Çanakkale İçinde

Troia Önlerinden Geçen Bir Kervan Yolu

Daha önce “Halileli: Troia Ovası’nda Bir Köy” isimli kitabımda kısaca söz ettiğim bu yol, belki de kara taşımacılığı açısından Troas Bölgesi’nin en önemli yoludur.

Çanakkale Boğazı sayesinde Asya ile Avrupa arasında bir köprü görevi gören Çanakkale, Troia döneminden itibaren önemli de bir liman kenti olmuştur. Özellikle mallarını kısa yoldan Avrupa’ya ulaştırmak isteyenler Çanakkale ve çevresindeki limanları birer geçiş noktası gibi kullanmışlardır. Özellikle Aleksandria Troas’ın günümüzdeki Dalyan Köyü’nde yer alan limanı, taşınma sırasında denize düşen sütun kalıntıları ile günümüze kadar ulaşmıştır. Aşağı tarafta Assos Limanı, Troia tarafında Beşik Koyu, Kumkale Limanı, Çanakkale, Lapseki ve Çardak.

Bu limanları önemli kılan ise sahil boyunca uzanan bir kervan yolu. Bu kervan yolu çok işlek olmalı ki Troas’ı ziyaret eden birçok seyyah tarafından da resmedilmiştir.


Jacob Falke tarafından 1887 yılında çizilen bu gravürde kervan, Troia Ovası’nın ortasında yer alan Kumköy ve Troia harabeleri arasından geçmektedir. Arka planda ise Yenişehir görünüyor.

Özellikle Aleksandria Troas tarafını gösteren gravürlerde dinlenme noktası gibi görünen bir yer vardır ve burada kervanlar çoğunlukla mola vermiştir. Fakat Troia önlerine geldiğimizde kervan hep yoluna devam etmektedir.


Choiseul Gouffier (1809) tarafından Troia/ilium olarak belirtilen gravürde aynı bölgeden bir kervan geçtiği görülmektedir.

Belki de Kumkale Limanı’na varmadan önce veya yükünü boşalttıktan sonra ya da Çanakkale’ye varmadan daha önce “Halileli: Troia Ovası’nda Bir Köy” isimli kitabımda söz ettiğim Vasil Hanı’nda mola veriyorlardı. Halileli sırtında yer alan bu alanda günümüzde bir han kalıntısı olmasa da Hancı Vasil Kuyusu olarak anılan ve hana ait olduğu düşünülen su kuyusu varlığını korumaktadır. Özellikle Kumkale civarında görülen bir ahşap köprü sadece bu kervan yolu için inşa edilmiş gibi durmaktadır.


William Gell’in 1804 tarihli gravüründe ahşap köprü

Philip Hunt, 1801 yılında Bayramiç’te oldukça büyük bir han olduğunu yazsa da özellikle güneyden gelen kervanların, Kaz Dağı’nı aşmak yerine sahil kesimini takip ederek Troia önlerinden geçerek Biga’ya ulaşmaları daha kolaydır. Bölgedeki kervan yoğunluğunu en iyi anlatan kişi ise 1588 yılında bölgeyi ziyaret eden Reinhold Lubenau’dur. O dönemde Çardak Köyü’nden geçerken şunları yazmıştır:

Köyün kervansarayı belki bin kadar deveyi barındıracak büyüklükte. Buraya her gün Bursa, Ankara, Karaman, Bitinya’nın, Frigya’nın, Misi’nın çeşitli kentlerinden birçok çeşitli mallar yüklenmiş olan deve kervanları geliyor, bazı yükler boşaltılıyor, bazıları ise develerle birlikte karşı kıyıya, Gelibolu’ya geçiriliyor. Böylece zaman zaman bu köyde iki bin, üç bin deve bir arada bulunuyor.


Çardak Yakup Bey Camii ve arka plan bulunan büyük han, Choiseul Gouffier (1822)

Fransız Joseph François Michaudise 1830 yılında kervanıyla yaptığı seyahatinde Gülpınar, Aleksandria Troas ve Geyikli’yi takip ederek Pınarbaşı ve Troia önlerinden geçerek Çanakkale’ye ulaşmış, kervan yolu ve geçtiği yerlerle ilgili önemli bilgiler vermiştir.

Vasil Hanı’nın ne zaman yıkıldığı ve bu yolun en son ne zaman kullanıldığı tam olarak bilinmese de 1930’lu yıllarda Troia’yı kazan Carl W. Blegen tarafından çekilen bir fotoğraf kervan yolunun o dönemde halen kullanıldığı göstermektedir.


Kervan Yolu (C. W. Blegen, 1930’lu Yıllar)