Kamusal Alan ve Siyaset

Milletvekili adayları da belli oldu, ama insanların siyasete karşı duruşu hala soğuk. İlginçtir, Amerika ve Avrupa ülkelerinde ulusal siyasi seçimlere katılım oranı %50’nin üzerine geçemiyor. Bizde %70’ler oranına gerilemiş durumda. Artık %90’lı küsur katılımlı seçimler hayallerimizde kaldı. 1980’li yıllarda %80’ler inmişti şaşırmıştık, şimdi daha fazla şaşırıyoruz. Hedefimiz batı medeniyeti ise o zaman seçime katılım oranı %50’lere kadar gerileyecek demektir.

Bunun temelde 2 nedeni bulunuyor. Birincisi; siyasete olan güvensizliktir. Yani “ülkenin sorunlarını seçilecek parlamenterler ve hükümetler çözemeyecektir” anlayışı hakim olmuştur. İkincisi ise, siyasi partiler arasındaki aynileşmedir. Yani bir siyasi parti ile diğeri arasındaki farklılığın hissedilir derecede olmayışıdır. Bu tespitleri yapan toplumsal kesinlerin batıda yarısı, biz de ise her 3 kişiden birisi seçim yapmanın anlamsızlığına inanıyor ve oyunu kullanmıyor.

Takdir sizin, fakat son 30 yılın gündemindeki Sivil Toplum Kuruluşları ve katılımcı Demokrasi ? Yönetişim anlayışı da aynı tespitler üzerine ortaya konulan bir kavramdır. Parlamenter demokrasinin sorun tespit ve çözümünde ki yetersizliği, sivil aktörlerin devreye girmesini, bir çözüm mekanizması olarak önerilmesini gündeme getirmiştir. Siyasetin aynileşmesi, çıkar odaklı birliktelikler, karar süreçlerine yeni sivil aktörlerin katılmasını ve yönetişim ? katılımcı demokrasi kavramını gündeme getirmiştir.

Geçen haftalarda katıldığım bir toplantıda değerli hocamız İlhan Tekeli ilginç tespitlerde bulundu. Kamusal alanın siyasi çevrelerce işgal edildiğinden hareketle, kamusal alana sivil aktörlerin girme ve müdahale etme oranıyla demokrasiyi koşut gördü. Çanakkale’de ise, kamusal alanda siyaset kadar sivil aktörlerin bulunduğu, siyasetten arındırıldığı ve kamusal alandaki siyasete çeki düzen verildiğini, dolayısıyla demokrasi üzerine Türkiye’ye Çanakkale’nin örnek olabileceğini tespit etti.

Takdir yine sizin efendim! Önce çelişkili bir durumu belirleyip, temizlik yapalım. İlhan Tekeli hocamızın bahsettiği siyaset, kötü ve kapsayıcı, niteliksiz ve yağdanlıklı siyasettir. Üretmeyen ve boşuna insanları meşgul eden siyasettir. Dolayısıyla demokrasiyi geliştirmiyor. Bizim kamusal alanda görmek istediğimiz siyaset ise güvenli ve aynileşmemiş, ilerletici ve geliştirici, çıkarsal değil yararsal, insan odaklı siyasettir. Bu siyaset gereklidir zaten demokrasiyi de geliştirir. Ama şunu teslim edelim, bir toplumsal düzlemde sadece siyaset varsa, sivil alan kendine yer bulamıyorsa durumun vahim olduğunda İlhan Tekeli hocama ben de katılıyorum.

Kamusal alan tek renkli, kısır ve tek sesli olmamalı velhasıl, çoğulcu, üretken ve çok sesli olabiliyorsa iyidir.

Meselenin yereline ilişkin tespit; seçimlere az bir zaman kaldı ve kamusal alanda siyaset hiç yok. Herkes kendi bahçesinde top oynuyor. Siyaseti meydanda ve sokakta görmek, kamusal alanda üretir bulmak istiyoruz. Çanakkale’de zaten meydanlarda ve sokaklarda olan sivil toplum, bu sayede birkaç motivasyon sağlar..

Mimar İsmail Erten Son Yazıları...

Yorumlar...

    Henüz yorum yok...

Sizin Yorumunuz...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir