ÇTSO’nun “Beyin Fırtınası” Toplantısında Çanakkale Masaya Yatırıldı

11 Ocak 2012

Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası’nın kentin sivil toplum aktörlerini bir araya getirdiği geniş katılımlı toplantıda, Çanakkale’nin sorunları ve çözüm önerileri ele alındı.

ÇTSO Başkanı Bülend Engin’in daveti üzerine bir araya gelen ve Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan’ın onur konuğu olarak katıldığı toplantı Truva Otel’de yapıldı. Kentin ekonomik, kültürel ve sosyal gelişimine katkı vermek amacıyla düzenlenen toplantıya, ÇTSO Yönetim Kurulu üyelerinin yanı sıra Meclis üyeleri ve Komite üyeleri katıldı. Toplantıda ayrıca, Baro Başkanı Tülay Ömercioğlu, İl Genel Meclis Başkanı Ali Rıza Tekin, Ticaret Borsası Başkanı Kaya Üzen, ÇASİAD Başkanı Hüseyin Yalman, İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı İlyas Acar, Kent Konseyi Başkanı Saim Yavuz, Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Mustafa Vurucu, Mimarlar Odası Başkanı Sevil Ural ve Şehir Plancılar Temsilcisi Özgür Ural, Çanakkale Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği Derneği (ÇATOD) Başkanı Ali Akol, Turizm Tanıtma Derneği Başkanı Sefer Göktepe, Kent Müzesi Başkanı Cevat İnce, Çanakkale İnşaatçılar ve Yapı Müteahhitleri Birliği Derneği Başkanı Güven Barış Yüksel ve bu kuruluşların üyeleri katıldı.

Çanakkale için fikir alışverişi havasında geçen ve yaklaşık 3 saat süren toplantının açılış konuşmasını ÇTSO Başkanı Bülend Engin yaptı. “Bugün bir araya gelişimizin nedeni Çanakkale dinamiklerini bir araya getirmektir” diye söze başlayan Bülend Engin, “Çanakkale, Çanakkale’ye emek verenlerindir, sizlere, Çanakkale için kendi alanlarınızda yaptığınız çalışmalardan dolayı teşekkür ederim. Çanakkale için gerek projeleriniz gerekse düşüncelerinizi paylaşabilmek için sözü size bırakıyorum” diye konuştu.

İlk olarak söz alan ÇTSO Turizm Komitesi Başkanı ve Kaz Dağı Otelleri Derneği (KAZOD) üyesi Muzaffer Bayraktar, ÇTSO’nun tam bir sivil toplum örgütü olarak çalışmaya başladığını ve Başkan Engin’in Çanakkale’de turizm olayına inanılmaz bir ivme kazandırdığını belirterek, Yat Limanı’nın çok önemli bir proje olduğunu ve mutlaka yapılması gerektiğini vurguladı. Bayraktar, Yat Limanı’nın Çanakkale turizmini bir kademe yukarı çıkaracağını ifade ederek, kruvaziyer limanıyla birlikte her iki projenin de yüksek gelirli turistleri Çanakkale’ye çekeceğini ifade ederek, “Çanakkale, kruvaziyer turizminde olmazsa olmaz bir destinasyondur. Her iki proje kentimize ciddi katkılar sağlayacaktır” diye konuştu.

Turizm konusuna devam eden Turizm Tanıtma Derneği Başkanı Sefer Göktepe, iç turizmdeki sorunlara değinerek, Gelibolu’yu gezen yerli turistlerin karşıya geçerek Aynalı Çarşı’yı da gezmek istediklerini ancak tur yetkililerinin “park yeri yok” bahanesiyle alışverişi engellediğini söyledi ve “Park yeri mutlaka halledilmeli” dedi.

“TROİA MÜZESİ ÇALIŞMALARI DAHA HIZLI İLERLEMELİ”
Troia antik kentini çok önemsediğini ve Troia Müzesi çalışmalarının daha hızlı gitmesi gerektiğini belirten ÇATOD Başkanı Ali Akol da şunları söyledi: “Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Hektor Heykeli için yer bulmamızı istiyor. Elimizde bir pasta var ve bu pastayı elimizin tersiyle itmeyelim. Havaalanımızın da uluslararası boyuta taşınması gerekiyor. Bunun için büyük bir yatırıma gerek yok. Pasaport kontrol noktası kurulması lazım. Ayrıca 2012 yılının sonunda Çanakkale’de bir ralli yapmayı planlıyoruz. STK’lardan bu konuda sadece manevi destek bekliyoruz. Bu ralliyi geleneksel hale getirirsek, turizme önemli katkılar sağlayacaktır.”

Baro Başkanı Tülay Ömercioğlu, özellikle Çanakkale’nin ulaşım sorununa değinerek, “Ancak duble yol sorunu yavaş yavaş çözülüyor ve buna paralel olarak Çanakkale de üzerindeki ölü toprağını atıyor.”

Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Mustafa Vurucu ise, “21 bin kişiyi temsil ediyorum, Çanakkale için üzerimize düşeni yapmaya hazırız” diye başladığı konuşmasında özellikle ulaşım sorununa değindi ve “İstanbul’a uçak seferleri büyük bir imkandı ancak kalktı. Yollarımız da hala eksik ve bu aksaklıkların giderilmesi lazım” diye konuştu.

Yapı Müteahhitleri Birliği Derneği Başkanı Güven Barış Yüksel de kentin sıkışmış durumda olduğunu ve Çanakkale’nin fiziki olarak yeni mekanlara ihtiyacı olduğunu ifade ederek, 15-20 yıl sonrasının Çanakkale’si düşünüldüğünde havaalanının kentin içinde yer almasının doğru olmayacağını ayrıca ikinci bir OSB’nin de kurulması gerektiğini ifade etti.

“ÇARŞI PROJESİNDE BÜROKRASİDEN DOLAYI 3 AYLIK BİR GECİKME İLE KARŞILAŞTIK”
Barbaros Mahallesi Muhtarı Şaban Şahin de, ÇTSO’ya yat limanını mahallesine kazandırdığı için teşekkür etti. Bunun üzerine ÇTSO Başkanı Bülend Engin, yat limanının imar izninin Belediye Başkanlığına ait olduğunu belirterek, şöyle devam etti: “Yat limanı için çeşitli yerleri inceledik. Karanlık Limandan başladık, Sarıçay Ağzı da dahil olmak üzere çeşitli yerleri inceledik. Sonunda bu bölgenin en uygun yer olacağına karar verildi.”

Kent Konseyi Yürütme Kurulu Üyesi Mithat Pirinççiler, Çanakkale Boğazı’nın ve Kaz Dağları’nın bir marka değeri taşıdığını belirtti. Pirinççiler, Kaz Dağları’ndaki metal madenciliğinin yer altı ve yer üstü sularını, havayı ve toprağı kirleteceğini ifade ederek, “Kaz Dağları 2,5 milyon insanın temiz su kaynağıdır. Bu ekosistemin bahtının olumsuz etkilenmesine izin vermeyelim” dedi.

OSB’deki sorunları ele alan Çanakkale Ticaret Borsası Başkanı Kaya Üzen, 6.5 metre yükseklik zorunluluğunun ve elektrik, su sorununun OSB’ye kimsenin gelmemesine yol açtığını ve burasının bir depolama alanı olarak kullanıldığını ifade etti. OSB konusunda yeni bir yapılanmanın şart olduğunu söyleyen ÇTB Başkanı Kaya Üzen, ÇTSO Başkanı Bülend Engin’e projelerin niçin yavaş ilerlediği konusunda bir soru yöneltti. Başkan Bülend Engin de soruyu şöyle yanıtladı:
“Dört projede de geride kalıyoruz. İş merkezi projesinde hafriyatta gecikme oldu ve 30 gün gecikme yaşanacak. Kongre ve Sergi Binası’nda da 60 günlük bir gecikme var. Ancak müteahhit arkadaşlarla sözleşmemiz var, her gecikme günü için 5 bin TL ceza söz konusu. Bizim bu konuda affetme yetkimiz yoktur. Affetme yetkisi değerli Meclis’imize aittir. Çarşı projesinde bürokrasiden dolayı 3 aylık bir gecikme ile karşılaştık. Şimdi son safhaya gelindi, yeni proje çizildi ve uygulama başlayacak. Burayı reklam alma şeklinde finanse edeceğiz. Yat Limanı projesi de bürokrasiye takıldı. Bakanlığın önce yeri değişti sonra adı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olarak değişti. Biz de projede değişiklik yaparak 250 tekne kapasiteden 600 tekneye çıkardık, 20 teknenin acil bakımının yapılacağı hale getirdik. Projeyi tanıtmak için sizlerle ve tüm Çanakkale halkıyla geniş katılımlı bir toplantı düzenleyeceğiz. Gecikmemiz var ama projelerimizin takipçisiyiz. Kendi işlerimizi ikinci plana atarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz.”

“UÇAK OLAYINDA OYNATILIYORUZ, HEPİMİZ ŞİKAYETÇİYİZ”
Son olarak söz alan Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, bu tür toplantıların sadece bir konu üzerinde konuşularak sürdürülmesi görüşünde olduğunu ifade etti. Gökhan, daha sonra havaalanı ve uçak seferleri konusuna değinerek şöyle konuştu:
“Havaalanı konusunda kandırılıyoruz gibi geliyor bana. Seçim zamanı Atlas Jet gelir, Bora Jet gider, o gelir bu gider. Uçuşlarda İstanbul ayağı uçtu gitti, Ankara ayağı da sallanıyor. Yetkilileri geldi benden aylık 30 bin lira istedi. Giderlerimizi ödeyin dediler. Bu masrafları karşılarsak uçuşlara devam edeceklermiş. Canım sıkıldı, darıldım ve gücendim. Nasıl GESTAŞ ada ulaşımında devlet tarafından sübvanse ediliyorsa, Çanakkale Havaalanı giderleri de devlet tarafından temin edilebilir. Uçak olayında oynatılıyoruz, hepimiz şikayetçiyiz. Bunun gereğini yapmalıyız. Ankara’ya topluca gidilip, kamuoyu oluşturmalıdır. Bu işler böyle oluyor. Milletvekillerinin de bu toplantılara katılması gerekiyor.”

Yat limanı projesinin 2009 yılındaki seçim beyannamesinde bulunduğunu ifade eden Ülgür Gökhan, “ÇTSO bu projeyi destekledi, sahiplendi ve epey bir ileri taşıdı. Ama dedikodu yayılıp gidiyor. ÇTSO başkanının bayrağı ele alıp devam ettiği proje sorunsuz ilerliyor. Çarşı Projesi için de Belediye Başkanı istemiyor gibi söylentiler dolanıyor. Ben böyle bir şeyi ne destekler ne engellerim. Çünkü burada esnaf önemlidir. Belediye olarak bizi ilgilendiren o yapının estetiğidir. Kültür Varlıkları Koruma Vakfı, burası için yeni bir proje istedi. Nitekim yeni proje konusunda da çalışmalar sürüyor. Yerel yönetim olarak iki projeye de destek veriyorum” diye konuştu.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nin gelişmesi gerektiğini ve Biga’da da bir üniversite olmak üzere ikiye ayrılabileceğini söyleyen Ülgür Gökhan, “Turizmin bir kısmı da sağlık turizmidir. Yani Tıp Fakültesi’nin gelişmesi gerekiyor. Peki nasıl olacak? Sarıcaeli’nde üniversite yer aldı. Şu an mevcut yüksekokulun olduğu binalar var. Fakat devlet kredi vermiyor. Nüfusu 750 binden az olan illerde üniversite hastanelerine müsaade edilmiyor. Sadece araştırma hastanesi olarak hizmet verilebiliyor. El birliğiyle bu konuda devlete baskı yapılmalıdır. Çözümsüz kalan üniversitemiz, kurumlara rica ederek ‘bana tıp fakültesi yap’ diyor. Bu bize yakışmaz. Bu kentin insanları mutlaka Tıp Fakültesi yapılması için Devlet Planlama Teşkilatı’ndan izin ve kredi talebinde bulunmalıdır” dedi.

Akfa Fabrikası’nın bulunduğu araziyle ilgili Belediye’ye bir proje sunulduğunu söyleyen Gökhan, “Altı çarşı, önü açık olan, üstünün bir bölümü konut bir bölümü de otel olarak planlanan bir proje İmar Komisyonu’na sunuldu. Komisyon bunu incelemiş ve bazı düzeltmeler istemiş. Bahsettiğim proje komisyondan geçtikten sonra sizlere de sunulacak” diye konuştu.

Toplantının sonunda ÇTSO Başkanı Bülend Engin, katılımcılara teşekkür ederek, “Beraber olmayı sürdürelim çünkü tek bir amaç için çalışıyoruz” dedi.

İHA

Yorumlar...
  • Ekrem Tufan
    12/01/2012 01:47

    Stratejik plan olmadan cebinde para olan ağır abilerimiz durmadan bol keseden sallıyorlar. Kentin planlanması gerekirniş, kente ciddi bir stratejik plan yapılması gerekirmiş, mutabakatmış koyver gitsin. Zamanında OSB ve havaalanı için de birileri koşturmuş ve teşekkürü hiç de hak etmemişler. Kentin içine eden iki nefis yatırımı yine o dönemin benzer ağır abileri ve ANAPLI ve DYP'li milletvekilleri desteklemiş. Buyurun hayrını görün. Otuz yıl sonra, şu anda konuşulan en az iki yatırım için de aynısını söyleyeceğiz. O zaman bu ağır abiler, ununu elemiş duvara asmış olacaklar ve Kordon'da titreyerek takım elbiseleriyle gezecekler. Soru sorsanız da farketmeyecek zaten. Ya fiziken duyamayacak durumda olacaklar ya da pardon deseler birşey değişmeyecek.

Sizin Yorumunuz...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir