Şafak Pavey, Çanakkaleli Kadınlar ile Buluştu

12 Eylül 2014

“Kadın ve Sanat” temasıyla Çanakkale’de bu yıl ikinci kez düzenlenen Uluslararası Kadın Buluşması etkinliğinin kapanışının onur konuğu CHP İstanbul Milletvekili Şafak Pavey oldu. Kentli kadınlarla bir araya gelen Pavey, kadının toplumdaki yerini ve kadın haklarının elde edilmesindeki mücadele sürecini paylaştı.

Kadın Buluşması’nın Seramik Müzesi’nde gerçekleşen kapanış etkinliğine çok sayıda kadının yanısıra, CHP Çanakkale Milletvekili Ali Sarıbaş, Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ve eşi Hale Gökhan, CHP İl ve Merkez İlçe örgütünün yönetici ve temsilcileri, Belediye Meclis Üyeleri, Sivil Toplum Kuruluşlarının temsilcileri, kurum ve kuruluş temsilcileri ve kent gönüllüleri katıldı.

Hale Gökhan’ın açılış konuşması ile başlayan programda Gökhan, kendisini Çanakkale’de ağırlamaktan ve daveti onurlandırmasından duyduğu mutluluğu dile getirerek Pavey’i kentlilerle buluşturmak üzere kürsüye davet etti.

“Belediyecilik, seçtiğimiz kaliteli hayat anlamına gelir”
CHP İstanbul Milletvekili Şafak Pavey, sunumuna Çanakkale’ye davet edilmekten dolayı yaşadığı mutluluğu ifade ederek başladı. Pavey, belediyeciliğin önemi ile başladığı konuşmasında, “Ben her şeyden önce çıktığımız zor yolda bizleri hiç yalnız bırakmadığınız, fedakarlıkla ve inanılmaz bir sadakatle bizlere bağlı kaldığınız ve güveninizi hep tazelediğiniz için çok teşekkür ediyorum Çanakkaleliler olarak sizlere… Bize bir kez daha Çanakkale Belediyesi’ni kazanma onurunu yaşattınız. Belediyeciliğin ne kadar önemli olduğunu anlatmak istiyorum. Ankara Belediyesi’nin halkımızın sağlığını çok ciddi bir şekilde tehlikeye atan kirli suyundan ben de bir Ankara sakini olarak etkilendim. Diğer arkadaşlarımla birlikte bir tedavi süreci yaşadım. Belediyecilik, seçtiğimiz kaliteli hayat anlamına gelir. Bize iyi bakan ve hak ettiğimiz kaliteli hayatları sunan belediye başkanlarını seçmek de bizim görevimizdir diye düşünüyorum” dedi.

“Kadın hakları mücadelesinde erkeklerle yan yana olmalıyız”
Pavey, ahlak ve gelenek değerlerinin baskılarıyla uzun yıllardır mücadelesi devam eden kadın haklarına ilişkin gerçekleştirdiği sunumuna şu sözlerle devam etti;

“Kadınlarımıza, bizlere ve hak ettiğimiz haklarımıza çevirmek istiyorum gözlerinizi. Beni çok mutlu eden bir görüntüyle karşılaştım. Belediye başkanımızın sitesinde özgeçmişinde eşiyle birlikte yer almasını bir kere daha kutluyorum. Bu benim için büyük bir umuttur. Çünkü ancak yan yana olduğumuzda, omuz omuza olduğumuzda bu yolculuğu tamamlayabileceğiz. Bu mücadele sadece kadınların mücadelesi değildir. Aynı zamanda erkeklerimizle yapılacak bir mücadeledir. Biz, kadınların insan hakları için yolculuğumuzu ancak iki cinsiyet eşit olmayı ve yan yana, el ele olmayı öğrendiğimizde başarabileceğiz.”

“Kadın hakları sorunu küreseldir”
Pavey, konuşmasına şöyle devam etti;

“Dünya nüfusunun yarısından fazlayız ama dünyanın yarısından daha büyük bir alanda şiddet görüyor, eğitilmiyor, önemsenmiyor ve değerli bulunmuyoruz. Neden? Madem günümüzde kalabalık olmak baskın olmayı da sağlıyor neden biz buna rağmen gururla eşit haklara kavuştuk diyemiyoruz? Dünyanın ve ülkemizin bir yerlerinde kız çocukları okutulmuyor. Para karşılığı satılıyor. Daha yeni Hatay ve Gaziantep’ten geldim. Sığınmacı kız çocukları da buna dahil. Gönüllü ya da zorunlu seks kölesi yapılıyorlar. Herhalde hepiniz IŞİD militanlarına gönüllü seks kölesi olarak giden kızları duyduğunuzda şok geçirmişsinizdir. Nasıl oluyor bu? Çünkü nerede yaşadığınızın önemi yok… İçine doğduğunuz aile kültürü diğer tüm çevresel koşullardan daha etkili ve hayata bakışınızı oldukça zorlayıcı ve değişmeyecek bir şekilde belirliyor. Siyasi yönetim düzeyinde bakıldığında da kadını güçlendirmeyen politikalar bu kültürü hızla yaygınlaştırıp, toplumun değeri haline dönüştürüyor. Hatırlarsanız ‘Kızlar tacize uğradığında çığlık atsınlar’ diyen bir Bakanımız bile oldu. Hala kadından sorumlu bakandır, pardon, aile diyorlar artık… Dünyanın her yerindeki kadın sorunu bize ulaşmıyor, sosyal yaşamımızı etkilemiyor diye huzur içinde olmak fazlasıyla lükstür. Çünkü tıpkı finans gibi, teknoloji gibi kadın hakları sorunu da küreseldir ve bizim toplumumuz tüm kadın sorunlarının buluştuğu karmaşık bir meydan gibi. Çünkü aynı meydanda özgür, eğitimli ve karşı cinsle eşit haklarını kullanan bizler de varız. Sizler de varsınız Çanakkale’nin güzel kadınları… Radyodan aşk şarkısı istediği için öldürülen genç kızımız da var ama…”

“Kadın haklarının kültür olarak benimsenmesi gerekiyor”

“Bir asırdır kadın hakları için mücadele ediyoruz. Ne yazık ki insan hakları için verdiğimiz mücadele, kadınların insan haklarında yol almamızı oldukça yavaşlatıyor. Çünkü insan haklarının esası olan kültürel hakların korunması öteki açıdan kadın haklarının ihlali oluyor. Birbiriyle çelişen iki ana insan hakları başlığımız var. Dünyanın birçok yerinde kadın hakları ihlali olarak karşımıza çıkıyorlar. Erken evlilikler, namus cinayetleri, kadının çalıştırılmaması ya da kız çocuklarının okutulmaması gibi ihlallere baktığımızda bu hakla girift bir ilişkisi olduğunu görüyoruz. Belki bu uluslararası misafirlerimizin de ilgisini çekebilir; çünkü oldukları ülkelerde aynı kültürün bir başka versiyonunu görüyorlar. Bir; Ailelerin erkekleri kızlara göre önde tutan geleneksel önyargıları. İki; kız çocuklarının kapalı ekonomi içinde çalıştırarak, bir yandan sosyal olarak kontrol ederken, öte yandan aile gelirine ahlaki güven içinde ek katkı sağlamaları. Üç; çoğunluk ailelerin kızlarının bir an önce evlenmesinin eğitimden daha önemli görmesi. Dört; ailelerin bulundukları çevre içindeki ahlaki yargıları, iyi hayat kalitesinden çok daha önemli bulması bu geleneklerin ilk sırada yer alanları. Ve ayrıca, bir evde ilk okutulacak varsa oğlan çocuğudur… Kadının toplumsal yaşama ve mücadeleye katılmasındaki engellere karşı mücadele bizzat o toplumun katı değerleriyle etkisizleşiyor. Kadın, yasalar karşısında ne kadar eşit olursa olsun, bu eşitliği kültür olarak benimsemedikçe, bunu hayata geçirmek de oldukça zorlaşıyor. Dünyanın en saygın tıp akademisinden biri olan Berlin Charite Üniversitesine bağlı St. Hedwig Hastanesi Başhekimlerinden Meryem Schouler-Ocak’ın bir çalışmasına göre, göçmen Müslüman kızlar için ne yoksulluk ne işsizlik en kötü şey değil. Sadece ahlaksız olarak damgalanmış olmak en kötü şey. Demek ki yoksulluk, işsizlik değil ama ahlaksızlık çok büyük bir soru işareti.”

“Kurucumuzun öngördüğü gelecek bu değildi”

“Toplumda oldukça baskın olan bu değerlere baktıkça şiddetten korunmuş, kendi ayaklarının üzerinde özgürce durabilen kadın hayalimize oldukça uzak olduğumuzu görüyorum. Daha da vahimi gittikçe uzaklaştığımızı görüyorum. Sizlerin de hissettiğinizi biliyorum. Oysa kurucumuzun bu ülkenin kadınları için öngördüğü gelecek bu değildi. O halde, bizim yapmamız gereken artık sloganlarla değil, bu saatten sonra kültürel haklar şemsiyesinin altına gizlenmiş olan önyargı ve geleneği kadın özgürlüğü ile nasıl uzlaştıracağımız üstüne düşünmek ve bunun için çalışmaktır. Bu sağlam bir cesaret gerektiriyor. Çünkü içinden geçtiğimiz çağda toplumların kültürel değerlerini sorgulamak o kadar da kolay değil. Her an bir kültürü aşağılamaktan suçlu bulunup, uçurumdan aşağı yuvarlanabilirsiniz. Çok ağır propaganda saldırılarına maruz kalabilirsiniz. Ama cesaret toplumlara bir hediyedir. Daha değerli olan bu cesaretin gelecek kuşaklara özgürlük ve güç olarak dönüşmesidir. Bu bizim borcumuzdur. İngiltere’de göçmen toplumlar üzerine yapılmış ancak adeta Türkiye’deki gerçekliği anlatan bir araştırmadan özet vermek istiyorum. İngiltere Sosyal Uyum Merkezi’nin 2011 yılında hazırladığı rapor; İngiltere’de her ay bir kadının namus adına işlenen cinayetlerin kurbanı olduğunu ortaya koyuyor. Zorla evlendirme ve dini gerekçelere dayalı olarak bütün bunlardan edindikleri sonuç; geleneğin bu kronik sorunun en büyük suçlusu olduğu… Demek ki düşmanımız gelenek…”

“Kadın toplulukları statü ve itibar kaybediyor”

“Size bir alıntı yapmak isterim bu sonuçlardan; Evlerinde yaşadıkları şiddetten kaçan kadınlar, yine göçmen olan polis, belediye yetkilileri ya da kamu görevlileri tarafından evlerine geri götürülüyorlar. Çünkü gelenek yasadan önce geliyor. Böylece kapalı toplumlarda namus gerekçesiyle işlenen suçlar, güvenlik güçleri için yılgınlık derecesinde bir sorun oluşturuyor. Kadınla ilgili her türlü mücadelenin kültürel ahlak tanımı ile birlikte ele alınması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü ahlak algısının küresel bir tanımı yok. Dolayısıyla birçok toplumda karşı cephenin en önemli silahı kadına ahlak üstünden saldırmak. Toplumumuzda çoğunluk ailenin tercihi ile sadece kızlar değil, erkekler de bir; mutlak itaat, iki; büyüğün çizdiği şekilde yaşamak, üç; gelenek ve göreneklere mutlak bağlılık değerleriyle yetişiyor. Bu değerler iki cinsiyetin de özgür birey gelişimini ipotek altına aldığı gibi aynı zamanda erkeklerin kadınları kontrol etmesini güvence altına alıyor. Derin kültüre karşı modern toplum değerleriyle ortaya çıkan kadın hakları savunucuları bu nedenle ağır ayrımcılığa uğrayan kadınları temsil edemiyorlar. Toplumsal dönüşümü sağlayamıyorlar. Bunun yanı sıra özgür ve bağımsız davranmayı kültüre aykırı bulan çoğunluk tarafından izole ediliyorlar. Böylece kadın toplulukları statü ve itibar kaybediyorlar.”

“Cesaretimizi toplamalıyız…”
Pavey, “Kadına karşı şiddetle mücadelede kadın ve erkeklerin duyarlılıklarının arttırılması farkındalık yaratılması ve bilinçlendirilmesi için hükümetin ahlak tanımında dev kültürel kampanyalar sunması gerekiyor. Hepimizin yapacağı şeyler var elbette. Büyük bir yanlış olarak AKP hükümetinin 12 yıllık bir geçmişi olduğu var sayılıyor. Oysa bugünkü hükümetin pek çok üyesi, 1990’lı yıllardan beri oldukça yetkili siyasi yerlerdeydiler. Ve o zamandan bu zamana değil kültürel kampanyalar yapmak, tam tersine sistemli olarak yürüttüler. Derin kültürü uyandırdılar. Kürtajın yasaklanmasından, çok çocuğa kadar, ahlaklı dindar gençlik kampanyalarından, ahlaksız batı değerlerine ilişkin komplolara kadar pek çok karşı kampanyayı bilinçli olarak yürüttüler. Ellerindeki büyük devlet gücüyle hem de… Çünkü bu onlara çoğunluk oyunun akmasıyla geri dönüyor. Derin kültüre konuşuyorlar. Hiçbir şeyi değiştirmek istemiyorlar. Neden böyle? Çünkü ne kadar bağnaz bir popülizm yürütülürse, o kadar çok oy alınıyor. Kadın ve erkeği birlikte eğitmeye karşı olup, yurtlarından okul sıralarına kadar ayırıp, arkasından kadına şiddete karşı kampanya yürüttüklerini söylüyorlar.
Kadına en temel haklarının iade edilmesinde erkeklerin eğitimine çok önemli bir rol düştüğünü düşünüyorum. Ancak bence kız çocuklarının eğitimi, doğrudan kadın özgürlüğüyle ilişkili olduğu için erkek eğitiminden daha da önemlidir. Fakat eğitimde ne öğrettiğiniz kesinlikle eğitimin kendisinden daha da önemlidir. Seküler olmayan, içinden bilim çıkarılmış bir eğitim, kadının ahlak tanımı içinde kontrol edilmesine ve kadının gönüllü olarak geleneğin kurbanı olmasına yarar sağlar. Yani, eğitirken dönüp dolaşıp en başa geliyoruz yeniden. Siyaset, sistematik bir şekilde kadına düşmanlığı bir sosyal değer olarak muhafaza edince, yasalar misafir odasını süsleyen aksesuarlar olmaktan öteye geçemiyor. Bugün, ülkemizde olan budur. Bir kere daha bu mücadelemizde bize onurlu yaşamayı herkesten önce layık gören ve bize özgürlüklerimizi hediye eden Mustafa Kemal’i minnetle anıyorum. Onun değerli anısına, kanaatime göre kadını gelenek içinde allayıp yeniden sunan anlayışa karşı cesaretimizi toplamalıyız. Ve gelecek yüzyılda torunlarımız da bu sorunları bu utançları konuşmamalı. Bence yapmamız gereken bu. Topraklarımızda kadının ve sanatın özgürce yaşadığı geleceğimiz için hep beraber ve hiç yorulmayacağımıza söz veriyorum”
diyerek konuşmasını noktaladı.

Pavey’in sunumu, katılımcılardan büyük alkış alırken, sunum sonrasında Pavey’e olan ilgi büyüktü. Kentli kadınlar CHP İstanbul Milletvekili ile uzun süre sohbet edip, hatıra fotoğrafı çekildi.

Pavey’den Çanakkale Belediyesi’ne ziyaret
Kadın Buluşması etkinliği kapsamında kente gelen Pavey, sunumu sonrasında Çanakkale Belediyesi’ni de ziyaret etti. Çanakkale Belediyesi birim müdürleri ve çalışanları tarafından karşılanan Pavey’i Belediye Başkanı Ülgür Gökhan makamında ağırladı. Pavey, Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ve eşi Hale Gökhan, ziyarette bulunan CHP Milletvekili Ali Sarıbaş, CHP’li parti yöneticileri ve Belediye Meclis üyeleri ile birlikte bir süre sohbet etti.

[canakkale.bel.tr]

Yorumlar...

    Henüz yorum yok...

Sizin Yorumunuz...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir