Dünkü Azap, Bugünkü Azap

Şuayip Odabaşı
23/02/2009

Çok fazla televizyon izlemem.
Televizyonda 70’li yıllarda çekilmiş “Türk Filmlerini” izlemeye çalışırım.
Artık, 70’li yıllarda ve daha önce çekilen, “sinema filmleri” benim için “belgesel” niteliği taşıyor.
O filmlerin içindeki; mekânlar, insanların giyimleri, caddeler, sokaklar ilgimi çekiyor.
Filmin çekildiği, İstanbul veya diğer kentlerin değişimini gözlemek ve farkları algılamak hoşuma gidiyor.
O günlerdeki dil kullanımı.
Eski bir filmde, “ameliyat muvaffakiyetle neticelendi” diye söylenirken, bugün “Operasyon başarıyla sonuçlandı” diye söyleniyor.
Eski Türk filmlerinde, köylü konuşmaları çok abartılıydı.
Giyim/kuşam da öyle.
Üstüne bir şalvar, başına bir kasket giyen “köylü” oldum zannediyordu.
Adamın; başında şapka köylü, saç sakal şehirli.
Köylüler saf, şehirliler uyanık.
Köylü kadını kılığına girmiş sanatçının, dudakları boyalı, kaşları keman, saçları permalı, tırnakları ojeli olabiliyor.
Uzun saçlı birisi asker, favorileri uzun birisi imam.
Bu filmde de böyle hatalar vardı. Çaresiz Elif Kadın?ın kaşları yay gibiydi(!)
Senaryolar çok güzel.
Çekim aşamasında görüntü yönetmeninin hataları. Filmleri gülünç duruma sokuyor.
Ben yinede, sinema emekçilerinin yaptıkları filmlerle, “ülkemizin geçmişine ve geleceğine ışık” tuttuklarına inanıyorum.
Bütün sinemacılar, “zamanın tanıkları.”
İyi ki diyorum; Türk sineması var.
**
Azap.
1973 yapımı bir film.
“Safa Önal” senaryosunu yazmış. “Türkan Şoray”, hem oynamış, hem de yönetmiş. Nihat Ziyalan kötü adamlığını yine konuşturmuş. (Nihat Ziyalan, sinemayı bıraktıktan sonra, Avustralya’ya gitti. Edebiyat ile uğraşıyor.)
Filmin; başından sonuna kadar, müziğindeki insanın içini burkan hüzün, “çaresizliğin çırpınışlarını” anlatıyor insana. Yalçın Tura, yapmış yapacağını yine. Filmin müziği çok güzel. (Edip Akbayram’ın okuduğu “Hasretinle Yandı Gönlüm” şarkısının da bestecisidir Yalçın Tura.)
“Azap” filmi, 70’li yıllardaki “güvenilmez, çıkarcı insanların davranışlarını” alabildiğince gözler önüne seriyor.
Çaresiz bir ananın, başın gelmedik kalmıyor. En sonunda o temiz köylü kadını “umudunu” kesiyor insanlardan.
Kesiyor da, yine de “güven kırıntıları” ile hareket ediyor. Güvenmek istiyor insanlara. Güzel günler düşlüyor.
Muradına eremiyor. Murat’ı ölüyor.
Verdiğini geri alıyor. Alıyor amma, her şey bitiyor.
**
Cerrah Paşa’mıza selam söyleyin saflığıyla, iki el feneri piline kandırılıyor, Elif Kadın.
Bütün parasını çarpıyor bir üçkağıtçı.
Hastanedeki hasta yığılması. İnsanların çaresizliği.
Otelde ki kasadarın bakışları. Otelde barınan müşteri profili?
Taksicilerin çıkarcı davranışları.
Parkta oturmak tehlikeli sonuçları.
Kendisine yardım eden kadının kötü amacı.
Çöp yığınları arasında yatarken, başına toplanan insanların “önyargıları” acımasızlıkları.
Köpeğini kucağından düşürmeyen kadının, çocuklara bakış açısı.
İki yüzlü “kadınlar derneği” yöneticisi kadınların çıkarları için mücadeleleri, sahte davranışları.
Toplumun, 70’li yıllardaki durumunu gözler önüne seriyor.
Bu bir senaryo mu?
Gerçek mi?
Bence gerçek.
**
Filmde, Eminönü’nde kayıklarda balık satılması.
Otomobil markaları.
Murat 124.
İnsanların giyimleri.
O yıllardaki İstanbul.
Filmin güzel yanları.
**
O günden bu güne ne değişti?
Filmdeki gösterilenleri ne kadar telafi ettik?
Belki çok zenginleştik.
Maddi olarak iyi durumdayız, o yıllara göre.
İstanbul’da veya başka bir kentte, parklarda yalnız başınıza oturmaya cesaretiniz var mı?
Birisine yol tarifi sorduğunuzda, “doğru yolu” tarif edeceğine emin misiniz?
Hastanelerde işiniz ?şipşak? hallediliyor mu?
Sadece insan olduğunuz için, tedavi olabiliyor musunuz?
Lokantalarda, yediklerinize güveniyor musunuz?
Taksiciler, müşterilerine güveniyor mu?
Müşteriler, taksicilere güveniyor mu?
Daha neler neler?
Bu gün İstanbul’a gitseniz, değişen ne bulursunuz?
Teknolojik olarak çok şey.
İnsan davranışı olarak, hiçbir şey.
Belki, üçkağıtçılıkların teknikleri değişmiştir.
1970’li yıllarda çekilen “Azap” neyse, 2009’da da çekilen “Azap” aynı.
Filmin senaryosu değişmedi.
Sadece; “Mekânlar ve İnsanlar” değişti.
Davranışlar değişti mi?
Bence hayır?
*
Çok yol aldık çok.
Bütün kentlerde, köylerde, sokaklarda kahvelerde ve de evlerde? “Azap” filmi oynuyor.
“Sinema emekçilerine selam olsun.”

Filtreler:

Şuayip Odabaşı Son Yazıları...

Yorumlar...

    Henüz yorum yok...

Sizin Yorumunuz...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir