kurulu Raporları Yönetmeliğinin ivedilikle değiştirilmesini; sakatlık oranı sağlık kurulu raporlarıyla belirlenirken işgücü kaybı oranının yapılacak yasal düzenlemeler sonucunda uzman bir kurul tarafından belirlenmesini istiyoruz.

Özel eğitim ve rehabilitasyon hizmetleri Anayasamıza göre devletin asli yükümlülüğü iken, bu hizmetler son yıllarda hızla özel sektöre devredilmiş bulunmaktadır. Bu hizmetlerin pahalılığı nedeniyle devletçe yapılan ödemeler yeterli olmadığından özel eğitim ve rehabilitasyon hizmetlerinin niteliği bir hayli düşmüş, bu alan bir rekabetin ve rant hırsının egemenliğine terk edilmiştir. Bu merkezlerde eğitilen engelliler ayda en fazla 10 saat eğitim görmekte, bu eğitimse, onların gelişimine ve gerekli yararı görmelerine yetmemektedir.
Engelliler meclisi olarak biz, özel eğitim ve rehabilitasyon hizmetlerinin daha çok kaynak ayrılarak devlet tarafından sürdürülmesini, mevcut özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerindeki eğitim süresinin haftanın beş günü yarım güne çıkarılmasını istiyoruz.

İlk kez Özürlüler Kanunu ve bu kanunda sonradan yapılan değişikliklerle tüm Türk vatandaşlarının engelli çocuklarını kapsayacak biçimde genişletilip yaygınlaştırılan bakım hizmetlerinde de ciddi sıkıntılar devam etmektedir. Bu alan da acımasız rekabet ve rant hırsına teslim edilmeye adaydır. Yapılan ödemeler özel sektörce yeterli bulunmadığından özel bakım evleri açılmamakta, sermaye çevreleri, ilgili bürokrasiyi de etkileyerek ödeneklerin bugünkü düzeyinin iki üç misline çıkarılması için baskı oluşturmaktadır. Bakım hizmetlerine ayrılan kaynaklar sınırlı olduğundan özellikle evde bakım hizmetlerinde son derece müşkül ve cimri davranılmakta, engelli vatandaşlarımızın aileleri, uzun bürokratik işlemlerle taciz edilmektedir.
Bakım hizmetlerinin verilmesinin ŞARTI olarak konulan, ailedeki birey başına gelirin asgari ücretin 2/3?nün altında olması zorunluluğunun kaldırılmasını, yoksulluk ölçütü kullanılmadan bakıma muhtaç tüm engelli vatandaşlarımızın bakım hizmetlerinden ücretsiz yararlanmalarının sağlanmasını, en iyi bakımın aile ortamında yapılabileceği gerçeğinden hareketle evde bakım hizmetlerinin yaygınlaştırılmasını ve özendirilmesini, bakıma ayrılan kaynakların artırılması için bakım sigortası sistemi ile sağlam güvencelere kavuşturulmasını istiyoruz.

572 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Özürlüler Kanunu ile öngörülen fiziksel çevrenin, kamu binalarının ve kamusal kullanım alanlarının engellilere uyumlu hale getirilmesi yükümlülüğü halen yerine getirilmemiş bulunmaktadır. Tanınan sürenin sona ermesine 4 yıl kalmış olmasına rağmen bu yöndeki çalışmalar halen başlatılmamıştır.

Yorumlar...

    Henüz yorum yok...

Sizin Yorumunuz...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir