Çanakkale İçinde

Gelibolu Milli Parkı Yasası Hakkında Eleştiriler

Çanakkale Sivil İnisiyatifi tarafından 02 Haziran Pazartesi günü Yalı Han’da, Gelibolu Milli Parkı konusunda bir toplantı yapıldı. Toplantı sonrası hazırlanan raporun sonuç bölümünde “Çanakkale Sivil İnisiyatifi, yasa taslağının geriye çekilerek, yeni bir yasal düzenleme için, katılımcı ve müzakereci platformlarda, özellikle yerel kesimleri de içine alacak bir tartışma sürecini önermektedir.” denildi.

Çanakkale Sivil İnisiyatifi’nin Çanakkale Savaş Alanları Gelibolu Tarihi Alanı adlı yeni yasa önerisine dair görüş, eleştiri ve taleplerini içeren rapor şöyle;

Bölgeye geçmişte ve bugünlerde oluşan önemli müdahale süreçleri
1940’lardan başlayan ve 1960’ların ortalarına kadar uzanan Şehitler Abidesi ulusal ölçekte bölgenin tanınır ve bilinir hale gelmesinin ve simgesel bir anıtın oluşmasının dönemidir.
1970’de başlayan ve 1973’de sonlanan Türkiye’deki önemli tarih, kültür ve doğa alanlarının Milli Park statüsüne alınması süreci yasalaştırılmış ve ilk Milli Parklardan birisi olarak Çanakkale Savaş Alanlarının önemli bir bölgesi Gelibolu Milli Parkı ilan edilmiştir. Özel, ayrıcalıklı ve korumacı bir statüye kavuşan bu alan Orman Bakanlığı bünyesinde oluşan özel bir genel müdürlük olan Milli Parklar Genel Müdürlüğüyle ve onun yerel teşkilatlarıyla yönetilmiştir (yönetilmektedir).
1980 askeri darbesi ve sonrasında özellikle Kültür Bakanlığı bünyesindeki girişimlere bu alanlara çok sayıda anıt, heykel dikilmiş, şehitlik düzenlemesi yapılmıştır. Bu tür anıt ve düzenlemelerin içeriği ve algısı diğerine üstünlük kuran, ötekileştiren, savaş yanlısı bir tutum sergiler içeriktedir.
Aynı dönemde Orman Bakanlığı eliyle ise bölgeye çok sayıda ağaçlandırma girişiminde bulunulmuş, bölgenin makilik ekolojisi değiştirilerek topografyadaki savaş alanlarının gerçek algısına erişim engellenmiştir.
1994 yılı Temmuzunda Milli Park alanlarında yaşanan yangın sonrası, bu bölgenin gerek uluslararası taraflarla bir arada planlanması, gerekse evrensel değer ve ilkelerle yeni bir müdahale biçiminin oluşturulması süreci başlatılmıştır. 1995 yılında alınan kararlarla Uluslararası bir Fikir Projesi Yarışması açılması kararıyla birlikte bu savaş alanlarının “Barış Parkı” olması ve böyle anılması yönünde mutabakat sağlanmıştır. 1998’de Norveçli bir ekibin mimari projesi birinci olmuş, akabinde Prof. Dr. Raci Bademli başkanlığındaki ODTÜ’lü bir ekip tarafından Uzun Devreli Gelişme Planı (UDGP) hazırlanmış ve 2003 yılında onaylanmıştır. 2003-2004 yıllarında bu planın stratejisi, uygulanma öncelikleri, politikaları ve ayrıntılı alt projeleri çalışması yapılarak bütüncül, bilimsel ve evrensel ilkelerle donatılmış bir teorik belge ortaya çıkmıştır.
1996-1997 yılında ortaya atılan 1/25.000 ölçekli Gelibolu Yarımadası Çevre Düzeni Planı, gündemde olan Çanakkale Boğaz Köprüsünün Kilitbahir kalesi ile Çimenlik Kalesi üzerinden geçebilmesi ve köprüye bağlanan ve Milli Park içinden geçen otoyol, viyadük ve tünelleri yasalaşmasının bir belgesi olarak ortaya çıkmıştır. Ancak oluşan başta yerel itirazlar olmak üzere diğer ulusal ve uluslararası tepkiler sonucu bu plan iptal olmuştur.
2002 yılındaki genel seçimler sonrası iktidara AKP gelmiş ve Gelibolu Milli Parkında yeni bir dönem başlatmıştır. Bu dönemin izleri sürüldüğünde, ulusalcı ve evrensel dili tercih eden anlayışların yerini maneviyatçı ve İslami değerleri öne alan anlayışlar almıştır. Milli Parka gelen ziyaretçilere gerçek dışı bir çok hurafenin anlatıldığı ortaya çıkmıştır. Anlatılarda uluslaşma ve vatan savunması yerine Müslüman birlikteliği ve Osmanlı bütünselliğinin öne çıkartıldığı gözlenmiştir.
Bu tür anlatı ve hurafelerin önüne geçmek için ve UDGP’nın da önemli bir kuralı olan Alan Kılavuzluğu sistemi getirilmiş ve şu anda 700 kişilik bir Alan Kılavuzu havuzu oluşturulmuş, 500 kişilik ilave Alan Kılavuzu için yeni dönem kurs ve sınav hazırlıkları sürmektedir. Bu sistem bir taraftan Alan Kılavuzlarının üst yönetimlerinde iktidar kavgasına sahne olmuş, diğer taraftan ise ulusal ve uluslararası Rehberler ile gerilimli ve sürekli bir sürecin başlangıcı olmuştur.
2002 yılından günümüze kadar bölgede çok ciddi yatırımlar ve fiziki düzenlemeler yapılmıştır. Bu yatırımların ve fiziki müdahalelerin UDGP çerçevesinde olduğu veya aksi olmadığı tespit edilebilir. Ancak, ana tema olan “Barış” konusunun yerini başka manevi değerlerin oluştuğu, tüm düzenlemelerde “barış” temasının geriye itildiği tespit edilebilir. Alana yapılan yatırımların bütçesel karşılığı çok büyük ölçeklerde olup, bunun sevk ve idaresi büyük çoğunlukla yerel dışı ve Ankara merkezli gerçekleşmiştir. Tartışma, “bu fiziki müdahalelerin bölge için gerekliliği ve tahrip gücü ne olacaktır?” üzerine yoğunlaşmaktadır.
2002 sonrası AKP iktidarının özendirmesiyle, ulusal ölçekte yaratılan ziyaretçi taşıma politikaları 3 milyon kişi/yıl’a varan rakamlara ulaşmıştır. Bu ziyaretçi taşıma politikasına CHP’li ve MHP’li belediyelerde iştirak etmiş ve özellikle ilkbahar, yaz başlangıç dönemlerinde otobüslerin hareket edemez hale geldiği, ziyaretçilerin bölgenin her tarafını doldurduğu bir sıkışıklık oluşmuştur. Gelen ziyaretçilerin bölge gezisi sonrası “ne tür bir edinim” oluşturduğu hiç tartışılmamıştır. Yapılan tespitlerde, bu edinimlerin bölgeye ait edinimlerden çok turistik gezi üzerine yoğunlaştığı ifade edilmektedir.

Yeni Yasa ve Değişiklikler / Tehditler

Sonuç ve Talepler;
Çanakkale Sivil İnsiyatifi, yasa taslağının geriye çekilerek, yeni bir yasal düzenleme için, katılımcı ve müzakereci platformlarda, özellikle yerel kesimleri de içine alacak bir tartışma sürecini önermektedir.
Bu tartışma sürecinde, bizde birikmiş 20 yıllık bir bilgi birikimini gönüllü olarak vermeyi ve sürece yapıcı katmayı deklare ederiz…
Çanakkale Sivil İnisiyatifi