Moskova Bir Kadın Kenti…

Bu yıl Rusya gezisi moda. Nisan ayında kalkan vize dolayısıyla, biz de bir Moskova gezisine katıldık. Aslında oldukça ilginç anekdotlarla döndük bu Rus başkentinden. Gitmeden bir sürü ön yargı oluşturan bilgilerle gitmişiz. Korkmaya ve çekinmeye lüzum yok. Keza bunlarda binlerce yıldır uygarlık yaratan toprakların insanları.

Uygarlık demişken, 2 mesele dikkatimizi çekti, birincisi ben Türkleri ve Osmanlıları savaşkan millet bilirdim. Yanılmışım Rusların yanında bizimkiler yaya kalır. Kapsama alanını-medeniyeti geliştirmek için 4 bir yana savaş açmışlar, saldırmışlar. Bu savaşkan halleri başta sanatlar, resim, heykel olmak üzere kendini gösteriyor. İkincisi ise, taklitçilikleri. St. Petersburg kendi başına bunun en büyük göstergesidir. Ama, başka örneklerde bu özentinin ve taklidin göstergesiyle dolu. Avrupa veya batı medeniyetinin yarattığı bütün reformları almışlar, sanatta da Batı’nın izinde yürümüşler. Hıristiyanlığın merkezi olmak için, Konstantinopolis ve Roma’ya karşı ayrı bir özerklik oluşturmuşlar.

Hakkını yemeyelim, özellikle edebiyattaki özgünlükleri dünyada eşi benzeri olmayan cinstendir. Mimarisi de, özellikle kilise mimarisi özgünlükler taşır.

Moskova, St Petersburg’un aksine diri, yaşayan ve kaoslu bir kent. Trafik sorunları, 15 milyonluk bir doğu kenti gibi yaşanıyor. Meydanları, parkları göz dolduruyor. Hala Sovyet Sosyalist yönetiminin izleri kentin temel belirleyicisi. Heykel kenti Moskova.

Bize 2 şey yabancı, birincisi dilleri ve konuşmaları-alfabesi. Anlaşmak için hiçbir dile ait hiçbir altlık bulunmuyor. İkincisi ise, paraları yani Ruble biriminden bahsediyoruz. Bir defa kendi paraları dışında bir parayı-dolar ve Euro dahil- yaşamın içinde bulmak mümkün değil. Öbür yandan TL’yi Ruble ‘ye çevirmek mümkün değil de, diğer para birimlerini de çevirtmek deve hendek ilişkisi kadar sürüyor. Ama kredi kartları her tarafta yaygın kullanılıyor, dolayısıyla nakit ile uğraşmaya hiç gerek yok.

Moskova’da hem Lenin’in mozolesini, hem de Nazım’ın Mezarını ziyaret ettik. Nazım’a bir jest yaptım; Kazdağlarının Sarıkız zirvesinden götürdüğüm bir taş parçasını mezarına koydum. Anadolu’nun en mitolojik ve efsanevi dağının bir parçası Nazım’ın mezarında artık. Dünya ünlüleri ile yan yana yatan Nazım’ın mezarı çok anlamlı; Rüzgara Karşı Yürüyen Adam…

İçine giremediğim bir başka Çanakkale ilişkim, Puşkin Müzesi ile kuruldu. Troia’nın meşhur Hazinelerinin önemli parçalarından bir bölümü Puşkin Müzesinde sergileniyor. Programda yoktu fakat, şansımızı denemek için kapısına kadar gittik. Gördüklerimiz bizi şaşırttı, bir mesai günü Müzenin girişindeki kuyruk 2 km kadar uzamaktaydı. Cesaret edip saat 15.00 civarı olası şansımızı denemekten vaz geçtik. Böylece Moskova’ya gitmek için esaslı bir gerekçemizde oluştu…

Moskova’ya gitmişken mutlaka metrosunu ziyaret etmek şart. Dünyanın en güzel metrosu olarak anılıyor. Her bir metro istasyonu ayrı bir sanat galerisi. 15 milyonluk kentte, her gün 9 milyon Moskovalı metroyu kullanıyor. Kentin 2/3 ü her gün sanatla sadece metroda iç içe yaşıyor. Adam kıskanıyor velhasıl…

Bu yazıda Moskova kentinde bulunan Rus kızlarından bahsetmeyi çok isterdim. Ama maalesef, söz edilecek kadar güzel kız görmedim. Eşimle birlikte yaptığımız gözlemlerde, Rus kızlarının öyle ahım-şahım güzelliğe sahip olmadığı kanaatine vardık. Ama güzellik algısı görecedir, size belki güzel gelebilir…

Kadınlardan söz etmişken esas meseleyi atlamayalım. Kadın Moskova’da esas iktidardır. Erkek ile kadının yaşamdaki rolleri, iktidarlaştırdıkları ilişkileri Türkiye’dekiyle ter yüz olmuş halde. Moskova kamusal alanında, meydanda, sokakta, metroda, otobüste, kafede, lokantada, alışverişte ve diğer alanlarda kadın erkeğe göre iktidarını oluşturmuştur. Bu mesele dikkatimizi çekti, uzun yıllardır burada yaşayan ve Rus kültürünü iyi bilen Rehberimizle bu meseleyi mütalaa ettik. Sosyalizm geleneğinin sürdüğü kanaati hakim. Eşitlikçi bir yönetim, cins ayrımını en aza indirmiş. Kadını çalışma yaşamına aktif olarak katmış. Cinsi doğal özelliklerine göre de, kadınları hafif işler olan hizmet sektöründe, erkeği ise sanayi sektöründe çalıştırmak için yönlendirmiş. 1989’da duvarlar yıkılıp kapitalizm gelince sanayi çökmüş ve erkekler işsiz kalmış. Ekonomik iktidar kadınlara geçmiş. Ayrıca hizmet sektörünün kentteki görülen yüzü olan kadınlar bize hep çalışıyor gözükmekteler. Erkekler ise ev işleri, çocuk bakıcılığı ve votka içiciliği ile meşhurlar.

Moskova, görülmesi tavsiye edilebilen bir kent. Ayrıca, 2. defa da görülebilecek kadar sürprizli bir kent…

Filtreler:

Mimar İsmail Erten Son Yazıları...

Yorumlar...

    Henüz yorum yok...

Sizin Yorumunuz...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir