Kent Konseyleri ‘Kentsel Dönüşüm ve Şehirlerin Geleceği’ni Tartıştı

23 Ekim 2012

Türkiye’nin çeşitli şehirlerinden gelen Kent Konseyi temsilcileri 12 ? 13 Ekim 2012 tarihlerinde Yalova’da bir araya gelerek Kentsel Dönüşüm konusundaki görüş, öneri ve beklentilerini ifade etttiler.

Kent Konseyleri Birliği Tematik Toplantıları’nın ikincisinin gerçekleştiği etkinlik Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ortaklığında Yalova Kent Konseyinin ev sahipliğinde gerçekleştirildi.

Türkiye Kent Konseyleri Birliği Dönem Başkanı ve Çanakkale Kent Konseyi Başkanı Saim Yavuz yaptığı açılış konuşmasında kentsel dönüşümün bir süreç olarak nasıl planlandığı ve bu sürecin temel aşamalarının amacının ne olduğu hakkında belirsizlikler olduğunu, sorunların çözümünde öneriler oluşturabilmek için kentlerde sürdürülebilir yaşantının sağlanması, kentin ve kentlilerin hak ve hukukunun korunması amaçlarıyla görevlendirilmiş mekanizmalar olarak Kent Konseylerinin de, Kentsel Dönüşüm süreçlerine hazır olması ve bu konuda görev üstlenmesi gerektiğini vurguladı.

Açılış konuşmasının ardından başlayan etkinlikte Kent Konseyi temsilcileri, kamuoyunda “Kentsel Dönüşüm Yasası” olarak ifade edilen “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi” hakkında bilgilenerek; konuya ilişkin yapılan tartışmalar sonucunda tespit ettikleri hususları yerel ve ulusal kamuoyu ile paylaştılar:

– Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun çerçevesinde gündeme gelen Kentsel Dönüşüm olgusunu, kentlerin ihtiyaç duyduğu yenileşme ve gelişme bakımından önemsemekteyiz ancak uygulamadan kaynaklanması muhtemel hata ve eksiklikler konusunda gerekli uyarıları yapmayı da gerekli görüyoruz.

– Öncelikle ifade etmek gerekir ki Türkiye’de yaşayan herkes sağlıklı, temiz, güvenli ve estetik konutlarda ve sürdürülebilir kentlerde yaşama hakkında sahiptir.
Kentsel dönüşüm sürecinde “katılım” boyutu, politika yapıcılar ve uygulayıcılar tarafından önemsenmeli ve genişletilmelidir.

– Kentsel dönüşüm politikalarının belirlenmesinde sosyal paydaşların görüşlerinin alınması büyük önem taşımaktadır. Bu bağlamda kentsel dönüşümün sosyal etkileri göz ardı edilmemelidir.

– Kentsel dönüşüm, olumlu nitelikleri mevcut yaşam koşullarını olabildiğince koruyacak biçimde olmalı; kitlesel yer değişikliklerinin önüne geçilmelidir.

– Kentsel dönüşüm uygulamalarında dezavantajlı toplumsal kesimlerin özel ihtiyaçları unutulmamalı; bu kesimlerin kent yaşamına azami katılımını sağlayacak tedbirler alınmalıdır.

– Kentsel dönüşüm, sosyal tabakalaşmayı engelleyici ve kentlilik kimliğini güçlendirici nitelikte olmalıdır.

– Kentsel dönüşüm projeleri, kent vizyonuna ve mahalli şartlara uygun olmalıdır.

– Şehirler medeniyetin izlerini taşırlar; bu nedenle kentsel dönüşüm çerçevesinde yapılacaklarda kendi kültür ve medeniyet değerlerimizin mimari özelliklerinden yararlanılmalıdır.

– Kentsel Dönüşüm Yasası’nın uygulanması çerçevesindeki hata ve mağduriyetler düzenleyici ikinci mevzuatla giderilmelidir.

– Kentsel dönüşüm gerekçesiyle, tarihi yapıların yıkılmasına izin verilmemeli; tarihi dokunun ve kent hafızasının korunmasına özen gösterilmelidir.

– Afet Riski Altında Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun yeni olmakla birlikte, ülkemizde kentsel dönüşüm uygulamaları eskiye dayanmakta olup geçmiş tecrübelerden ders çıkarılmalıdır.

– Mevzuata uygun yapılar kentsel dönüşüm kapsamı dışında olmakla birlikte bu yapıların birçoğu da yapı ömrü ve zemin özellikleri bakımından sorunlu olduğu unutulmamalıdır.

– Kentsel dönüşüm alanları belirlenirken, yapıların deprem performansı ve yerel özellikleri de göz önünde bulundurulmalıdır.

– Belediyeler, kentsel dönüşüm uygulamalarının ana aktörlerden biri olmalıdır.

– Kentsel dönüşüm kapsamında yıkılacak yapıların yerine ne tür yapılar yapılacağı ve halihazırda bu yapılarda yaşayan insanların nasıl lokalize edileceği önceden belli olmalıdır.

Sonuç olarak,
Yeni Kentsel Dönüşüm yaklaşımının, bilime ve akla uygunluğunun yanı sıra, katılımcı, sürdürülebilir, toplumun bütün kesimlerine adil bir hizmet sunan; tasarrufu gözeten; tamamen şeffaf bir düzen içerisinde uygulanan bir yaklaşım olmasına ve ülkemizin sosyoekonomik gelişme eğilimine de uyum göstermesine özen gösterilmelidir. Ayrıca, kentlerde yaşayan insanlara, huzur, sükûn, ferahlık ve güzellik duyguları veren; kentlilerin yaşadıkları konuttan ve şehirden maddi ve moral beklenti ve taleplerini karşılamaya çalışan; her aşamada katılımı teşvik eden; doğaya ve çevreye saygılı; yeni kirlilikler yaratmadığı gibi mevcut olanları arttırmayan ve varsa geçmişten gelen çevre sorunlarını çözümleyen; tasarrufa önem veren; kıt kaynakları en iyi biçimde kullanan; toplumun yardıma ya da özel muameleye ihtiyaç duyan kesimlerinin gereksinimlerini ön plana alan kentlerin oluşturulması da bu yaklaşımın temel ilkeleri olmalıdır.

Kentsel Dönüşüm süreçlerinde Kent Konseyleri de, uygulamanın olumlu şekillendirilmesi çerçevesinde yerel düzeyde farkındalık ve bilinç yaratmak konusunda etkin rol üstlenmeli; yerel yönetimleri yönlendirici önerileri ortaya koymalıdır.

Yorumlar...

    Henüz yorum yok...

Sizin Yorumunuz...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir