ÇOMÜ’de 2013-2014 Akademik Yılı Açılış Töreni Yapıldı

20 Eylül 2013

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) 2013-2014 Akademik Yılı Açılış Töreni Troia Kültür Merkezi’nde gerçekleşti. Akademik yıl açılış konuşmalarını ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. Sedat Laçiner ile Vali Vekili Hüseyin Kulözü yaptı. Akademik yıl açılış dersini ise “21. Yüzyıl Dünyası Nasıl Şekilleniyor” başlığı altında Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan verdi.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşının sonrasında ÇOMÜ tanıtım filmi izlendi. Tanıtım filminin izlenmesinin ardından ise Öğr. Gör. Mete Gökçe yönetimindeki ÇOMÜ polifonik korosunun verdiği mini konserin keyifle dinlendiği görüldü.

ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. Sedat Laçiner açılış konuşmasında şunları söyledi:

“2013-2014 eğitim öğretim yılına geçmiş yıldan çok daha güçlü bir şekilde giriyoruz”
“Bu yıl Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi 8.000 civarında mezun verdi. Bu ayın sonuna kadar süren kayıtlarla birlikte 13.500 yeni kayıt yaptıran öğrencimiz ÇOMÜ’lü oldu. Üniversitemizin bu yıl toplam öğrenci sayısı 42.000 civarında. Akademik personel sayımız 1600’e yaklaştı. Bugün de yeni atanan 200’ün üzerinde öğretim üyemizin belgelerini kendilerine takdim edeceğiz. 2013-2014 eğitim öğretim yılına geçmiş yıldan çok daha güçlü bir şekilde giriyoruz. Bizim için sevindirici olan her yılın bir önceki yıldan ÇOMÜ’yü çok daha fazla güçlendiren bir şekilde geliyor olması”.

“ÇOMÜ’deki artışlar normal düzeylerde değil, geometrik artışlar şeklinde gerçekleşti”
“Bu yıl sadece öğrenci sayımız ve akademik personel sayımız artmış değil, idari personel sayımızda da rekor artışlar gerçekleşti. Son iki yıl içerisinde neredeyse %100 civarında bir artış gerçekti. Bilgisayar sayısında da, internet kullanımında da artış oldu. Kitap kullanımında, indirilen makale sayısında da artış oldu. Mutlaka her üniversitede, her ilde bu artışlar gerçekleşiyordur. Türkiye büyüyor, gelişiyor ama bizim üniversitemizdeki artışlar normal düzeylerde değil, geometrik artışlar şeklinde gerçekleşti. %30, %40 civarında gerçekleşmeyen büyümeleri bir iyileşme olarak saymıyoruz. Çünkü Türkiye çok yıllar kaybetti. Bazı ülkelerin 400-500 yıl önce başladığı işlere biz çok geç başladık. Bundan dolayı %2’lik, %5’lik büyümelerle belli bir seviyeye gelebilme ihtimalimiz bulunmuyor”.

“2015 yılına kadar hedefimiz internet kullanımında 1000 terabayta çıkmak”
“En basit örneği İnternet kullanımı, günümüzde bir üniversitenin çalışıp çalışmadığını anlayabilmeniz için önemli verilerden bir tanesidir bu. 2011 yılı başında üniversitemizin kullanmış olduğu internet miktarı 45 terabayt kadardı. Bu rakam ODTÜ’de 950 terabayttı. ODTÜ’nün öğrenci sayısı bizden daha az olmasına rağmen onlar 950 terabayt internet kullanırken biz 45 terabayt internet kullanıyorduk. Hedefimizi 1000 terabayt olarak koyduk. Neden? Bir hedef koyacaksanız en iyisini koymak zorundasınız. En azından ona yaklaşmış olursunuz. Bugün sevinerek söylemek gerekir ki ÇOMÜ öğrencileri ve bilim insanları, eğitmenleri 500 terabayt internet kullanıyor. 2015 yılına kadar hedefimiz 1000 terabayta çıkmak. Şu anda Türkiye’nin İnterneti ve veri tabanlarını en çok kullanan 9. üniversitesi haline geldik. 180 civarında üniversite var ve şu anda 9. sıradayız. Bu yeterli değil, bunu mutlak suretle önce ilk 5’e ve akabinde de ilk 3’e getirmemiz gerekiyor. ÇOMÜ’deki büyüme o kadar hızlı gerçekleşti ki Ankara’da bu meselelerle ilgilenen birimler bile, “Çok hızlı büyüyorsunuz sizin sınıfınızdaki üniversiteler kadar büyüyün buna yetecek kotlar ayarlayamıyoruz” deme noktasına geldiler”.

“Kitap sayısında yüzde 800’lük bir büyüme sağlandı”
“Üniversite dendiği zaman akla kütüphane gelir, kitap gelir, bilim gelir, bugünün dünyasında veri tabanları gelir. Üniversitemizde kitap sayısı 80 bin kadardı ve çok kullanılır kitaplar değildi. Bugün geldiğimiz noktada yüzde 800’lük bir büyüme. Dünya için mütevazi, Türkiye için çok iyi bir rakam yakalandı”.

“Hedefimiz 1 milyon kitap”
“650 bin civarında basılı ve elektronik kitabımız var. Bunun 450 bini basılı, matbu kitap. Hedefimiz 1 milyon kitap. Çünkü en az 1 milyon kitaba ulaşırsanız o üniversite de mastır yapılabilir, doktora yapılabilir. Böyle bir rakamı yakalayamadıysanız biraz kendinizi kandırmış olursunuz. Şu an gelmiş olduğumuz nokta şudur. ODTÜ’nün kütüphanesinde 450 bin civarında kitap vardır. Bilkent Üniversitesinde de aynı rakamlar geçerli. Boğaziçi üniversitesinde 400 bin civarındadır. Yani hedefimiz Ankara’da, İstanbul’da ne varsa aynısı hatta daha fazlası. Hedefimiz önce Türkiye’nin en iyilerinden bir tanesi olmak, akabinde ise Dünyanın en iyilerinden bir tanesi olmak olmalıdır. Üniversite Çanakkale’de farklı, Moskova’da farklı, Tokyo’da farklı Newyork’da farklı yapılmıyor. Bilim her yerde aynı standartlarla ölçülüyor. Dolayısıyla biz Çanakkale’deyiz, Türkiye’nin herhangi bir ilindeyiz gibi bir yaklaşımla bilim yapılamaz. Ya bilim yapıyoruz ya da yapmıyoruz. Ya eğitim yapıyoruz, ya da yapmıyoruz. Biz bilim ve eğitim yapmaya çalışıyoruz. Birçok eksiklerimiz var ve bu eksiklikleri olabildiğince hızlı bir şekilde tamamlamaya çalışıyoruz”.

“ÇOMÜ TÜBİTAK’tan en çok mali destek alan yedinci üniversite”
“Rakamlarda çok ciddi iyileşmeler var. Mesela TÜBİTAK’tan elde etmiş olduğumuz destek. Bu çok önemli bir kriter. Çünkü TÜBİTAK sadece bilimsel çalışmalara destek veriyor. Bilim kaliteniz ne kadarsa o kadar destek alabiliyorsunuz. Üniversite olarak hedefimizi ilk 20’ye girmek olarak belirlemiştik. 180 üniversite arasında bizden 50 yıl 100 yıl önce kurulmuş üniversiteler arasında yer alabilmek, en azından ilk 20’ye girebilmek hedefimizdir. 2012 yılında ÇOMÜ Türkiye’de TÜBİTAK’tan en çok mali destek alan 7’inci üniversite oldu ve 2013 rakamları da yüz ağartıcı şekilde devam ediyor. Görünüşe göre Türkiye’nin en köklü, en büyük üniversiteleri arasında, onları birazda iterek kakarak ilk 10’da yer almayı başaracağız”.

“Sizler işinizi iyi bir şekilde yapabiliyorsanız başarılıyız”
“Aynı şekilde YÖK’ün vermiş olduğu desteklerde öğretim üyelerimizin çok büyük başarılar sağladığını görüyoruz. Tabii bunları söylerken gururlanarak söylüyorum. Dışarıda bunları övünerek anlatıyoruz. Bunlar benim başarım değil, bunlar öğretim üyelerimizin, öğretim elemanlarımızın ve öğrencilerimizin başarılarıdır. Bizler burada sadece ve sadece iyi bir bilim, iyi bir eğitim alt yapısını oluşturmak ve huzur ortamını temin edebilmek için buraya görevlendirilmiş memurlarız. Bunu tesis edebileceğimiz sürece başarılıyız. Sizler işinizi iyi bir şekilde yapabiliyorsanız başarılıyız. İşlerimizi iyi bir şekilde yapamıyor, sizlere hizmet edemiyorsak başarılı değiliz.

“Türkiye’nin Cambridge’i olabiliriz”
“Ama şurası açık, bilimsel eğitim dünyanın her yerinde aynı şekilde yapılıyor ve en iyiyi hedeflemek zorundayız. İlk yola çıkarken şöyle söylemiştik. Türkiye’nin Cambridge’i olabiliriz. Bunu söylediğimizde herkesin yüzünde tebessüm belirdi. Bunun imkansız olduğu gibi bir düşünce belirdi. İmkansız diye bir şey yok. Eğer insan isterse bir kişi tüm dünyayı değiştirebilir. Biz burada bir kişiden fazlayız. Buradaki insanlara baktığımız zaman her şeyi yapabilecek yeteneğin olduğunu görebiliyoruz. Bu kapasiteyi bu yılda ortaya çıkarabilirsek, geçen yıldan daha fazla ortaya çıkarabilirsek, Türkiye’nin ve Dünya’nın en iyi üniversitesi olma yolunda ilerleyeceğiz”.

“Çanakkale Türkiye’nin manevi başkenti”
“Bir de tabi bizim özel bir misyonumuz var. Türkiye’de 200’e yakın üniversite var. Bir tane Çanakkale var ve o Çanakkale’nin de bir tane üniversitesi var. İkinci bir Çanakkale yok. Çanakkale Türkiye’nin manevi başkenti. Türkiye’nin ruhunun inşa edildiği yer. Çanakkale ruhu dediğimiz şey burada. Bu ruhu Türkiye’ye taşıyacak olan; bilime, sanata, kültüre aktaracak olan; bu misyonu omuzlarında hissetmesi gereken üniversite de bir tane, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi. Her gün işe geldiğimizde karşımızda şehitliği görüyoruz. 100 binlerce vatan evladının yere nasıl düştüğünü hatırlıyoruz. Evimize dönerken de bu deniz harbini, kara savaşını görerek evlerimize gidiyoruz. Bunu kanıksamamamız lazım. Buna alışmamamız lazım. Burada yaşananları asla ve asla unutmamamız lazım. Bir insanın, bir milletin iman ile aklını birleştirdiği zaman en zor durumlardan neler yapabileceğinin en önemli kanıtıdır ve her zaman söylerim Çanakkale savaş alanına bakıp da gözleri yaşarmayan Türk, Türk değildir. Kalbi hislenmeyen insanın kalbi, kalp değildir. Bunu, bilimle eğitimle birleştirebilirsek ÇOMÜ’nün Türkiye’deki diğer üniversitelerin sahip olmadığı bir şeye sahip olduğumuzu anlarız ve o gücünde bize yetebileceği kanaatindeyim”.

“En iyisini hedeflemeliyiz, en iyisi olmaya çalışmalıyız”
En iyisini hedeflemeliyiz, en iyisi olmaya çalışmalıyız. Biz bu millete bunu borçluyuz. Çanakkale savaşlarında şehit düşmüş şehitlerin hatıralarına borçluyuz. ÇOMÜ’nün öğretim üyelerine, çalışanlarına fedakar çalışmaları için çok teşekkür ediyorum. Öğretim üyesi sayımız bazı üniversitelerin bir fakültesindeki öğretim üyesi kadar belki ama başarıları onların bir hayli üzerinde. Normal şartlarda 2 binin üzerinde idari personelimizin olması gerekirken 500 kişi ile 2 bin kişilik işler yaptık. Hala da arkadaşlarımız 4-5 kişinin yapması gereken işleri tek kişi olarak yapıyorlar. Büyük fedakarlık gösteriyorlar. Bu fedakarlığı en azından şahsım olarak her zaman hatırlamayabiliyorum ve her zaman bunu hatırlatmayabiliyorum. Takdir etmeyebiliyorum. Onlardan helallik diliyorum. Onların fedakarca çalışmaları olmasaydı bugünkü ÇOMÜ’ye ulaşmış olamayabilirdik. Bundan sonrası içinde hızlı büyüme davam edecek. Biliyorum her şey alt yapı değil. Binalar değil. Ama 2013-2014 yılında da bir yandan binaları yapacağız. Birilerinin birkaç yüzyılda yaptığını birkaç ayda, birkaç yılda yapmaya çalışacağız. Diğer taraftan bilim yapmaya çalışacağız. Diğer taraftan eğitim yapmaya çalışacağız ve bunu bizden çok daha küçük üniversitelerin bütçelerinin üçte biri ile yine fedakarlıkla, arayı kapatarak, hayırseverlerin katkıları ile yapmaya çalışacağız. Biz bunu yaparız. Bunu yaptık ve bunu yapmaya devam edeceğiz. Neden çünkü biz Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesiyiz”.

“Üniversitemiz bugün çok iyi bir konumdadır”
Çanakkale Vali Vekili Hüseyin Kulözü, huzurlu ve verimli bir öğretim yılı dileyerek şunları söyledi:

“İlimizin gözbebeği, güzide kuruluşu, bilim teknoloji ve araştırma kurumu Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitemizin 2013 ? 2014 Öğretim yılı açılış törenine teşriflerinizden dolayı hepinize hoş geldiniz diyorum. Yeni öğretim yılımızın üniversitemize, sevgili öğrencilerimize ve siz değerli akademisyenlerimize hayırlı uğurlu ve başarılı olmasını temenni ediyorum. Başarılı huzurlu ve verimli bir yıl diliyorum.
1993 yılında kurulan üniversitemiz bugün 21. öğretim yılına başlarken, ilimizin ülkemizin ve bölgemizin de 21. yüzyıla hazırlanmasında, 21. Yüzyılın bilimsel ve teknolojik rekabete daha iyi hazırlanmasında üniversitemizin en değerli ve en uzun vadeli katkıyı yapacağına inancımı bir defa daha huzurlarınızda ifade etmek istiyorum.
Bilim üreten, bilim öğreten, ülkemizin bilimsel ve ekonomik gelişmesine çok değerli katkıları olan bu kurumun bayrağını taşıyan değerli yöneticilerini de bir defa daha sizlerin huzurunuzda tebrik ediyorum.
20 yıllık süre üniversitelerin, bilim araştırma kurumlarının hayatında aslında çok uzun sayılmayacak bir zaman dilimidir. Bir üniversitenin, araştırma kurumlarıyla, kütüphaneleriyle, akademik personeliyle, kürsüleriyle, laboratuvarlarıyla, tesisleriyle, konferans salonlarıyla, uluslararası bağları ve projeleriyle, sosyal tesisleriyle tam bir yeterlilik seviyesine ulaşması için esasen yirmi yıl kısa denebilecek bir süredir.
Ancak ben burada memnuniyetle müşahede ediyorum ki, üniversitemiz bugün yatırımlarıyla, tesisleriyle, akademik kadrosu ve akademik çalışmalarıyla, laboratuvarlarıyla çok iyi bir konumdadır ve bu grafiğini, bu gelişme ve başarı trendini yukarılara doğru taşımaktadır. Başarılı ve etkili projeler üretmektedir. İlimize hem entelektüel hem de ticari ve ekonomik katkılar sağlamaktadır. Ben bu gelişmede, bu çalışmada, bu çizgide emeği olan, payı olan tüm akademisyenlerimizi, tüm akademik yöneticilerimizi tebrik ediyorum. ÇOMÜ’nün özellikle son dönemde kütüphanecilik alanında, tesisleşmede, proje üretme ve uluslararası işbirliklerinin geliştirilmesinde göstermiş olduğu bu büyük ilerlemeyi takdirle izlediğimi huzurlarınızda ifade etmek istiyorum.
Ülkemizde son yıllarda her ile açılan üniversiteler o illerin ekonomik hayatına, ticaret hayatına, yatırımlarına oldukça büyük katkı sağlamaktadır. Ticari hareketlilik getirmektedir. Ancak burada hemen şunu ifade etmemiz gerekiyor. Üniversitelerin bulundukları bölgenin ticaretine, ekonomisine sağladıkları faydadan çok daha fazlasını, çok daha büyük etkisini ülkelerin, bölgelerin, firmaların katma değer üretmesine, bilgi üretmesine, teknoloji ve innovasyon üretmesine sağlamaktadırlar. Bu katkıları hem uzun vadeli olmakta hem de geniş bir alana yayılan ve herkesin yararlanabileceği, her kesimin paylaşabileceği bir entelektüel üretime zemin hazırlamaktadırlar. Dünyada bunun çok ilginç örnekleri mevcuttur. Hatta birçok ilde üniversiteler o ilin önüne geçmiş, o ilden daha fazla tanınmış, bulunduğu bölgenin ekonomisi tamamen üniversiteye bağlı hale gelmiştir. Bu iller zamanla bir üniversite kenti, bir ilim araştırma ve kampüs şehirler haline gelmeye başlamışlardır. Hatta üniversitenin öğrenci ve öğretim üye sayısı bulunduğu ilin çok önemli bir bölümünü oluşturmuştur.
Bugün Google arama motoruna Cambridge yazdığınızda ilk satırda dünyanın en önemli üniversitelerinden olan Cambridge Üniversitesi gelmektedir. Bu üniversitenin bugün öğrenci sayısı bulunduğu bölgenin nüfusunun yaklaşık %30’unu oluşturmaktadır. Bu rakam Oxford’da ise %25 seviyesindedir. Cambridge üniversitesinin 800 senelik bir geçmişi, Oxford’un ise 850 yıllık bir tarihi vardır. Üniversiteler, kolejler, kampüsler bulundukları illerin ekonomilerine kaldıraç etkisi yapmış, çok büyük katkı sağlamış ve bölgenin sosyal hayatının değişimine öncü olmuşlardır.
Bizler bugün bilgininin üretildiği noktadan tüketicisine internet vasıtasıyla ışık hızıyla ulaştığı bir çağda, bir dönemde yaşamaktayız. Bugün Hindistan’da üretilen bir mal, Çin’de yaşayan bir işadamı tarafından Avrupa’ya internet ortamında satılmakta ve sevk edilmektedir. Bugün insanlar ihtiyacı olan bilgiyi, araştırmayı, istatistiği evlerinde oturdukları yerde ellerindeki tabletlerle üretip, dünyanın diğer ucuna nano saniyeler içinde transfer etmektedirler.
Ben sevgili üniversiteli gençlerimizden bu gelişmeyi yakından takip etmelerini, bu gelişmeye ayak uydurmalarını ve sürekli bir gelişme ve ilerleme içinde olmalarını rica ediyorum. Zira teknoloji yarışında, bilgi üretme yarışında geride kalmanız bizler için ülkemiz için geleceğimiz için telafi edilemez bir eksiklik olacaktır.
Bugün 1998 yılından kurulan, yaklaşık 80 dilde yayın yapan Google arama motorunun piyasa değeri 100 milyar dolardan daha fazladır. Google’ın en önemli özelliği bilgi üretmesi, bilgiyi güncellemesi ve sonuç üretmesidir. Ve bu değer de her geçen gün yükselmektedir.
Ancak yine ABD’de 1908 yılında kurulan ve gerçek otomobil ve uçak motoru imal eden General Motors’un ise 18 Eylül itibarıyla piyasa değeri 52,4 Milyar dolardır. Sevgili gençler burada bu iki tırnak içinde motorun karşılaştırmasıyla bilginin, bilgi üretmenin, bilgi hizmeti vermenin önemi ve farkı çok daha net olarak ortaya çıkmaktadır.
Bugün üniversitemizde ilk dersi sembolik olarak ülkemizin yetiştirdiği önemli strateji uzmanlarından olan Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan Hocamız verecektir. Ben Deniz Hocamıza şehrimize, üniversitemize teşriflerinden dolayı çok teşekkür ediyorum. Strateji son yıllarda ülkemiz ve bölgemiz için çok önem arzeden bir bilim dalı haline gelmiştir. Ben Saygıdeğer Deniz Hocaya burada huzurlarınızda tekrar teşekkür ediyorum.
Son olarak, üniversitemizin yeni bilim yılının tekrar hayırlı ve başarılı olmasını diliyorum. Tüm hocalarımıza, öğrencilerimize, üniversite camiamıza başarılar diliyorum.”

21. Yüzyıl Dünyası Nasıl Şekilleniyor” başlığı altında açılış dersini veren Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan ise akademisyenlerin geleceğe dönük tahminlerini bilimsel bir altyapıya oturttuklarını ifade ederek, geleceğin geçmişle çok bağlantılı bir şey olduğunun altını çizdi. Arıboğan, bilim insanlarının ancak görebilecek bir gelecek üzerine tahminde bulunabileceğini belirterek bunun da çok kısa süren bir tahmin olduğunu kaydetti.

Teorik modellerin oldukça önemli olduğunu ifade eden Arıboğan, dünyayı anlama kılavuzunun bu modellerden ortaya çıktığını söyledi. Arıboğan şunları söyledi:

“Artık sadece devletler düzeyinde bir dünya analizi yapmak mümkün değil, devletler var ama başka aktörlerde var. Devlet olmayan aktörleri göz ardı ettiğiniz zaman dünyada neyin nereye gittiğini anlamanız mümkün değil. Bir ülkenin devleti pekala kendi içinde kendisinin en büyük rakibi olabiliyor. İktisadi aktörler, çok uluslu şirketler, bankalar, finansal aktörler var. Bunlar devletlerde daha güçlü ekonomik potansiyellere sahip”.

“Paradigmalar hızlı bir değişim göstermekte”
Ulus devletlerin ortaya çıkışı, çok partili demokratik yapıya geçiş, soğuk savaş dönemi sonrasında ortaya çıkan “tarihin sonu” ve “uygarlıklar çatışması” teorilerine değinen Arıboğan, yeni dönemde kullanılan paradigmaların çok hızlı bir değişim gösterdiğini kaydetti.

“11 Eylül, Dünyanın yörüngesini değiştirdi”
11 Eylül’ün oldukça önemli olduğunu belirten Arıboğan, bunun dünyanın yörüngesini değiştirebilecek nitelikte sonuçlar doğuran bir olay olduğunu belirtti. Askeri endüstriyel kompleksin 11 Eylül’den sonra büyük önem kazandığını ve bu yapıdan beslenen milyonlar olduğunu vurgulayan Arıboğan, 11 Eylül sonrası güvenlikçi yaklaşımlar doğrultusunda “Devlet”in yeniden sisteme dahil olduğunu söyledi. ABD endeksli diplomatik ilişkilerin deşifre edilmesi anlamında Wikileaks Skandalının da önemli olduğunu belirten Arıboğan, oradan da Arap Baharı denen sürecin başladığını ve 21. Yüzyıla bu şekilde girildiğini kaydetti.

“21. Yüzyıl demokrasi paradigmasının yeniden sorgulanacağı bir yüzyıl olacak”
21. Yüzyılın demokrasi paradigmasının yeniden sorgulanacağı bir yüzyıl olacağını kaydeden Arıboğan, 21. Yüzyıl insanının tarım toplumuna tekrar döndüğünü, kendisine sunulan bilgileri sorgulamadan kabul ettiğini, kendisine taşınan bir dünyayı yaşadığını belirtti.

“Enformasyon sistemlerindeki hakimiyet gerçeği sorgulatacak düzeyde”
21. Yüzyılın tüketim kalıpları içerisinde işlediğini ve enformasyon sistemlerindeki hakimiyetin gerçeği sorgulatacak bir düzeye geldiğini vurgulayan Arıboğan, günümüzde kanaatlerin, algıların gerçeğin önüne geçtiğini belirtti. Yeni bir kapitalizm ve demokrasi algısının çıktığını ifade eden Arıboğan, “Batı tipi ya da Doğu tipi kapitalistleşme mi” sorusunun gündeme geldiğini vurguladı.

Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan’a konuşmasının sonunda günün anısına plaket takdimi yapıldı.Törende akademik personele akademik yükselişleri nedeniyle cübbe takdimi ve diplomaları da verildi.

Açılış törenine Vali Vekili Hüseyin Kulözü, ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. Sedat Laçiner, İdare Mahkemesi Başkanı Orhan Çıldıroğlu, Vali Yardımcısı Saim Eskioğlu, Çanakkale Avustralya Konsolosu Nicholas Sergi, İl Jandarma Komutanı J.Kd.Albay Enver Aydın, İl Emniyet Müdürü Osman Zoroğlu, İl Milli Eğitim Müdürü Şaban Karataş, İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Mustafa Akkuş, İl Defterdarı Mustafa Işık, üniversite yönetimi, akademik ve idari personel ile kurum kuruluş temsilcileri katıldı.

[comu.edu.tr]

Yorumlar...

    Henüz yorum yok...

Sizin Yorumunuz...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir