Beynelmilel ki Çok Güzel…

Masada rakı içiliyor. Türkçe, Kürtçe, Almanca ve Çekçe konuşuluyor. Barış, Kardeşlik deniyor. Zaten Kardeş Türküler de iki adım ötede konser veriyor. ‘Belediye yol, çöp, aydınlatma işleriyle uğraşır ama daha da önemlisi, esas görevi barışı tesis etmek olanlar savaştığında, Belediyeler de  ölümler ve kana rağmen kardeşlik, barış köprüsü kurar’. 

Çanakkale’ye ilk geldiğimde Hasan (Temel Turhanlı) anlatmıştı: “Çanakkale’de 1915’den önce 12 ülkenin Konsolosluğu vardı”. Osmanlı döneminde, Batı’dan gelip  başkente deniz yoluyla ulaşmak isteyenlerin mecburen geçmek zorunda kaldığı bu kentte, yerli halk içinde  Yahudiler, Ermeniler, Çingeneler ve Levantenler varmış, artı 12 Konsoloslukla, Istanbul, İzmir ya da Selanik kadar olmasa da büyük ölçüde beynelmilel bir şehir. Bir kentte ne kadar çok  millet, etnik grup, dil varsa o kent o kadar zengindir. Denize bin teşekkür…

Geçen Cumartesi akşamı, Yalova restaurant’da Alman (Osnabrück) ve Çek konuklarının yanı sıra Diyarbakır/Sur belediyesi Başkanı Abdullah Demirbaş’ı  ağırlayan Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Çanakkale’nin eski çok uluslu-çok dilli manzarasını hatırlattı. İki adım ötede bu çokrenkliliğin müzikal anıtı Kardeş Türküler konseri başlayacaktı. Bir gün önce de Homeros Ödülünü kazanmışlardı. Uğur Dündar sohbeti uzatmayıp, kitap imzalama işini başka bir zamana bıraksaydı o da kareye girip  bir başka renk daha katacaktı manzaraya. Bu yıl 49.su düzenlenen Troia Festivali sayesinde kent Ağustos sıcağında bir güzel serinledi, canlandı. İtalya’dan kardeş kent Pomezia Belediyesinden bir heyet de vardı.

Çek heyetinden Pardubize  Belediye Meclisinden bir üye, kendi ülkesinde ‘Korsan Partisi’nden olduğunu beyan edince masa şenlendi: Çek Cumhuriyetinde deniz yok, korsan var… Bizim Kürtler de dağ korsanı  olsa gerek…İkisi de Çanakkale’ye gelsin, burada deniz var, boğaz var, Ege var, Marmara var… Bu ‘Korsan Partisi’ sadece İnternet üzerinden örgütlenip orada eylem yapıyormuş ve son seçimlerde 70 bin (Evet yetmiş bin!) oy alıp Belediye Meclisine girmiş.

Bu hoş manzaranın  bence daha da hoş ve önemli bir siyasal arka planı var. Olay Gazetesi sahibi ve yöneticisi Aynur Ganiler telefon etti: “Diyarbakır Özgür Haber gazetesi ile kardeş gazete protokolü imzalıyoruz. Naci Sapan da geldi. Beş buçukta Belediye Meclis Salonundayız”.  Salona girdiğimde Kürt dünyasının önemli şahsiyetlerinden biri olan Abdullah Demirbaş’ı gördüm. Naci’yle kucaklaştık. Abdullah ile Naci’nin kan ve ölüm toz bulutundan çıkıp Çanakkale’ye gelmesi bile başlı başına barışçı bir eylem. Bilmiyordum, bizim Belediye ile Diyarbakır/Sur Belediyesi zaten kardeş belediyelermiş. İki Başkan ve iki gazeteci anlamlı, duygulu, akıllı ve siyasi konuşmalar yaptılar. Barışın, kardeşliğin önemini vurguladılar, korkunun gereksizliğinden dem vurdular. Somut dayanışmanın gerekliliğini dile getirdiler. Mesela  bizim Belediye Başkanı, ay sonunda  Sur’un bir başka kardeş belediyesi olan Irak Kürdistan’ındaki Duhok kentine Demirbaş’ın davetlisi olarak gidiyor. Akşam da Yalova’da, Demirbaş Alman ve Çek Belediyecilerle aynı  masada kadeh kaldırdı. 12 konsolos yoktu ama masada dört dil konuşuluyordu.

Her zaman her yerde yapılmayan güzel bir uygulama ile Meclis salonundaki toplantıda, konuklara da söz verildi protokol imza töreninde. Eski Belediye Başkanları, CHP milletvekilleri, CHP ve İHD İl başkanları, birkaç yurttaş söz aldı. Hepsi de Olay-Özgür Haber kardeşliğinin önemine değindi. Bunlar konuşulurken, Foça’da hala gerginlik vardı, Şemdinli’de kan gövdeyi götürüyordu. Istanbul’un büyük (Tirajı büyük) medya organlarında Kürt karşıtlığı yaygınlaştırılıyordu. Bölücü terörist  ve şehit edebiyatı  sürerken, çok az insan çözümden barıştan sözedebiliyordu.  Oysa ki burada imzalanan protokol sayesinde Çanakkaleli Diyarbakır’ı, Diyarbakırlı da Çanakkale’yi daha iyi öğrenecek, tanıyabilecek, anlayabilecek… Kim, neden, neye karşı çıkıyor? Kim, neyi, neden, nasıl istiyor? gibi soruların  yanıtları belki de bu sayede ortaya çıkacak. Kısacası Kürt meselesi nedir? sorusunun yüzbir cevabını süre içinde daha çok insan  arayabilecek ve herhalde bulacak.

Cumartesi günü  başka iyi haberler de duyduk: Çanakkaleli iş adamları örgütü ve diğer STK’lar da Eylül sonunda Diyarbakır’a ziyarete gidecekler. Belki de ortak yatırımlar olacak.

Her Anadolu kentine böylesi çokrenklilik nasip olmaz. Barış, kardeşlik, çokulusluluk, çoketnikli yapı öyle kendiliğinden oluşan/gelişen şeyler değil. Emek ister, koruma ister, geliştirme ister. Kısacası eylem ister. Eylem için de akıl ve yürek gerek. Bunların hepsi de Çanakkale’de var!

Ragıp Duran Son Yazıları...

Yorumlar...

    Henüz yorum yok...

Sizin Yorumunuz...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir