“Çanakkale – Balıkesir 1/100.000’lik İmar Planı ve Getirdikleri” Çalıştayı Düzenlendi

08 Nisan 2015

Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu’nun Marmara Bölgesi’nde planlanan çevresel talanları ele almak üzere planladığı çalıştaylardan ilki olan “Çanakkale-Balıkesir 1/100.000’lik İmar Planı ve Getirdikleri” konulu Çalıştay 4 Nisan Cumartesi günü Çanakkale Barosu ev sahipliğinde gerçekleştirildi.

Çanakkale Baro Başkanı Av. Bülent Şarlan, Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Başkanı ve Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Av. Ali Arabacı, Komisyon Başkan Yardımcısı Av. Eralp Atabek, Çanakkale Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Dilek Gür Sağır, Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu üyeleri Av. Emre Baturay Altınok, Av. Ali Furkan Oğuz, Av. Arif Ali Cangı, Av. Zühal Dönmez, Av. Fevzi Özlüer, Av. Bülent Kaçar, Av. Bedrettin Kalın, Av. Alev Seher Tuna, Av. Erol Çiçek, Av. Bülent Tokuçoğlu, Av. İsmail Hakkı Atay, Av. Nurten Çağlar Yakış, Av. Yakup Şekip Okumuşoğlu, Çanakkale Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Başkan Yardımcısı Av. Ahmet Ozan Yılmaz, Komisyon Genel Sekreteri Av. Gül Özerden, Komisyon Üyesi Av. Melis Söylemez, Komisyon Üyesi ve aynı zamanda Baro İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Av. Bihter Bilir, İstanbul Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Üyeleri Av. Cevahir Kılıç ve Av. Necati Yıldırım katıldı.

Çalıştay, söz konusu imar planı ve getirdiklerinin TMMOB Şehir Plancıları Odası Bursa Şube Başkanı Hakan Karademir ve Türkiye Barolar Birliği Çevre Komisyonu Üyesi, Ankara Barosu’ndan Av. Fevzi Özlüer’in sunumları ile başladı.

Çalıştayın ikinci oturumunda Planın enerji, maden ve sanayi sektörleri açısından bölgeye etkileri konuşuldu. İkinci oturumda Çanakkale İl Genel Meclisi Üyesi, Çanakkale Çevre Platformu Dönem Sözcüsü Hicri Nalbant, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğretim üyesi, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Çanakkale Şube Başkanı Prof. Dr. Türker Savaş, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Çanakkale Şubesi Başkan Yardımcısı İrfan Mutluay, Mimar İsmail Erten, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Şükran Yalçın Özdilek, ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü Araştırma Görevlisi Dr. Özgür Emek Inanmaz, Eğitim-Sen Çanakkale. Şube Başkanı, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Bölüm Başkanı Prof. Dr. Telat Koç, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Arzu Başaran Uysal, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Coşkun Bakar, Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği Başkan Yardımcısı Mustafa Alper Ülgen sunumları ile çalıştaya katıldı.

Çalıştayda söz konusu planın yalnızca Çanakkale ve Balıkesir bölgelerini ilgilendirmediği, planın tüm Marmara bölgesinde düşünülen büyük bir planın yalnızca bir parçası olduğu ve bunun en büyük kanıtının da bölgeye yapılacak köprü ve duble yollar ile altın ring diye tabir edilen bir hattın, bölgeye kurulacak termik santraller ve altın madeni işletmelerinin sevkiyatı için olduğu ifade edildi.

Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu üyesi ve Çanakkale Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Başkanı Av. Ali Furkan Oğuz, komisyonun 2000’li yıllarda açılan 18 Mart Çan Termik Santrali davası dışında 2008’den günümüze bölgede altın madeni ve termik santral faaliyetleri gibi çevresel talanlara karşı açtığı toplam dava sayısının 20 olduğunu ve bu davaların 7 tanesinin son 6 aylık dönemde açıldığını ve Pazartesi günü de ek olarak Kirazlıdere 1 ve Kirazlıdere 2 Termik Santralleri hakkında verilen ÇED OLUMLU kararlarına ilişkin 2 dava daha açacaklarını belirtti. Oğuz, Bu davaların yanısıra imar planı kesinleşmemesine rağmen neredeyse her gün en az 1-2 adet Maden aramasına yönelik ÇED gerekli değildir kararının yayınlandığını ifade etti.

Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu üyeleri Çalıştayın ardından Akkuyu Nükleer Santrali’nin reklamının bulunduğu panoların önünde yapılan eyleme katılım sağlayarak destek verdi. Eyleme Akkuyu Termik Santrali hakkında açılan davayı hazırlayan komisyon üyesi avukatlar Av. Emre Baturay Altınok ve Av. Fevzi Özlüer de katıldı.

Programına 05 Nisan Pazar günü bölgede saha gezisi ile devam eden komisyon üyeleri öncelikle Çan’ın Karadağ köyünü ziyaret etti. Ziyarette köy halkı ile biraraya gelen üyeler köyde verilen mücadele hakkında aktivist Mustafa Önder’den bilgi aldı.
Mustafa Önder, Karadağ Köyü’nde Esan Eczacıbaşı tarafından planlanan altın madeni arama faaliyetlerine karşı Karadağ Köyü halkı olarak başarılı bir mücadele verdiklerini, hukuksal mücadele başlattıklarını ve bu mücadele neticesinde de şirketin iş makinelerini de alarak köyü terkettiğini, açtıkları davada yürütmeyi durdurma kararı aldıklarını ve sondaj dahi başlamadan başarıya ulaştıklarını ifade etti.

Çanakkale İl Genel Meclisi Üyesi, Çanakkale Çevre Platformu Dönem Sözcüsü Hicri Nalbant da; Karadağ Köyü ve komşu köylerinin bu süreçte ciddi bir mücadele vermesi sonucu başarıya ulaştıklarını ancak mücadelenin bunla bitmediğinin altını çizerek köyün 1-2 km yakınındaki 18 Mart Çan Termik Santrali’nin yapıldığı günden bu yana tarıma ve köylüye zararından bahsetti. Bölgede artık birçok tarım ürününün yetişmediğini ve köylünün zor durumda kaldığını ifade eden Nalbant, bu termik santralden daha büyük kapasiteli Çan 2 Termik Santrali’nin planlandığını ve Çan 2 Termik Santrali planı hakkında verilen Çed Olumlu Kararı’nın iptali için Çanakkale Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu ile birlikte geçtiğimiz günlerde dava açtıklarını, yeni yapılacak santralin Avusturya’dan sökülüp getirilecek ikinci el bir santral olduğunu, oradan kovulmuş bir santral olduğunu ve ayrıca ÇED başvurularında Toprak Koruma Kurulu’ndan olumlu karar alınmadığını ve hatta termik santral aleyhinde karar çıktığını ve buna rağmen ÇED Olumlu kararının alındığını ifade etti. Nalbant, Toprak Koruma Kurulu’nun termik santral aleyhine vermiş olduğu kararın ardından kurulun yeniden karar aldığını ve bu sefer kararın termik santral lehine olduğunu ve buna ilişkin de hukuksal sürecin başlayacağını sözlerine ekledi.

Nalbant, Karadağ Köyü halkının mücadelesi ile ilgili olarak; “Köy halkı birlik ve beraberlik içinde hareket etti. Çanakkale Çevre Platformu tarafından verilen eğitime 700 nüfuslu köyden 600 kişi katıldı. Daha önemlisi, 600 kişinin yarıdan fazlası kadındı. Kadınlar bu mücadeleye ciddi anlamda sahip çıktılar. Kadınların sahip çıktığı her mücadele başarıya ulaşır.” dedi.

Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Başkanı ve Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Av. Ali Arabacı:
“Köyünüzü parçaladıkları an talan yeniden başlayacaktır. Eğer sizler varsanız; halkın desteği ve mücadelesi olduğu sürece bu mücadele kazanılır. Bırakılmaması gerek. Mücadele konusunda komisyon üyemiz Av. Arif Ali Cangı da burada. Kendisi Bergama Köylülerinin avukatı. O’nun sizlere söyleyecekleri vardır.”

Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu üyesi, İzmir Barosu’ndan Av. Arif Ali Cangı:
“Bergama’da başladı altın madeni talanı 20 yıl önce. Köylüler örnek mücadele verdi. Kendi yaşam alanlarını, topraklarını koruma mücadelesi verdiler. Aslında şu an maden çalışmaya devam ediyor. Ama aslolan verilen bu mücadele. 20 yıl önce Bergama’da köylüler tarafından başlatılan bu mücadele, tüm Türkiye’deki ekoloji mücadelesine ışık tutmuş vaziyette. Kısacası, siz yaşam alanlarına sahip çıkarsanız, yaşam alanlarına sahip çıkanlar ile dayanışma içerisinde olursanız, mahkemeler de sizin lehinize karar verir. Ama siz yaşam alanlarına sahip çıkmazsanız mahkemelere fazla güvenmeyin.”

Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu üyesi, Adana Barosu’ndan Av. İsmail Hakkı Atal:
“Adana’da Yumurtalık-Sugözü Termik Santrali kuruldu. Orada Çevre Mücadelesi gösteren derneklerin avukatlığını yaptım. 2009 yılında 32 tane sakat ya da ölü buzağı doğdu. Omurgası eğri kuzular doğdu. Termik Santral, İnsanlar işsiz olduğu için taşımacılık yaptıracağım dedi. Minibüs ihalesi verdi. İnsanlara şoförlük yaptırdı. Üreticilik ve hayvancılık ile uğraşan insanların kuzusu, buzağısı sakat doğup evde insanlar kanser olmaya başlayıp ölümler olduğunda bölgede bir çevre koruma derneği kuruldu. Bizi davet ettiler, gittik. Köy ikiye bölünmüş. Bir tarafta termik santralin taşeron firmasında çalışan köylüler diğer tarafta ise çiftçi, hayvan üreticileri ve balıkçılar. Bir taraf termik santrale karşı, diğer taraf yani santralde çalışanlar ise termik santral kapanmasın istiyor. Köy halkı, Çevre Koruma Derneği’nin açılışı sırasında birbiri ile kavga etti. Dolayısı ile burada da görüldüğü üzere en büyük tehlike köyün ikiye bölünmesidir. Bunu hiçbir zaman yaptırmamak gerekiyor. Uzun süre yağmur yağmayınca termik santralin bacasından çıkan zehirler havada asılı kalır. Bunlar asit yağmuruna sebep olur ve portakalı, meyvayı, tüm ürünleri yakar. Örneğin Adana’daki termik santralin 100 km ötesindeki Erzin’de narenciye bahçelerinde meyvelerin % 80’inin dalında çürüdüğü gözlemlenmiştir. Kısacası o yıl narenciyeden hiçbir verim alınamamıştır. Öte yandan köyün 50 yıllık ilkokulunun yanına termik santral tarafından 3 adet kömür depolama tesisi kurulmuştur. İnsanlar, çocuklar nefes alamadı ve 50 yıllık ilkokul kapandı. Sözün kısası ne kadar filtre takılacağı söylenirse söylensin termik santralden çıkan gazlar engellenemez. Bölgede gözlemlediğimiz sarı-turuncu renkteki gaz bulutları daha sonra toprağın üzerine gaz bulutu olarak düşüp toprağı zehirler. İnsanlar Adana bölgesinde yaşama mücadelesi veriyor. Tarımsal alanda çiftçinin ürünü para etmiyor. Köylü yapılacak termik santralde bekçi olabilir miyim diye düşünmeye zorlanıyor ve toprağı her halükarda kullandırılmıyor. Yani çiftçi bilerek yoksullaştırılıyor.
Mücadelenizi sağlam tutun. Şirketler sizleri ikna etmeye çalışıyor. Açılan davalar kazanılıyor. Yeniden ÇED Olumlu kararları alınıyor. Kömür depolama tesisinin yanındaki köyde hayvanları kesiyorlar, ciğerlerinin kapkara ve küçücük kaldığı görülüyor. Bu zehir süt ile, et ile, meyve ile, sebze ile kısacası herşey ile halka, tüm ülkeye yayılıyor.”

Karadağ Köyü halkı ile yapılan birebir görüşmelerde halihazırda zaten çalışan bir termik santral olduğu ve bu santralin yıllardır zararının görüldüğü, bahçelerde ve tarlalarda domates, kavun, biber vb. ürünlerin yetişmediğini, armut ağaçlarının kökten kuruduğu belirtilirken ikinci termik santralin de açılması durumunda Çan halkının ciddi sıkıntılar ile karşı karşıya kalacağı tespit edildi.

Komisyon üyeleri Karadağ ziyaretinin ardından Dondurma Köyü’ne geçti.
Köy muhtarı ile biraraya gelen üyeler Dondurma Köyü Muhtarı ve Hicri Nalbant’tan köydeki mücadele ile ilgili bilgi aldılar.

Hicri Nalbant:
“Dondurma Köyü’nde Koza Altın tarafından planlanan Altın, Gümüş ve Kurşun Madeni Projesi vardı. Halkın Katılımı Toplantısı yapılmak istendi. Ancak halk yaşam alanlarını tehdit eden bu projeye karşı olduğunu toplantıyı yaptırmayarak gösterdi. Bu mücadele Karadağ köy halkının desteği ile oldu. Buradan birlik beraberlik örneği gösteren her iki köy halklarına da teşekkür ediyorum.”

Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu üyesi, Edirne Barosu’ndan Av. Bülent Kaçar:
“Türkiye açısından, hukuk açısından endişe verici olan, bu projelerin halka rağmen yaşadığımız alanlarda yapılmak istenmesi. Her yerde gözlemlendiğimiz gibi bu projelerin tümü meyve alanlarına, su alanlarına ve zeytinliklere zarar veriyor.”

Programın sonunda Çanakkale-Balıkesir 1/100.000’lik İmar Planı’nda Bandırma Bölgesi’ne yapılacak Organize Sanayi’nin elektrik ihtiyacını karşılamak üzere yapılacak termik santrallerin planlandığı ve son dönemde Akdeniz Foku’nun da bölgede yaşadığının tespit edildiği Karabiga’yı ziyaret eden üyeler Karabiga Temiz Doğa Derneği Başkanı Aslı Badem ile bölgede, sahil şeridindeki İÇDAŞ Bekirli Termik Santrali, Cenal Termik Santrali ve planlanan diğer termik santraller hakkında Cenal Atık Depolama Sahasını yukarıdan gören bir konumda konuştu.

Aslı Badem:
“Burası Cenal Atık Depolama Sahası. Burası % 100 orman sahası. Bu bölgenin devamında yapılması planlanan termik santraller de yine % 100 orman arazisi üzerine kurulacak ve bitişik nizam olarak yapılmaya devam edecek.
Karaburun Termik Santrali kazısı başladı ve burada bir antik şehir, kilise bulundu. Çanakkale Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü tarafından konuya ilişkin olarak tutanak tutuldu. Santraller kurulursa bölgenin oksijen bakımından etkilerini ve olabilecek sağlık tehditlerini gösterir bir tablo talebimiz ile TMMOB Çevre Mühendisleri Odası tarafından hazırlandı.
Cenal, çevre yolunu yaparken hiç kimseye sormadan arkadaşlarımızın meyve bahçelerinden, arazilerinden geçerek bu yolu yaptı. Ayrıca Cenal Termik Santrali 6 ÇED Raporu iptal edilmesine rağmen 7. ÇED Olumlu kararını aldı. Bunun üzerine açtığımız davada Yürütmeyi Durdurma Kararı aldık. Karara rağmen çalışan santrali defalarca Jandarma’ya ihbar ettik.
Bölgedeki termik santral planlarına ek olarak İÇDAŞ’ın ortalama 100 tane RES (Rüzgar Enerji Santrali) projesi var. Burada resmen artık şirketlerin savaşı söz konusu. Burada yaşayan halkın nefes alması, yaşama hakkı, doğal geçim kaynakları kısacası hiç bir şey gözetilmeksizin bu kararlar alınıyor. Geçimini genelde balıkçılık ve sağlayan halk için gelecek karanlık. Bu haritayı gördükten sonra acaba bizi başka yere mi taşısalar dedik. Nasıl nefes alacağız ?, nasıl yaşayacağız ? Oksijen yok çünkü.”

Çanakkale Bölgesi’ndeki etkinliklerini tamamlayan komisyon üyeleri ve komisyon başkanı Av. Ali Arabacı, bölgedeki ekolojiyi tehdit eden tüm projelere karşı verilecek hukuki mücadeleler için Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu olarak her zaman destek vereceklerini ifade ettiler.

Yorumlar...

    Henüz yorum yok...

Sizin Yorumunuz...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir