Kentin Kültür ve Sanat Görünürlülüğü…

Hiç de mütevazı olasım yok. Keza hiçbir şey yapmadığımızı sanacaklar…

Bu lafı bana söyleten, günlerin bahara dönmesi değil sadece.

Birkaç gün önce bu toprakların çağdaş / güncel sanatla tanışması ve imtihan vermesinde en önde giden kişilerden birisi olan Beral Madra Çanakkale’ye geldi. Kendiliğinden değil elbette. CABİNİN, yani Çanakkale Bienali İnsiyatifi’nin çağrısı üzerine ve Çanakkale Bienalinde aktif görev alması ve küratörlük üstlenmesi teklifini değerlendirmek üzere. Dolayısıyla Çanakkale’de bir dizi görüşmelerde bulundu. Bu görüşmelerin bir kaçına ben de eşlik ettim.

Çanakkale Belediye Başkanı ile yaptığı görüşmede söylediği bir söz, kendimizin ve kentimizin pek ölçemediğimiz iyilik ve güzelliklerini fark etmemizi sağladı. Sayın Beral Madra dedi ki; “Son yıllarda Çanakkale’nin kültür ve sanat alanındaki görünürlülüğü, bilinirliliği ulusal ve uluslararası platformlarda çok ilerilerdedir. Hatta İzmir kentinden daha ileridir.”

Hadi şimdi bu lafı siz alın da mütevazı olun. Keza toplantıdaki herkes gözlerini bana çevirmez mi…

Son birkaç yıla birlikte bakalım. Bu durumu yaratan eylemleri hatırlayalım.

2009 yılında başlayan ve Uluslararası bir kültür projesi olan “Yerel Kültür Politikaları ve Stratejileri” projesi somut çalışma ürünü olan ve “Kültürümüz Budur Abiler” şiarıyla kentte yayılan “Çanakkale 2010” projesi, bu kentin yerel ve uluslararası kültür ve sanat eylemliliklerini çok yukarılara taşımıştır. Bir yılda 600 etkinlik ve sonuçları görebildiğimiz önemli bir belge kitap yapılmıştır.

Hiç farkında değiliz belki, 2009 yılında gerçekleşen “Çanakkale Kenti Kültür Aksı” projesi, 9 aylık bir süreçte kentin kültür politikaları, stratejileri ve önceliklerinin “teorisini” ortaya koymuştur.

2011 yılında başlayan uluslararası kültür ilişkilerinin geliştirilmesi amaçlı “TANDEM” projesi çerçevesinde sürdürülen, çocuklarla ve zihinsel özürlülerle sanat atölyeleri çalışmaları çok zengin ürünler yaratmaktadır.

“Arkadaşım Bienal” başlığıyla gündeme giren “Çanakkale Uluslararası Çocuk Bienali” çalışmaları 2011 yılında Mavitay koordinatörlüğünde başlamış, 2012 Ekiminde kentin kamuoyuyla buluşarak ilki sonlanacaktır.

Mavitay’ın çalışmaları, gönüllülük temelli ve çocukları hedef alan bir sivil örgütün çok üzerinde sonuçlar ortaya çıkartmaktadır. Sanırım kentli olarak izlemeyi ihmal etmiyorsunuzdur?

Atlamayalım, özellikle Kent Müzesi 4. yılını doldurdu ve yerel kültürün açığa çıkmasında, bu kültürün sanatla ifadesinde çok önemli adımlar attı. Özellikle her yıl mart ayının ilk haftasında gerçekleştirilen “Müzeler Buluşması” etkinlikleri, çapının çok üzerinde yararlar açığa çıkarttı.

Korfmann Kütüphanesi ve etkinlikleri, Yazar Sanatçı Evi etkinlikleri, Çanakkale Korolar Festivali çalışmaları ve diğerleri… Mutlaka eksik kalmıştır.

Unutmayalım sayılanlar sadece, “kültür ve sanat” üst başlığında örgütlenen eylemlerdir. Kültür ve sanatı yaşamın en önemli zenginlik kaynağı olarak görenlerin ortaya çıkarttığı çalışmalardır. Yani bir iş yaparken elinin yarısıyla, ağzının kenarıyla kültür ve sanata bulaşan çabalar değildir. Tüm bu çalışmalar moda olan “turizm” için yapılan eylemler de değildir. Ayrıca “marka” filan derdi de yoktur hani…

Velhasıl mütevazı olmayacağım. Artık Çanakkale, Dünyada Kültür ve Sanat alanında görünürlülüğü ve bilinirliliği önde olan bir kenttir. Bu meselenin sadece Troia ve Gelibolu ile sınırlı tutulamayacağının da altı çizilmelidir.

Ne güzeldir ki, bir zamanlar bu kentteki alçakgönüllü sivil insiyatif, “katılımcılık ve yönetişim” kavramlarının pratik sonuçlarının uygulanmasıyla, kentini dünyaya duyurmaktaydı. Şimdilerde bu kavramlara “kültür ve Sanat” alanındaki çalışmalarının da eklenmesi, sanırım hepimizin mutluluğunu arttırıyor, yaşama dair hazlarımızın farkındalıklarımızla zenginleşmesini sağlıyor.

Bu sevince ortak olmak, birlikte üretmek lazım…

Bu yazının bir dip notu olması lazım. Hem de çok okunur cinsten. Bu kentin sanat ile, özellikle de çağdaş / güncel sanat ile tanışması, görünür ve bilinir kılınması Çanakkale Bienalleri ve sergi-etkinlikleri ile olmuştur. Bu süreci ortaya çıkartan 2 ismin bilinmesi gerekiyor; Birincisi Seyhan Boztepe, ikincisi ise Denizhan Özer’dir. Çok önemli risk ve inisiyatifler alarak, karşılıksız emek vermişler ve başarılı bir süreç ortaya koymuşlardır. Bilinsin diye ekledim bu dip notu…

Mimar İsmail Erten Son Yazıları...

Yorumlar...

    Henüz yorum yok...

Sizin Yorumunuz...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir