“İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Yasası da Duvara Çarptı!”

16 Mayıs 2014

Çanakkale Tabip Odası, 16 Mayıs Cuma günü saat 12:30’da Cumhuriyet Meydanı’nda Soma’da yaşanan maden faciasında hayatını kaybedenler için bir eylem gerçekleştirdi.

Çanakkale Tabip Odası Yönetim Kurulu adına bir açıklama yapan Dr. Hülya Görgün konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

“Değerli basın mensupları, saygıdeğer meslektaşlarımız:
Halkımıza ve kamuoyuna:

Soma’da Yaşanan Bir “İş Cinayeti”dir!..
Bilindiği üzere, 13 Mayıs 2014 Salı günü, Manisa İli Soma İlçesi Eynez mevkiinde, Soma Kömürleri Yeraltı Kömür İşletmeleri’ne ait özel bir kömür madeninde, trafo patlaması sonucu olduğu söylenen yangın meydana geldi.
Yaklaşık 700 kişinin madende mahsur kaldığı kazada, olaydan 3 (üç) gün sonrasında, bugün 16 Mayıs itibarıyla toplam 285 kişinin öldüğü açıklanmasına rağmen, ne yazık ki ölü sayısının gerçekte çok daha fazla olması beklenmektedir. Bu haliyle bu kaza, Türkiye’de yaşanmış en büyük maden kazasıdır. Ölenlere rahmet dilerken, Soma’da her ailenin madenle bir ilişkisi olması nedeniyle, tüm Soma’lılara, sabırlar diliyor, acılarını can-ı gönülden paylaşıyoruz. Halen yerin yüzlerce metre altında kendilerine ulaşılmaya çalışılan kardeşlerimizle ilgili umutlarımızı sürdürmek istiyoruz.
Yıllarca kamu eliyle üretimin yapıldığı madenler, özel sektöre devredildikten sonra başta madenler olmak üzere, tüm iş kollarında, “iş kazaları”nda patlama yaşanmıştır. 2002 yılından 2011 yılına kadar kömür madenlerindeki “iş cinayetleri” yüzde 40 artmıştır. Bunun nedeni özelleştirmedir, taşeronlaştırmadır, maliyetleri düşürmek için işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin savsaklanmasıdır. Patronlar, kömürün tonunun maliyetini 130 dolardan 23 dolara düşürdükleri ile övünürken, kapitalizmin maliyet/etkin üretim anlayışının bedeli, bu vahim olayda yüzlerce işçinin canları ile ödenmiştir. Kader, ilahi takdir, fıtrat, şehitlik mertebesi gibi kavramlar ile üzeri örtülmeye çalışılan bu çok vahim olayın sebebi, emek sermaye çelişkisinden başkası değildir.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Yasası da Duvara Çarptı!
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası 2012 yılında çalışma yaşamımıza girmiştir. Bu yasadaki  en önemli değişiklik işçi sağlığı ve  iş güvenliği kavramlarının taşeronlaştırılması ve dolaylı olarak da bu alandaki maliyetlerin ucuzlatılmasıydı.
Aynı yasa ve yönetmelikleri ile, TTB (Türk Tabipleri Birliği) ve yerel tabip odaları işçi sağlığı ve iş güvenliği alanından çıkarılmış, işyeri denetimleri bakanlığa bırakılmıştır.  Bu yasa ile, işçi başına düşen işyeri hekimliği ve iş güvenliği hizmet süreleri neredeyse yarı yarıya azaltılmıştır. TTB’nin yıllardır bir uzmanlık alanı olarak düşündüğü işçi sağlığı ve iş güvenliği alanı, çıkan yasalarla taşeron şirketlere devredilmiş, ağır ve tehlikeli işlerde işçi başına ayrılan süre azaltılmış, iş güvenliği önemsizleştirilmiştir. O nedenledir ki bugün madende, olaydan üç gün geçmiş olmasına rağmen hala, kaç işçinin olduğu bilinmemektedir, kaç kişinin öldüğü bilgisine de net ulaşılamamaktadır. Ocaktaki gaz oranı izlenememekte, ocaktaki gaz oranları konusunda net bilgi alınamamaktadır. Ancak tüm bunlara rağmen, madende her şeyin kuralına ve yasaya uygun olduğu söylenip tersini söyleyenler ise kötü niyetliler olarak tanımlanmaktadır.
TTB ve Çanakkale Tabip Odası olarak; bu vahim olaya, emek cephesinden baktığımızda, işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında, gelinen noktada, Soma’da  yaşadığımız bu çok acı olayda olduğu gibi, bir süre geçtikten sonra, olayın failleri, nedenleri ve suçlularının üzerinin örtüleceğinden ayrıca kaygılıyız.

Hekimler olarak “işçi sağlığını ve iş güvenliği”ni önemsiyoruz.
Düşük maliyet ile, maksimum üretim ve maksimum karın hedeflendiği bu sistemde, Soma ?da yeterli iş güvenliği önleminin alınmadığını ; işletme içi ve Çalışma Bakanlığı denetimlerinin tam olarak  yapılmadığını düşünüyoruz.
Sonuç olarak;  çalışma  yaşamının temeli olan işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda TTB, TMMOB meslek örgütleri başta olmak üzere, sendikalar , sermaye ve devlet arasında  konsensus sağlanmasını; çalışan hakları öncelenerek 6331 sayılı  yasada bulunan piyasacı mantığın terk edilmesini ve yeni baştan yazılmasını  öneriyoruz.
TTB ve TMMOB gibi, bu alanda deneyim ve birikimi olan meslek örgütlerinin yasaları ile oynayıp işlevsizleştirilmesi ve kamu yararına olan yetkilerinin alınmak istenmesi çabalarından vazgeçilmesini istiyoruz.
Çalışma Bakanlığı’na çağrıda bulunuyoruz. Ülkemizde 19 (on dokuz) yıldır masada duran imzalanmayan, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (İLO) 176 numaralı “madenlerde güvenlik ve sağlık sözleşmesi”nin imzalanmasını ve uygulanmasını istiyoruz. Bu konuda TBMM’de yasal düzenlemeler derhal yapılmalıdır.
TTB ve Çanakkale Tabip Odası olarak Sağlık Bakanlığı’na önerimiz şudur ki; Soma yöresinde ortaya çıkan travma sonrası akut psikososyal stres ve etkilerinin giderilmesi ve orta vadede rehabilite edilmesi için destek ekiplerinin derhal oluşturulması ve yörede göreve başlaması gerekir.

Vicdan Tümörlü Hastalar ve Tedavileri!
Yaşanılan acının büyüklüğü ortada, daha en az kaybettiğimiz canlar kadar ölü beden madenden çıkarılamamış iken , yetkililer ve icra makamlarının başları tarafından, yapılan açıklamalar ile, halkımız-kamuoyu insaf, vicdan ve akıldan uzaklaştırılmaya çalışılıyor.
Bizler hekimler olarak son kez şunu ifade ediyoruz. Birçok hastalık ile yüzyıllardır mücadele ettik, edeceğiz. Kanser başta olmak üzere birçok hastalığın tedavisinde çok önemli aşamalara geldik.
Ancak bu yaşadığımız çok acı olayda; vicdanları tümörleşmiş kişilerin açıklamaları karşısında kendimizi ve mesleğimizi çaresiz hissediyoruz. Tedavisinde zorlanacağımız bu hastalığın toplumda yaygınlaşmasından korkuyoruz. Habis vicdan tümörlü, azılı hakikat katillerinin ve aklı yiyen virüslerin toplumumuzda salgın hastalık yapmasından ayrıca endişe duyuyoruz.
Soma’nın, Manisa’nın ve Tüm Türkiye’nin başı sağolsun.
Bir avuç kömüre bir ömür verenlere selam olsun.
Yüz karası değil kömür karası,
Böyle kazanılır ekmek parası.”

Yorumlar...

    Henüz yorum yok...

Sizin Yorumunuz...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir