ÇOMÜ Tıp Fakültesi’nde “Dalış Sağlığı” Konferansı

23 Aralık 2008

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Sualtı Hekimliği ve Hiperbarik Tıp Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Şamil Aktaş, dalış sırasında vurgun yiyen hastaya su içinde tedavi uygulamanın doğru olmadığını söyledi.

ÇOMÜ Anafartalar Kampüsü Süleyman Demirel Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen ?Dalış Sağlığı? konulu etkinliğin açış konuşmasını yapan ÇOMÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Reşit Ersay, kamuoyunun da ilgisini çeken sualtı sporlarında yapılan yanlışların olduğunu vurguladı. Çanakkale’de oldukça yaygın bir spor dalı olan sualtı sporlarının beraberinde getirdiği sualtı hekimliği ile ilgili Tıp Fakültesi ve Araştırma Uygulama Hastanesi’nde ciddi ve planlı adımlar atıldığını yakın gelecekte bu bölümlerin de hizmete açılacağını hatırlattı.

Serbest dalış, scuba, sanayi dalgıçlığı, habitat dalışı, çan dalışı gibi dalışın pek çok çeşidinin yapıldığı bir yer olan Çanakkale’nin çok gözde bir il olduğunu vurgulayarak sözlerine başlayan Prof. Dr. Şamil Aktaş, tıbbın önemli kollarından biri olan sulatı hekimliğinin yaygınlaşmasını arzuladıklarını belirtti. Birçok kişinin dalışta vurgun yedikten sonra İstanbul’daki birkaç merkezde tedavi görebildiklerini hatırlatan Aktaş, tedavi yöntemi ne kadar hızlı olursa hastanın iyileşme süresinin kısaldığını belirterek ileride basınç odası bulunan merkezlerin artmasını umduğunu söyledi.

Dalışa bağlı hasarların en çok orta kulakta olduğunu söyleyen İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Sualtı Hekimliği ve Hiperbarik Tıp Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Prof. Dr. Şamil Aktaş, dalış çeşitlerini yaptığı sunumda verdiği görsel örneklerle anlattı. Dalışta unutulmaması gereken en belirgin kuralın, dalgıcın yukarıya çıkarken asla nefesini tutmaması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Aktaş, ?Dekopresyon yani vurgun yemiş hastaların tedavisinde birkaç yöntem kullanılmakta. Uygun ilaç tedavisi, yüzde 100 oksijen solutulması, sıvı tedavisi, basınç odası tedavisi, rehabilitasyon gibi ilaç tedavisi ile başlayan tedavide hastanın en kısa sürede basınç odasına alınması çok önemli. Transfer esnasında alçak uçuş yapan helikopterler veya kabin içi basıncı ayarlı uçaklar tercih edilmelidir. Hastaya kesinlikle su içinde tedavi uygulanmamalıdır. Vurgun ile ilgili yapılan araştırmalarda genç erkeklerin daha çok vurgun yediğini gördük. Ama scuba ile bu oran son zamanlarda değişti. Artık bayanların da bu spora ilgisi ile nerdeyse eşitlendi. Özellikle süngerci ve salyangozcularda vurgun yeme oranı çok yüksek. Hastalarımızı incelediğimizde vurgun yiyenlerin uyulması zorunlu kurallara uymadıklarını görüyoruz. Yani gece dalışları, zıpkınla dalınmaması gereken yerlere dalma gibi. Bazen belirtiler hemen kendini gösterirken, bazen de bulguların çıkışı 2 güne kadar uzayabiliyor. Bu nedenle bazı ampirik yöntemlerle karşılaşıyoruz. Örneğin hastalar gübreye yatma, sabaha kadar uyumama, koşturma gibi bazı ampirik davranışlar sergileyerek vurgun yedikten sonraki bazı hasarları giderebileceklerini düşünüyorlar. Tabi ki bu durum tedavi sürelerini uzatmakta. Çünkü bu hastalığın tedavisinde en önemli durum ilk 3 saatte giriş yapabilmek. Yataklı klinik ve rehabilitasyon merkezleri sadece Çapa ve GATA’da olduğu için basınç odası tedavileri biten ve ihtiyacı olan hastalar bu merkezlere sevk edilmekte? dedi.

Çanakkale Lions Kulübü Derneği’nin katkılarıyla gerçekleştirilen konferansta İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Sualtı Hekimliği ve Hiperbarik Tıp Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Prof. Dr. Şamil Aktaş?la birlikte Araştırma Görevlisi Dr. Selva Mert Zeren’de dalış sağlığı ile ilgili bazı bilgiler verdi. Konferans bitiminde konuşmacılara, Çanakkale Lions Kulübü Derneği Başkan 1. Yardımcısı Bilge Şimşek, Lions Kulübü flaması takdim etti.
İHA

Yorumlar...

    Henüz yorum yok...

Sizin Yorumunuz...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir