Bana Evimi ve Komşularımı Geri Verin

Çocukluğumun en güzel zamanları adada Arkadeniz mevkiinde geçti. O dönemlerde gözü doymayan rant amaçlı yayılmacı bir anlayış henüz ada merkezinde kendini göstermemişti. Sade ama huzurlu ve samimi bir yaşam hüküm sürüyordu. Ada merkezi yaz aylarında da, kış aylarında da yaşamsal olarak aynı oranlarda seyrediyordu. Son dönemlere baktığımızda ise yaz döneminde ada merkezinin kocaman bir ticarethaneye dönüştüğünü görüyoruz.

Çocukluğumda neredeyse hiçbir ticari işletmenin bulunmadığı Arkadenizde komşuluk ilişkileri çok iyiydi. Sabahları Hümeyra Hanımteyzenin merdivenlerinde emekleyerek terasına çıkıp, zayıflıktan iri görünen iki kocaman gözle bakarak merhaba derdim. Doğan abi, ben ve şuanda da dostlarım Kurtuluş, Çağlar’a yüzmemizi geliştirmek için bize tavsiye ve dersler verirdi. Yılmaz amcanın akşamüstü hikâyeleri ise bizi farklı dünyalara taşırdı. Vasil amca her akşamüstü kırmızı fenere gider, balık tutardı. Yılan balığının lezzetli olabileceğini hiç tahmin edemezdim. Tuttuğu balıklardan paylaşmayı severdi. Komşularımızın hepsi severdi paylaşmayı. O dönemlerde bağcılık mesleğini her türlü zorluğa rağmen sürdürmeye çalışan babamda yetiştirdiği üzümleri komşuları ile paylaşırdı. Komşuluk karşılık beklemeden, sevgi, saygı, paylaşım üzerine kuruluydu.

Atanasya teyze beni her gördüğünde Fıratelim diyerek sıcacık ve içtenlikle kucaklardı. Hala daha ne zaman görse aynı sıcaklık ve içtenlikle Fıratelim diyerek beni kucaklıyor ve ben o anlarda hep çocukluğuma dönüyorum. Atanasya teyzenin kekleri de çocukluğumda unutulmazlarım arasında. Paskalya’da boyalı yumurtalardan getirir, Ramazan ve Kurban bayramlarında da gelen olur diye kahvesini ve likörünü eksik etmezdi. Komşular ile bazı dönemlerde traktör ya da pırpır römorklarında Pavli Çamlığına pikniğe ya da Poyrazlimanda iğde ağacının gölgesine denize giderdik.

Sonra Arkadenizde hızlı bir dönüşüm kendini gösterdi. Gregor Samsa’nın hamam böceğine dönüştüğü gibi. Yaşam değil rant amaçlı bir anlayış Arkadenizde egemen olmaya başladı. Arkadenizdeki o iyi insanlar o güzel atlara binip gittiler. Maalesef yerleri adada yaşam kurmak isteyen değil, ranttan başka bir şey düşünmeyenlerle doldu. Ticari işletmelerin hızlı ve kontrolsüzce artışı arka denizde yaşamı giderek zorlaştırdı. Ticari işletmelerden kaynaklanan gürültünün dışında eğlence mekânlarından çıkanların ve otel ve pansiyon müşterilerinin geç saatlerde yarattığı gürültü katlanılmaz seviyelere ulaştı. Böyle bir durumda fazla seçeneğimiz kalmadığı için 18 sene önce imkânlarımız doğrultusunda bir bağ evi yaparak ada merkezi dışına tabiri caiz ise kaçmak durumunda kaldık. Geçen 18 senede bu kararın ne kadar doğru olduğunu gördük. Zaman içinde Arkadenizde evimizin olduğu sokak barlar sokağı olarak anılmaya başlandı. Evimiz mecburen ev statüsünü kaybetti ve bu dönüşüme ayak uydurmak zorunda kaldı. Son 1-2 seneye baktığımızda Arkadenizde yaşam alanından çok ticari işletmenin olduğunu görmekteyiz. Hatta yaşam alanı olarak görülen birçok yerin gayri resmi olarak konaklama alanı olarak da kullanıldığını rahatça söyleyebiliriz. 12 ay Arkadenizde yaşam sürenlerin sayısı ise çok çok az. Bu dönüşümün yaşanmasında en büyük paya sahip olanlar tamamen ticari kaygılar ve daha fazla yere sahip olabilmek için bazı işletmeleri hedef alıp, bazı kurumlar üzerinde baskı oluşturarak birtakım girişimlerde bulunuyorlar. Bu girişimlerde bulunanlara içtenlikle ve tüm samimiyetimle şöyle seslenmek istiyorum; “Bana Evimi ve Komşularımı Geri Verin!” Yani Arkadeniz mevkiinde bulunan tüm ticari işletmelerin faaliyetleri durdurulsun. Sadece yaşam sürmek isteyenler o bölgede bulunsun. Ben bu söylediğime sonuna kadar varım peki ya siz?

Yazımı bitirirken Kemal Furuncı abimin çok sevdiğim bir sözüne yer vermek istiyorum; “Adayı ileri götürmek istiyorsak, geriye götürmeliyiz.”

Bu yazı 16 Eylül 2017 tarihinde bozcaadahaber.net internet sitesinde yayınlanmış olup, yazarının izniyle Çanakkale İçinde sayfalarında da yer almıştır. Yazıda kullanılan fotoğraf, fotoğraf sanatçısı Ara Güler’in 1955 yılında Bozcaada’da çekilmiş bir eseridir.

Fırat Tunabay Son Yazıları...

Yorumlar...

    Henüz yorum yok...

Sizin Yorumunuz...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir