En Büyük 500 Sanayi Şirketi Sıralamasında Çanakkale’yi 4 Şirket Temsil Etti

25 Haziran 2014

İstanbul Sanayi Odası tarafından gerçekleştirilen Türkiye’nin En Büyük 500 Sanayi Şirketi sıralamasında üretimlerini Çanakkale’de gerçekleştiren 4 şirket yer aldı.

Sıralamada, İçdaş Çelik Enerji Tersane ve Ulaşım Sanayi A.Ş. iki basamak atlayarak, Türkiye’nin en büyük 7’nci sanayi şirketi oldu. İSO 500 listesinde, İçdaş Çelik ile birlikte Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası üyesi olan Akçansa 61’nci sırada, İçdaş Elektrik 112’nci sırada ve Kaleseramik de 117’nci sırada yer aldı.

İstanbul Sanayi Odası’nın 2012 yılına ait üretimden satışlar verilerine göre hazırladığı Türkiye’nin En Büyük 500 Sanayi Kuruluşu listesinde, Çanakkale’de üretim yapan İçdaş Çelik, geçen yıl gerisinde kaldığı Ereğli Demir Çelik ve İskenderun Demir Çelik’i geçerek yedinciliğe yerleşti. İçdaş Çelik’in 5 milyar 640 milyon lira üretimden satışlar rakamıyla, geride bıraktığı şirketler arasında Aygaz, Toyota, Petkim, Vestel Elekronik ve Unilever yer alıyor.

İSO 500 listesinde bir başka İçdaş kuruluşu olan İçdaş Elektrik de 112’nci sırada yer aldı. İçdaşElekrik listeye ilk kez geçen yıl 106’ncı sıradan girmişti. Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşu listesinde, Çanakkale’de üretim yapan kuruluşlardan Akçansa Çimento San. ve Tic. A.Ş., 75’nci sıradan 61’nci sıraya çıkarken, Kaleseramik Çanakkale Kalebodur Seramik Sanayi A.Ş. ise 2 basamak atlayarak 117’nci sıraya yerleşti.

İSO 500 listesinde, Akçansa 1 milyar 164 milyon, İçdaş Elekrik 719 milyon, Kaleseramik de 689 milyon lira net satış hasılatıyla yer aldılar.

İSO 500 Büyük Sanayi Kuruluşu listesinde ÇTSO üyesi olan ve Çanakkale’de üretim yapan şirketler:

  • 7. İÇDAŞ Çelik
  • 61. Akçansa
  • 112. İÇDAŞ Elektrik
  • 117. Kaleseramik

Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2013 Araştırması Açıklandı
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın açıkladığı verilere göre, sanayinin zirvesinde 39 milyar 729 milyon TL’lik üretimden satışı ile yine Tüpraş yer aldı. Türkiye’nin 500 büyük kuruluşu, 2012 yılına göre net satışlarını yüzde 7,4 artırarak 454 milyar 990 milyon TL’ye çıkardı.

En büyük şirketlerin ağırlıklı olarak petrokimya, otomotiv ve demir-çelik sektörlerinden olduğu araştırmada, ikinci sırayı 9 milyar 714 milyon TL’lik üretimden satışı ile Ford Otomotiv alırken, bir önceki araştırmada beşinci olan Elektrik Üretim A.Ş. 9 milyar 263 milyon TL’lik üretimden satışı ile listede üçüncü sıraya yerleşti.

İSO Başkanı Bahçıvan’ın, Başkan Yardımcıları Adnan Dalgakıran ve İrfan Özhamaratlı ile birlikte açıkladığı Türkiye’nin 500 Büyük Kuruluşu araştırması, sanayinin ekonomi içindeki ağırlığının giderek azaldığına yönelik çarpıcı veriler ortaya koydu. Buna göre 2012 yılında yüzde 2,1, 2013 yılında yüzde 4 olan ekonomik büyümeye karşılık imalat sanayindeki büyüme sırasıyla 1,7 ve 3,8 düzeyinde kaldı. Araştırmanın Türkiye’de son yıllarda büyümenin kaynağının üretime değil tüketime, hizmetler ve inşaat sektörüne dayalı olduğunu gözler önüne serdiğini vurgulayan İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, şunları söyledi:

“Sanayi sektörü tüm ülkeler için ekonomik büyümenin ve bütünsel kalkınmanın temelini oluşturuyor. Türkiye de ancak üretime odaklı bir üretim anlayışıyla kaliteli ve sürdürülebilir bir büyümeyi ve refahı yakalayabilir. 2001 yılından itibaren sanayinin ve özellikle de imalat sanayinin milli gelir içindeki payının cari fiyatlar ile hesaplandığında bir gerileme eğilimi içine girdiği ve önemli ölçüde düştüğü görülmektedir. İmalat sanayinin milli gelir içindeki payı 1998 yılında yüzde 23,6 iken, bu 16 yıl içinde sürekli bir düşüşle 2012 yılında yüzde 15,5’e gerilemiş, 2013 yılında ise yüzde 15,3 olarak gerçekleşmiştir. Türkiye henüz sanayileşmiş bir ülke olmadan bu oranın gerilemeye başlaması sanayi, ekonomi ve Türkiye için sağlıklı bir gelişme değildir.”

Araştırma, şirketlerin borç ve öz kaynak oranının 2013 yılında son 10 yılın zirvesine çıktığını ortaya koydu. Buna göre borç ve öz kaynak oranı 2013 yılında 20,4 puan artarak yüzde 132,4 oranına yükseldi. Gelişmiş ülkelerde yüzde 70’ler seviyesinde olan bu orandaki artışta, karlılık ve öz kaynak yaratma olanaklarında yavaşlama, uzun vadeli borçlanma olanakları ve TL’deki değer kaybı etkili oldu.

Şirketler, öz kaynak yetersizliği nedeniyle daha çok banka kredilerini tercih ederek finansman giderlerini plansız bir şekilde artırdı. Karlılığı düşen şirketlerin, öz kaynaklarının büyümesi de olumsuz etkilendi. Başkan Bahçıvan, dünyada, öz kaynakların toplam aktifler içindeki payında yüzde 50 oranının kritik bir eşik olduğuna dikkat çekti.

Bahçıvan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Şirketlerimiz ne yazık ki bono, tahvil, halka arz, uzun vadeli finansman, hedging gibi borçlanma araçlarından yararlanmamaktadır. Kendi faaliyet alanlarında başarılı bir performans sergileyen sanayi şirketlerimizin, finansman sağlama ve kullanmada aynı başarıyı sergileyememesi üzüntü vericidir. Bu noktada Türkiye Kalkınma Bankası’nın daha işlevsel hale getirilerek sanayicinin yatırımlarında uygun finansman çözümleri oluşturmasına ihtiyaç olduğunu vurgulamak istiyorum.”

2013 araştırmasının çarpıcı verilerinden biri, şirketlerin esas faaliyetlerinden elde ettikleri karlarının yarısından fazlasını finansman giderlerine harcaması oldu. 2013 yılında faaliyet karları olan 36,5 milyar TL’nin 19 milyar TL’sini finansman gideri olarak harcayan şirketlerin, 2013 yılı dönem karları ise bir önceki yıla göre yarı yarıya düşerek yüzde 4,9’a geriledi.

Türkiye’nin 500 Büyük Kuruluşu içinde en yüksek katma değeri yüzde 43,6 ile orta-düşük teknoloji yoğunluklu sanayiler grubu yaratırken, onları yüzde 36,1 ile düşük teknoloji yoğunluklu sanayiler grubu izledi. Orta-yüksek teknoloji yoğunluklu sanayiler grubunun payının yüzde 17,8, yüksek teknoloji yoğunluklu sanayiler grubunun payının yüzde 2,6 olduğunu hatırlatan Bahçıvan, “Bu noktada yüksek teknolojili sektörlerin dünya imalat sanayi içindeki payının ortalama yüzde 16,7 olduğunu hatırlatmak isterim. Güney Kore’de bu oran yüzde 21,6, Singapur’da yüzde 49,9, ABD’de yüzde 20,6. Türkiye bu oranları teknoloji lehine çevirmek zorunda. Aksi takdirde bu tablonun sanayideki karlılık yansımasını da değiştiremeyiz” dedi.

Bahçıvan, ileri sanayi ülkelerinde şirketlerin Ar-Ge harcamalarının satışlara oranının yüzde 6 ila 8 oranlarına kadar yükseldiğini vurgulayarak, “Türkiye’de ise bu oran binde 8. 500 Büyük şirketlerimizin bu konudaki karnesi Türkiye ortalamasının altında. Şirketlerimiz Ar-Ge’ye üretimden satışlarının ancak binde 47’sini ayırıyorlar” dedi.

Yorumlar...

    Henüz yorum yok...

Sizin Yorumunuz...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir