Can Dündar Ödülü, Çalışanları ve Barış Adına Aldı

11 Ağustos 2015

52. Uluslararası Troia Festivali’nin ikinci gününde aynı zamanda bu yılki Homeros Bilim, Kültür ve Sanat Ödülü’ne layık görülen gazeteci yazar Can Dündar’ın söyleşisi gerçekleşti. Halk Bahçesi’nde düzenlenen “Gazetecilik Yapmanın Kahramanlığa Dönüştüğü Ülke Türkiye” başlıklı söyleşiye kentliler büyük ilgi gösterdi. Ülkemizin geçtiği zor zamanlar içerisinde halkın doğru ve tarafsız bir şekilde haber alma hakkının sağlanması ve gazeteciliğin layıkıyla yerine getirilmesinin oldukça zorlaştığına dikkat çeken Dündar, hem geçmişten hem günümüzden örneklerle mesleğin zorluklarından söz ederken, ülkede yaşanan olaylara da değinerek beğeniyle dinlenen bir söyleşi gerçekleştirdi. Eşi Hale Gökhan ile birlikte dinleyiciler arasında bulunan Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ise, söyleşi bitiminde Dündar’a geleneksel Çanakkale Seramiği hediye etti.

dundar
Troia’dan Barış Çağrısı…

Söyleşinin ardından ise Uluslararası Troia Festivali’nin geleneksel hale gelen resmi açılış töreni gerçekleşti. Troia Ören Yerindeki açılış törenine çok sayıda davetli katılırken, Belediye Başkanı Ülgür Gökhan’ın törende gerçekleştirdiği açılış konuşması da büyük alkış aldı. Festivalin “Barış Kültürümüz Olsun” ve “Birlikte Yaşıyoruz” sloganlarıyla düzenlendiğine dikkat çeken Başkan Gökhan’ın konuşması da barış mesajlarıyla doluydu. Gökhan, “Yunanlı efsane savaşçı Aşil’in zayıf tarafı topuğuymuş. Tıpkı bunun gibi bizim de zayıf tarafımızın, bölünüp parçalanmak olduğunu, kardeşin kardeşe düşmanlığı olduğunu unuttuk. Onun için bu seneki temamızı “Birlikte Yaşamak” olarak belirledik. Unuttuğumuz bir şeyi hatırlatmak istedik. Biz insanlar dünya denilen sofranın misafirleriyiz. Bu sofranın zenginliğini sofradaki yemekler değil, sofradaki insanlar saymalıyız. Nereden geldiğimiz hiç önemli değil. Döktüğümüz gözyaşının rengi aynı. Birlikte olmalıyız, birbirimizi tanımak için fırsat vermeliyiz, farklılıklarımızı hoşgörü ile kabullenmeliyiz. Birlikte yaşam için bu şart. Çünkü tanırsak korkmayız. Korkmazsak nefret etmeyiz. Nefret etmezsek severiz. Seversek savaşları bitiririz. Belki de gizli sır burada.  Birlikte yaşamakta,  birlikte paylaşmakta” diye konuştu.

Konuşmasında festival kurucularından İzzet Melih Dilmaç, Cahit Altan, Hüseyin Uluarslan ve Eyüp Sabri Özkan’a her zamanki gibi teşekkür etmeden geçmeyen Başkan Gökhan, 2002 yılından bu yana verilen Homeros Bilim, Kültür ve Sanat Ödülünün de bu yıl gazeteci Can Dündar’a verileceğini belirterek, “Bu yıl Homeros Bilim Kültür Sanat Ödülü’nü özgür düşünceye önem veren, birlikte yaşamı savunan, “Haklılığın onuru yaşatır insanı, susmanın utancı öldürür” diyen Sayın Can Dündar’a sunuyoruz. Birileri neden Sayın Can Dündar’a bu ödülün verildiğini soruyor. Buradan yanıtlıyorum.  9 kez yıkılan bir antik kentten söylüyorum; Barış adına, birlikte yaşam adına yazdıkları ve söylediklerinden ötürü 9 köyden kovulan ve susmayan bir insan olduğu için. Maalesef doğruları söyleyen gazeteci olmanın, kahraman olmak manasına geldiği bir ülkede gerçek gazetecilik yaptığı için. Gencecik bedenlerin ölüme davul zurnayla uğurlanıp, bayrak bayrak tabutlar halinde dönmesine hüzünlendiği için. Ölmenin kolay, yaşamanın zor, savaşın kolay ve barışın zor olduğuna inandığı için. Barışı yücelttiği, göğsünü gerip, göğsünün sol yanındaki cevahiri kirletmediği için” dedi.

Açılış konuşmasının ardından bu yıl 11.’si düzenlenen Afiş Tasarım Yarışmasının birincisi Marmara Üniversitesi Grafik Tasarım Bölümü’nden Murat Bektaş ile mansiyon ödülüne layık görülen Marmara Üniversitesi Grafik Tasarım Bölümü’nden Sahap Kurtaran ile Süleyman Demirel Üniversitesi Grafik Bölümü’nden Ömer Can Sorgunalp’e ödüllerini Belediye Başkanı Ülgür Gökhan takdim etti.

dundar2

Başkan Gökhan, afiş tasarım yarışmasının ödül takdimlerinin ardından Homeros Bilim Kültür Sanat Ödülü’nü Can Dündar’a takdim etti. Ödülden dolayı büyük bir onur duyduğunu ifade eden gazeteci Can Dündar ise, “Savaşın acısı kültürel olarak insanların içine işliyor ve onları barışa daha sadık, barışa daha tutkun hale getiriyor ve böyle konuşmalarla bizi barış fikrine, birlikte yaşamaya daha yakın hale getirebiliyor. Çok özel bir günde alıyorum bu ödülü. Gerçekten bir tür kanlı Pazartesi yaşıyoruz. Dün gecenin ilk saatlerinden beri sürekli kayıp haberleri, saldırı haberleri, terör haberleri geliyor. Ve ülkenin en çok barışa muhtaç olduğu, belki savaşın dönüşünün en dehşetli yaşadığı bir günde burada barışın ödülünü alıyor olmak; hem tuhaf hem gurur verici hem umut verici… Biz, barışı yapmanın ne kadar zor, barışı yıkmanın ne kadar kolay olduğunu gördük. Bugün ülkedeki pek çok etkinliğin iptal olduğunu öğrendim. Ve bugün bu tören yapılacak mı acaba diye düşündüm. Yapılacağını öğrendiğimde de sevindim. Sadece kendi adıma değil, ülke adına sevindim. Çünkü yapmak istedikleri bu işte; bu birlikteliği yok etmek. Bu buluşmayı engellemek. Burada barıştan söz etmemizi, bir araya gelmemizi, birbirimizin elinden tutmamızı, savaşa ‘dur’ dememizi, barış için çığlık atmamızı engellemek… Umudumuzu söndürmek, bizi birbirimize düşman hale getirmek, ülkeden umudumuzu kesmemiz için zorlamak… Ama Çanakkale Belediyesi’ni hakikaten tebrik ediyorum. Konserler bir yana ama bu buluşmanın iptal olmaması ‘Biz yenilmedik ve bu oyuna gelmedik’ anlamını taşıyor. Onun için bir kez daha tebrik ediyorum. Basın, meslektaşlarım adına utanacağım bir performans gösterdi geçtiğimiz süreçte. Bir savaş medyası yarattık neredeyse. Biz sadece yurttaş olarak değil, gazeteci olarak da bu anlayışla mücadele etmeye çalışıyoruz. Yayınladığımız haber belki gazetecilik açısından önemliydi. Ama Sayın Başkanın sözlerinden anlıyorum ki, daha önemli olan onu savunma biçimimizdi, arkasında durabilmemizdi. Ben yalnız değildim, bütün gazete, bütün çalışanlar, bütün yazarlar, bütün muhabirler habere sahip çıktılar. Bu utancın, bu yalanın sergilenmesine omuz verdiler ve bir yalanın sergilenmesiyle aslında biz bütün dünyaya barışın hangi yoldan geçtiğini göstermiş olduk. Bundan sonraki süreçte çok saldırılara maruz kaldık. Ödülü hak etmek için cezaları göze almak gerekiyor. Ben bu ödülü sadece kendi adıma değil, gazetem ve çalışanları adına, barışın safında durmuş, birlikte yaşamı savunmuş ve bu uğurda can vermiş, hapis yatmış bütün meslektaşlarım adına kabul ediyorum ve büyük onur duyuyorum. Hayat boyu da bu onuru taşıyacağım ve layık olmak için de barışın yanında duracağım ve birlikte yaşamı savunacağım” şeklinde konuştu.

Yorumlar...

    Henüz yorum yok...

Sizin Yorumunuz...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir