Görmeyen Tuttuğunu Öpüyor… Schliemann Hırsız Mı?

Mimar İsmail Erten
22/11/2019
22 Kasım 2019

Çıplak Köyü’nde Schliemann (Şıliman) tarafından kullanılan bir evin, o günlerin anısına bir kültür mekanı olarak kullanılması, bazı basın tarafından bombalandı. Bu duruma açıklık getireni de görmedim. Bu yazı buna açıklık getirmek amaçlı değildir, onun muhatapları bellidir ve bu eylemin içinde olanlardır.

Eylemin gerçekleştiği yıldan bu yana tartışılan en önemli mesele Schliemann (Şıliman) adi bir defineci hırsız mıdır? Yoksa; bilimsel kazıların önünü açan amatör bir arkeolog mudur? Yüzyılı aşkın her dönem tartışma sonucu Schliemann (Şıliman)’ın; ne hırsız, ne de arkeolog olduğudur, ya da hem hırsız hem de arkeolog olduğudur.

Olayın bu vaka dönemindeki diğer meseleleri de incelendiğinde görülecektir ki; Dönemin Osmanlı yönetimi bu dünya kültür miraslarına günümüz değerleriyle bakmamaktadır. Bulunan eserlerin kazıcı, arsa sahibi ve devlet arasında pay edildiği bir dönemden söz ediyoruz. Kanunlardaki bu esnekliğin yanı sıra Avrupa kökenli kazıcılar veya amatör arkeologlar eserlerin kat be kat fazlasını çalarak hırsızlık yapmaktadırlar. Görülmektedir ki, bu el atından hırsızlık sırasında rüşvet yiyen, hırsızlıktan nemalanan dönemin Osmanlı yöneticilerinin olduğu belgelerle ortaya serilmektedir.

Görmeyen Tuttuğunu Öpüyor... Schliemann Hırsız Mı?

Şimdi genç Osmanlıcı arkadaşlar bunları görmüyor mu, bilmiyor mu? Bence bal gibi biliyor, ama dönem “görmeyenin tuttuğunu öptüğü” bir dönem olunca, yalan-yanlış ile doğru-gerçek birbirine karıştırılıyor.

Yani 150 yıl kadar önceki Osmanlı döneminin tarih-kültür bilincini, bugünkü Cumhuriyet anlayışı ile kıyaslarsanız, Schliemann (Şıliman) ne kadar hırsız ise, Osmanlı da bir o kadar define kaçakçısı ve rüşvetçi olarak karşınıza çıkacaktır. Yani yanlış yerden tutulup, yanlış yerden öpülüyor.

Bu tür hezeyanlı fikir ve anlayışlar tarihin çeşitli dönemlerinde ortaya çıkıp prim yapmıştır. Bundan sonra da mutlaka olacaktır. Lakin biz tarihimizi bilmeyip bilinçlenmedikçe, geçmişimizle, bilimsel gerçeklerle hesaplaşmadıkça bu anlayışlar daha çok prim yapacağa benzer.

Velhasıl, hem bilgi-bilinç, hem de gerçek hesaplaşması, bu meseleyi bilenlerin tam da bu süreçte gerçekleri söylemesiyle olacaktır. Gerçeklikler korku dünyasında hapsedilince, görmeyen tuttuğunu öpüyor maalesef…

Yorumlar...

    Henüz yorum yok...

Sizin Yorumunuz...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir