Genelkurmay Başkanı Başbuğ Çanakkale’den Terör Mesajı Verdi

21 Haziran 2010

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, son dönemde artan terör olaylarıyla ilgili olarak, “Bizim terörle mücadelede hedefimiz teröristlerin ve destekçilerinin başarı umutlarını yok etmektir. Teröristler, terör ve şiddet yoluyla bir şey elde edemeyeceklerini anlamak zorundadır. Tam anlamıyla yok oluncaya kadar terör örgütüyle savaşma azim ve kararlılığımız devam edecektir” dedi.

İpekyolu-2010 General/Amiral Semineri, TSK Barış İçin Ortaklık Eğitim Merkezi Komutanlığı’nca Çanakkale Kolin Otel’de gerçekleştiriliyor. Bu yıl 11.’si yapılan geleneksek İpekyolu Genelar/Amiral Seminerine NATO Avrupa Müttefik Başkomutanı Oramiral James Stavridis, AB Askeri Komuta Başkanı, NATO Askeri Komuta Başkan Yardımcısı, NATO Barış İçin Ortaklık Akdeniz Diyaloğu ve 7 ülkenin genelkurmay başkanı ile general, amiral ve büyükelçiler katılıyor.

Seminerin açılışında “Yeni stratejik konsepte doğru- NATO Ortaklık ilişkilerinin Geleceği” üzerine bir konuşma yapan Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, son günlerdeki terör saldırılarına da temas etti. Çanakkale’deki destanın bir benzerinin de önceki gün Gediktepe’de yazıldığını ifade eden Başbuğ, terörle mücadelenin uzun vadeli sabır gerektiren bir durum olduğuna dikkat çekti.

“TERÖRLE MÜCADELE AZİM VE KARARLILIĞIMIZ TAMDIR”

Orgeneral Başbuğ, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin teröristlerin tam anlamıyla yok oluncaya kadar savaş azim ve kararlılığının tam olduğunu bildirdi. Bu mücadelenin uzun vadeli ve sabır isteyen bir mücadele olduğunu hatırlatan Başbuğ, “11 Eylül 2001 de ABD’de gerçekleştirilen saldırılar dahil terörist saldırılar açık şekilde terörizmin küreselleştiğini göstermektedir. Teröre karşı savaş, dünya çapında işbirliği gerektirmektedir. Herhangi bir ülkenin tek başına gerçekleştireceği; ne o ülkede ne de başka bir yerde terör tehdidinin ortadan kaldırılması için yeterli olmayacaktır. Bu problem sadece müttefiklerin değil tüm ulusların gayretleriyle çözülebilir. Tüm dünya uluslararası kaynağına ve nedenine bakılmaksızın terörizme karşı işbirliği içinde olmalıdır. Türkiye 25 yıldır terör örgütü PKK ile mücadele etmektedir. Bizim terörle mücadeledeki hedefimiz teröristlerin ve destekçilerinin başarı umutlarını yok etmektir. Teröristler; terör ve şiddet yoluyla bir şey elde edemeyeceklerini anlamak zorundadır. Tam anlamıyla yok oluncaya kadar terör örgütüyle savaşmak azim ve kararlılığımız tamdır. Bu mücadele uzun vadeli mücadeledir, sabır ister. Terörle mücadelemizin stratejik prensibi, bunun insan merkezli süreç olduğudur. İnsanların kalplerine ve akıllarına hitap etmelidir. Son derece kritik olan bu hususta hiç bir hata yapılmamalıdır. Mücadele hukuki sınırlar içinde yapılmalıdır” dedi.

“İSTİHBARAT TERÖRİSTLERİN SİKLET MERKEZİDİR”

Silahlı kuvvetlerin başlıca avantajının silah gücü olduğunu, teröristlerin de istihbarat olduğunu hatırlatan Başbuğ, “Teröristler bu bölgenin yerlisi oldukları için onlara neler olup bittiğini haber veren muhbirler ağına sahiptir. Bir sahada büyük bir operasyon yürütülürken, teröristler başka sahalarda saldırıya geçerler. Eğer istihbarat teröristlerin stratejik avantajı ise, bununla mücadele etmenin yolu bu avantajı onların elinden almaktır. İstihbarat, teröristlerin sıklet merkezidir. Onu kaybederlerse her şeyini kaybederler. Her gün, hepimiz dünyanın tüm orduları için her gün yaptığımız, her hareket halkın bizim yeterliliğimize ve bütünlüğümüze olan inancını güçlendirecek ve devam ettirecek şekilde icra edilmelidir” diye konuştu.

ATATÜRK’ÜN SÖZLERİYLE DÜNYAYA BARIŞ MESAJI

Konuşmasının başında Atatürk’ün sözlerinden alıntı yapan Orgeneral İlker Başbuğ, dünyaya barış mesajları verdi. Atatürk’ün o gün söylediklerini aktaran İlker Başbuğ, “Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar, burada dost bir vatanın bağrında bulunuyorsunuz. Huzur ve barış içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana koyun koyunasınız. Bizler için Mehmetçiklerle yanlarında yatan coniler arasında hiçbir fark yoktur. Uzak diyarlardan analar; gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır artık. Huzur içindedir. Huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır” diye konuştu.

“ŞİMDİKİ TEHDİTLER SINIR TANIMIYOR, BU TEHDİTLER NATO’YU DAHA ÖNEMLİ HALE GETİRİYOR”

NATO’nun caydırıcılık ve savunma alanlarında dünyadaki en önemli uluslararası kurum olduğunu ifade eden Orgeneral İlker Başbuğ, “NATO’nun 21. yüzyılda karşılaştığı riskler mahalli kimliklerini değiştirmekte küreselleşmektedir. Geçmişte 10 yıllarca tehdit altında olan sınırlara takiptik, şimdi ise sınır tanımayan tehditlerimiz var. Nükleer silahların yayılması, balistik füzeler, küresel terörizm, korsanlık, enerji güvenliği ve siber saldırılar yeni güvenlik ortamının gündem başlıklarıdır Bu sorunların üstesinden gelinmesi daha zordur. Bu sorunlar karmaşık ve çok boyutludur. Karmaşıklık ve belirsizlik uluslararası güvenliğin en belirgin özelliğidir Bu karmaşık ortamında küresel barış ve güvenlik ya her yerde ya da hiç bir yerdedir. Küresel tehditler küresel tepki gerektirir. Günümüzün tehditlerinin doğası ülkeler arasında işbirliğini daha gerekli kılmaktadır. Bu tehditler NATO gibi kolektif güvenlik organizu yıldır terör örgütasyonlarını da daha önemli hale getirmektedir. Biz hem ittifak bölgemizde doğrudan hem de stratejik uzaklıktaki güvenlik tehditleri karşılama kabiliyetlerini artırmalıyız. Yeni risk ve tehditleri karşılamak için NATO’nun ilave kaynaklar ve daha etkili külfet paylaşımına ihtiyaç vardır. NATO kuvvetleri daha uzaklara daha hızlı şekilde ulaşmalı, zorlu operasyonları icra edebilme adına bölgede daha uzun süre kalabilmelidir. İttifakın esnekliği, güçlü askeri yeteneklerin harekat bölgesindeki sivil yeteneklerle birleştirilmesi ve uyumlu hale getirilmesiyle artırılmalıdır” diye konuştu.

“ENERJİ VE FÜZE GÜVENLİĞİ İLE SİBER TERÖRİZM DE KAPSAMA ALINMALI”

Enerji ve füze güvenliği, siber terörizmin de günümüz şartlarında dikkate alınmasını isteyen Orgeneral İlker Başbuğ, sözlerini şöyle sürdürdü:

“NATO’nun yeni stratejik konseptinin geliştirilmesi yönünde yapılan ön hazırlıklara göre NATO’nun karşı karşıya olduğu güvenlik sorunlarının yeni misyon ve sorumluluk ortaya çıkarması veya mevcut misyonların önemini artırması beklenmektedir. Ancak yeni fonksiyonları olan bir ittifaka sahip olmak ilkeleri değiştirmek anlamına gelmemelidir. Demokrasi bireysel özgürlükler, hukukun üstünlüğü ve bağımsız kurumlar NATO’nun temel değerleridir. Yeni stratejik konsept bu temel değerleri yansıtmaya devam etmelidir. Washington anlaşmasının 5.maddesinin ittifakın temel taşı olarak kalmasına inanıyorum. 5. maddenin kapsamının enerji güvenliği, füze güvenliği ve siber terörizmi de kapsayacak şekilde genişletilmesi gerekmektedir. Uluslararası toplumla uyum içinde olmak kritik önem arz etmektedir. Bu açık şekilde NATO’nun görevlerinin yelpazesini yeniden tanımlamaya yol açacak şekilde Washington anlaşmasının yeniden yorumlanmasıdır. Yeni stratejik konsept ortaya çıkan ve doğal olarak küresel ve bölgesel olan yeni
görevlerin stratejik yansımalarının coğrafi boyutunu belirlemek durumundadır. Dolayısıyla yeni konsept NATO’nun nasıl çalışması ve gelecekte ne tür roller üstlenmesi gerektiğini yansıtmaktadır. Yeni konsept belirlenirken ilk sorular şunlar olacaktır: NATO küresel mi yoksa bölgesel bir organizasyon mu olacaktır. NATO uluslararası güvenliğe en uygun katkıyı nasıl yapabilir? NATO’nun en temel görevleri neler olacaktır? Diğer uluslararası kurumlarla ilişkilerini geliştirmek için NATO ne yapabilir? NATO hangi oranda büyüyecektir? Bu soruları cevaplarken çok ihtiyatlı olmalıyız. Buradaki ana husus caydırıcılık savunma transatlantik bağının kurulması gibi ittifakın geleneksel işlevleri ile ittifak bölgesi dışında üstlenilen rollerden kaynaklanan ilişkinin tanımlanmasıdır.”

“NÜKLEER TEHDİT DÜNYAYI DAHA DA TEHLİKELİ KILMAKTADIR”

NATO’nun yeni konseptin yeni tehdit ve risk algılamalarını dikkate alarak üyelerin farklı beklentilerini karşılayacak stratejileri tanımlamasını isteyen Başbuğ, “Yeni konseptin geliştirilmesi NATO’ya yeni sorunlar karşısında tepkisel yaklaşımlar yerine proaaktif bir tarzla hareket etmesi konusunda prensip belirleme imkanı sağlamaktadır. Nükleer silahların yayılması kapsamındaki tehdit dünyayı daha da tehlikeli kılmaktadır. NATO’nun nükleer geleneğini devam ettirmesi önem arz etmektedir. Bunun yeni konseptte açık olarak bulunması gerekmektedir. Hali hazırdaki küresel mali kriz karar alıcıları ittiu yıldır terör örgütfak üzerinde çok önemli etkisi olan mali konularda daha acil tedbirler almaya zorlamaktadır. NATO üyesi ülkelerin NATO liderliğinde yürütülen operasyonların birlik ve malzeme bazında desteklenmesi görev tanımlanıncaya kadar operasyonun devamının sağlanması konusunda daha istekle olması gerekmektedir” diye konuştu.

“NATO, MÜCADELEDE SİVİL UNSURLARDAN DA DESTEK ALMALI”

Tehditlerle geleneksel yöntemlerle tek başına mücadele etme kabiliyetinin olmadığını kaydeden İlker Başbuğ, “Bu husus ittifakın kapsamlı yaklaşımı, güvenlik ortamı, hükümet dışı organizasyon ve kurumların görev yapabileceği bir duruma gelinceye kadar operasyonların başlangıç safhası için sivil kabiliyetler harekete geçirilmelidir. Askeri operasyonlara ilave sivil imkanlarının karşılanması için yumuşak güç unsurları kullanılmalıdır. Kapsamlı yaklaşım BM, AB, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı ve diğer bölgesel organizasyonlar ve hükümet dışı kuruluşlar gibi uluslararası kurumları işbirliğine dahil etmek suretiyle NATO da asli unsur görevi yapmalıdır. Bunların katkılarının gün geçtikçe farkına varmaktayız. Bu, organizasyon gücümüzü artırmakla kalmayıp NATO’nun gücüne olumlu katkılar sağlamaktadır. NATO da küresel ortaklığa yönelmelidir.

Ortakların ve uluslararası organizasyonlara barış için ortaklıklar ağırlık verilmelidir. Akdeniz diyaloğu, İstanbul işbirliği girişimi ve temas ülkeleri mekanizmaları güçlendirilmelidir. Ortaklığın diğer önemli bir boyutu ittifakın ortaklarımızla iyi komşuluk ilişkilerinin geliştirilmesi, şeffaflığın sağlanması, reformların gerçekleştirilmesi ve silahlı kuvvetlerin birlikte harekat yapmasını içermelidir. Ortak güvenlik ortamının sağlanması konusunda ilişkilerimizi hem komşular ve ortaklarımızla gerçekleştirmeliyiz” şeklinde konuştu.

Öte yandan seminere katılan NATO Avrupa Müttefik Başkomutanı Oramiral James Stavridis geçen yıl NATO üyesi ülkelerde 400 terör saldırısının gerçekleştiğini belirterek bu konuda topyekün hareket edilmesi gerektiğini ifade etti. Stavrndis, terörle mücadele konusunda işbirliğinin gerekliliğini vurgulayarak Hakkari saldırısında hayatını kaybeden askerlerin ailelerine de başsağlığı diledi.

GENELKURMAY BAŞKANI ORGENERAL BAŞBUĞ: “ŞU AN İÇİN OHAL’İ DÜŞÜNMÜYORUZ”

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, şu an için Güneydoğu bölgesinde Olağanüstü Hal (OHAL) uygulanmasını düşünmediklerini söyledi.

Orgeneral Başbuğ, İpekyolu Semineri için bulunduğu Çanakkale’de gazetecilerin sorularını cevapladı. Başbuğ, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, bölgede OHAL ilan edilmesine ilişkin önerisinin hatırlatılması üzerine, “Şu an için OHAL’İ düşünmüyoruz. Söz konusu değil” dedi.

Başbuğ, 9 askerin şehit olduğu yer için karakol kelimesinin kullanılmasının yanlış olduğunu belirterek, “Buraya karakol deniliyor. Hayır orası bir birlik” diye konuştu. Orgeneral Başbuğ, saldırıda istihbarat zaafiyeti olduğunu düşünmediğini vurguladı. Başbuğ bir soru üzerine, İsrail’den alınan Heron’ların yaklaşık 10 gündür Türk Hava Kuvvetleri personeli tarafından kullanıldığını açıkladı.

GENELKURMAY BAŞKANI BAŞBUĞ’DAN AÇIKLAMALAR

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, son 10 gündür Heron sistemlerinin Irak’ın kuzeyinde kullanılmaya başlandığını açıkladı. Başbuğ, Heron’ları Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı personelin kullandığını söyledi.
Orgeneral İlker Başbuğ, İpek Yolu Semineri için geldiği Çanakkale’de son günlerde artan terör olayları ve bu konuda yapılan eleştirilere cevap verdi. Kuzey Irak’ın kuzeyinde PKK ile ilgili olarak 2007 yılından itibaren ABD ile istihbarat konusunda iş birliğinin sürdüğünü belirten Başbuğ, “Tabii burada yanlış bir anlama var. Karşımızda bir TV ekranı var. Bu TV ekranından Irak’ın bütün kuzeyini görüyoruz. Her noktada ne oluyor, sanki TV ekranında görmüşsünüz gibi bir fikir oluyor. Öyle bir şey söz konusu değil” dedi.

İnsansız hava aracı ile Kuzey Irak’taki bütün terörist faaliyetlerini saniye saniye izlemenin mümkün olmadığını vurgulayan Başbuğ, “Nereye öncelik verirseniz o insansız hava araçları o bölgeye gidiyor. Sonra burada bir nokta var. Maalesef insansız hava araçları hava muhalefetinden etkileniyor. Kamuoyunda bir yanlış anlaşılma var. Sanki karşınızda bir TV ekranı var. O TV ekranında Irak’ın kuzeyini adım adım görüyorsunuz. Böyle bir şey olamaz. Belirli bölgelerde bu teknolojik imkanlarımız etkili olur. Tabii bu arada her zaman söylüyoruz, ABD ile özellikle insansız hava araçları ile bize sağladığı istihbarat desteğine her zaman teşekkür ediyoruz. Son 10 gündür Heron gözcü sistemlerini biz de Irak’ın kuzeyinde kullanmaya başladık” diye konuştu.

Irak’ın hava sahasında gözlem yapma konusunda Türkiye’nin bir yetkisinin olup olmadığının sorulması üzerine ise Başbuğ, Irak’ın kuzeyinde belirli bir mesafede gözlem yapılabildiğini söyledi. ABD ile koordine edilen yerde 10 gündür Heron gözcü sisteminin kullanıldığını belirten Başbuğ, “Bizim kendi personelimiz kullanıyor. Maalesef hava şartlarından etkileniyor” dedi.

Heron’ların kullanılamadığı iddialarının sorulması üzerine de Başbuğ, “Hayır net ifade ediyorum. Heron sistemlerini bizim kendi Hava Kuvvetleri personelimiz kullanıyor. Hava şartlarından çok etkileniyor. İstihbarat konusunda NATO’nun Kuzey Irak’la bir alakası yok” yanıtını verdi.

“İSTİHBARAT ZAAFI OLDUĞUNU SANMIYORUM”

Bir gazetecinin istihbarat zaafı olup olmadığı yönündeki sorusu üzerine ise, “Bu olayları iyi anlamamız için Türkiye-Irak sınırının coğrafyasını çok iyi bilmemiz gerekiyor. Belki bizim de bir eksiğimiz var burada. Belki sizleri de basın, medyayı da o sınır bölgesine götürmemiz lazım. Bunu ben size burada sözle anlatamam. Bölgeyi görmeniz lazım. Özellikle Irak sınırı dünyanın en zorlu coğrafi bölgelerinden birisi. Dün oraya Sayın Başbakan ve 5 bakanla birlikte gittik. O bölgeye gidip onlar da ilk defa gördüler. Oraya gidince olayı daha net ve iyi şekilde anlıyorsunuz. Bölge çok zor bir arazi, ayrıca burada biz bir şeyi anlatamıyoruz. Terörist nedir? Terörist elinde silah olan, ağır silahı olmayan, dağlardan tepelerden hareket eden insanlar. Tabii bütün terörist hareketlerini tespit etme imkanına olanağına sahip değilsiniz. Burada büyük bir coğrafya ve araziden söz ediyorsunuz. Dün de orada ifade etmeye çalıştım, sanırım gözden kaçtı. Önceki gün yaşadığımız Gediktepe’deki olaya baktığımızda buradaki kimse, ‘Rakamsal şu kadar terörist geldi’ diyemez” dedi.

“GEDİKTEPE’DE TERÖRİST SAYISI 60 KİŞİ CİVARINDA”

Başbuğ, Gediktepe’de meydana gelen saldırıdaki terörist sayısı ile ilgili olarak, “Tabii burada değerlendirmelerin de sağlıklı olması gerekiyor. Şimdi nedense ilk gün basında teröristlerin 250 civarında olduğu söylendi. Bu doğru değil. Onu dün de ifade ettim. Dün biz Gediktepe’deki personelle görüştük. Bu saldırıdan sonra bazı istihbarat bilgileri de var. Gediktepe’deki olayı gerçekleştiren grup bizim değerlendirmelerimize göre 60 kişi civarında, bilemediniz diğer unsurlarla beraber 100 kişi civarında olabilir. Coğrafya zordur. Evet orada termal cihazlarımız var. Aslında oradaki birlik 11.30 civarında bazı görüntüler tespit ediyor. Onlara müdahalede bulunuyor. Arada bir-iki saatlik süreç de var. Bu konuda değerlendirmeler de oluyor. Netice olarak şunu söylemek istiyorum. Coğrafyayı bilmeden değerlendirme yapmak çok yanıltıcı olur. Dün özellikle Gediktepe’ye gittik gördük. Gece şartlarında o bölgede küçük grupları takip etmeniz çok zor. İstihbarat zafiyet konusuna katılmıyorum. Zaten biz özellikle TSK olarak biliyorsunuz haziran ayı başından bu yana böyle terörist eylemleri beklediğimizi ifade etmiştik. Önemli olan bu gibi olaylara her zaman hazırlıklı olmanızdır. Burada da ifade etmek isterim, burada her şeyin yeterli olmadığını söylemek isterim. Nerede eksiğimiz var. Noksanlarımız var. Bunların düşünülmesi lazım” diye konuştu.
Başbuğ, OHAL’ın alınabilecek tedbirler arasında olup olmadığının sorulması üzerine, “Hayır bunun şu an söz konusu olduğunu düşünmüyorum” dedi.

Başbuğ sözlerine şöyle devam etti: “Karakol kelimesi burada yanlış kullanılıyor. Gediktepe’deki olan olayın geçtiği yer bir karakol değil. Bunu düzeltmeniz gerekiyor. Tamamen yaz döneminde orada bir geçit var. O geçit teröristlerin ana giriş çıkış alanlarından birisi olduğu için burası kontrol amacıyla arazide sınır bölüğü tarafından oluşturulan bir bölge. Bizim Silahlı Kuvvetler olarak terörle mücadelede görevimiz bellidir. Terörist neredeyse arayıp bulup etkisiz hale getirmektir. Bizim orada erinden üst rütbeli generallerine kadar görüşme imkanımız oldu. Oradan şöyle duygularla ayrıldık. Erinden üst rütbeli generaline kadar herkes görevine yüzde yüz bağlı. Morallerinin çok üstün noktada olduğunu gördük. Hatta basına yansıdı bir olay gördünüz. Bir er vardı, yaralanmıştı. 28 gün sonra terhis olacaktı. Çok kısa süresi kalmıştı. Acaba bu erlerimizin askerliklerini geri bölgelerde bitirebilir miyiz diye düşündük. Ben de kendisine sordum. ‘Sen ne düşünüyorsun?’ dedim. Basında da bunu okudunuz. İşte bizim Mehmetçiğimiz bu. Terörle mücadelede zor her zaman söylüyorum. Silah taşıyan, ateş eden bir terörist. Bu bir çatışmadır. Burada sabırlı olmamız lazım. Sabırla kararlılıkla mücadelemize devam edeceğiz. Bu arada özellikle 12 şehidimiz oldu son dönemde. Bu şehitlerimize burada tekrar rahmet diliyorum. Ailelerini çok iyi anlıyoruz. Acıları çok büyük biliyoruz. Bilin ki, şunu ifade edeyim, o şehitlerimizin anne, baba, eş ve kardeşinden sonra bu acıyı en fazla yaşayan biziz. Bunu herkes bilsin. O anne-babalar ve kardeşleri ile kendimizi eş tutamayız ama onların acılarına aynen katılıyoruz.”

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, seminere katılan generallerle birlikte seminerin yapıldığı otelin bahçesinde fotoğraf çektirdi.

İHA

Filtreler:
Yorumlar...

    Henüz yorum yok...

Sizin Yorumunuz...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir