Çanakkale Bienali’nde Hazırlıklar Son Aşamaya Geldi

25 Eylül 2012

Bu yıl 3.’ncüsü gerçekleştirilecek Çanakkale Bienalinde hazırlıklar son aşamaya geldi.

Çeşitli mekanlarda gerçekleştirilecek bienal hakkında bilgi veren Bienal Küratörü Seyhan Boztepe; “Türkiye, hem kendi siyasal ve kültürel sorunları, demokratikleşme süreçleri, hem bölgesindeki Arap Baharı, İran nükleer gündemi, ABD sonrası Irak ve Suriye gibi siyasal sarsıntılar geçiren ülkelere yaklaşımları ve tepkileri, hem de AB ile ilişkileri açısından küresel bağlamda dikkat ve ilgiyle izleniyor. Bununla birlikte Türkiye, kültür ve sanat etkinlikleriyle de küresel kültür sanayi içinde önemli bir etkinlik ve üretim alanı oluşturuyor. Türkiye, 1980’lerin ortasında başlattığı İstanbul Bienali ve 2010’da gerçekleştirdiği İstanbul Avrupa Kültür Başkenti projesiyle yerleştiği bu özel konumu, Antakya, Çanakkale, Mardin, Sinop Bienalleri ile pekiştiriyor. Antik Çağdan günümüze kıtalar ve okyanuslar arasında jeopolitik bir geçit olma özelliği taşıyan Çanakkale Boğazı’nın Doğu yakasında uzanan Çanakkale’de gerçekleşecek olan 3. Bienal de, günümüzdeki siyasal, ekonomik ve toplumsal gerçekler ve bunları sorgulayan, irdeleyen, yorumlayan kurgular ve karşı duruşlar bağlamında savı olan bir kültürel ve sanatsal etkinlik olmayı amaçlıyor. Bu sav, günümüz sanatçısının zihinsel, duyumsal ve görsel üretimleriyle küresel ve yerel bağlamda demokrasilerin gerçekleşmesi için bir çalışma, sorgulama, yorumlama ve çatışma alanları ya da durumları yaratacağını göstermeye yöneliktir. Bu sav aynı zamanda, bu boğazın açıldığı Akdeniz coğrafyasının günümüz küresel kültür sanayi içindeki bellek taşıyıcı, esin verici, yaratıcılık tetikleyici, yenilik üretici özelliklerinin etkisini de vurgulamaktadır. Bundan da öte bu sav, sanatın kendi siyaseti olduğunu ve bunun öteki siyasetle rekabet ederek topluma başka bir birlikte yaşama olanağını açtığını ileri sürmektedir. Günümüz sanatı-özellikle bir olguyu araştırmaya, analiz edip, sorgulamaya dayalı sanat-belirli bir zamansal sürece dayalı, yavaş ama etkili işleyen bir sürece sahiptir. Bu süreç niteliği, onun günlük yaşama sinen birçok karmaşık olguyu bir çalışmada içermesini sağlar. Günümüz sanatçısı adeta bir dedektif edasıyla politik, ekonomik ve kültürel olguları araştırmakta, keşfetmekte ve sunmakta. Böyle yaparak görünen yüzeyin altındaki akıntıyı keşfetmekte-bu akıntı Büyük İskender’in üzerine yürürken Xerxes’e zorluk çıkarmıştı. 1810’da ise Lord Byron Çanakkale Boğazı’ndan geçecekti ve bunu Don Juan şiirinde anlatacaktı. Böylece internet ağı ile birlikte glokal ölçekte bir araya gelen sanatçı ağları coğrafyayı daralttıkları gibi, olaylara ilişkin zaman boyutunu da azaltmaktalar. Siyasal ve kültürel hız sürecinde, olguları öğrenmekte, sırlarının şifresini çözmekte ya da müdahale etmekte maharetli durumdalar. Böylece geçmişin büyük anlatıları tekrar yazılmakta ve ortaklıktan bireyselliğe dönmüş gibi duran post-modern özcülük ise farklı bir epistemolojik gelişmeyi algılayamamaktadır-twitter ve facebook üzerinden yayılan isyan dalgaları bunun açık kanıtıdır. Sadece geçmişe dair bir hoşlanma belirtisini içermeyen bu çağdaş örgütlenme, her ne kadar isyan ruhunu icat etmese de, bir isyan ateşinin birikmesini sağlamaktadır. Çağdaş sanatçı, her zaman sınıf çelişkileri, etnik kimlikler, inanç, kimlik ve öteki konularını ele alarak var olan sistemleri sorguladı ya da ona savaş açtı. Yöntemi ise belirli bir sürece dayalı ve çözümseldi. Bu süreçsellik, dinamizm ve çözüme dayalı ufuk, hızla değişen mekân ve zamanların algılanmasıyla da en azından anlaşılabilmesi için bir kapı açmıştır. Zaman ve mekânı kavrayabilmek ve onlardan hareketle politik, ekonomik ve kültürel düzlemlere müdahale edebilmek, bazı sanatçılar için örgütlü hareket etmeyi gerektirmiştir. Günümüzdeki sanatçı girişimleri bunun en etkin örneğidir ve bu bir deneyimlerini toplumla paylaşma girişimidir” dedi.

[Medya Hedef]

Yorumlar...

    Henüz yorum yok...

Sizin Yorumunuz...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir