Uzm. Dr. Gülden Avcı: “Cilt Kanseri İhmale Gelmez”

03 Mart 2009

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Kliniği Öğretim Üyesi Uzm. Dr. Gülden Avcı, her yıl milyonlarca insanın cilt kanserine yakalandığını hatırlatarak, ?Açık tenlilerde, sarışınlarda, kızıllarda cilt kanseri sıklığı koyu tenlilere oranla çok daha fazla oluyor? dedi.

Cilt (Deri) kanserlerinin bütün kanser türleri içinde en sık görülenlerinden birisi olduğunu belirten Gülden Avcı, ?Her yıl milyonlarca insan cilt kanserine yakalanıyor. Güneşe fazla maruz kalma, cilt kanserlerinin en önemli sebebi. Ancak tek sebep tabii bu değil. Işın, ısı, travmaya maruz kalma, arsenik, katran, kurum, madeni yağlar, parafinle uzun süreli temaslar deri kanseri sıklığını arttırıyor. Kansere sebep olan maddelerle çalışan kişilerde cilt kanserleri daha sık gelişiyor. İyileşmeyen yaralar, uzun süredir devam eden cilt hastalıkları, eski yanık alanlarında cilt kanseri gelişme riski daha yüksek oluyor. Sigara içenlerde dudaklarda çok sık cilt kanseri gelişir. Açık tenlilerde, sarışınlarda, kızıllarda cilt kanseri sıklığı koyu tenlilere oranla çok daha fazla oluyor.. Vücutta uzun süredir var olan benlerde büyüme, kanama, kaşıntı, kabuklanma gibi değişiklikler cilt kanseri nedeniyle olabilir. Vücudun herhangi bir yerindeki iyileşmeyen yaralar da cilt kanserinin göstergesi olarak düşünülür? dedi.

Gülden Avcı, deri kanserlerinin gözle görülebilen yer olan ciltte ortaya çıktığından genellikle erken evrede tanı konabildiğini de belirterek, ?Erken tanı sebebiyle tedavide başarı oranı bu nedenle yüksek oluyor. Özellikle güneş gören yerler olan yüzde, ellerde ya da vücudun herhangi bir yerinde uzun süredir iyileşmeyen, kapanmayan yara olduğunda mutlaka doktora başvurulması gerekiyor. Cilt kanserleri en çok baş, boyun bölgesinde görülür. Ancak vücudun herhangi bir yerinde de cilt kanseri gelişebileceği unutulmamalıdır. Cilt kanserinden şüphelenildiğinde tanı için şüphelenilen yaranın hepsi veya bir kısmı alınarak patoloji tarafından incelenir. Böylece tanı konur. Bu inceleme ile cilt kanseri olup olmadığı ve eğer cilt kanseri ise hangi tip cilt kanseri olduğu öğrenilir. Bu patoloji bilgilerine dayanılarak hastanın tedavi ve takibi planlanır? dedi.

?CİLT KANSERLERİ GÜNEŞİN DİK OLARAK GELDİĞİ ÜLKELERDE DAHA FAZLA GÖRÜLÜYOR?

En sık görülen cilt kanser tipinin ?Basal hücreli kanser? olduğunu da belirten Gülden Avcı, ?Bu tip kanser hücreleri çok yavaş ilerleme gösterir. Diğer bir cilt kanser tipi ise ?yassı hücreli kanser?dir. ?Yassı hücreli cilt kanseri daha hızlı ilerler ve uzak dokulara atlayabilme yani metaztas yapabilme riski vardır. ?Maling Melanom? denilen cilt kanseri tipi ise en saldırgan olandır. Genellikle benlerden kaynaklanır. Doğuştan var olan veya sonradan çıkan benlerin büyümesi, kabuklanması, kaşıntı yapması, kanaması, renk değiştirmesi, kenarlarının düzensizleşmesi, çevresinde yeni benler çıkması ?Malign Melanom? belirtileri olabilir. Cilt kanserleri genellikle ülkemiz gibi güneş ışınlarının vücuda dik geldiği bölgelerde ve güneş ışınına uzun süre ve sürekli maruz kalanlarda daha çok görülür ve bu etki yıllar içinde birikim gösterir ve cilt kanseri olma olasılığı giderek artar. Ozon tabakasının koruyuculuğunun azalması sebebiyle güneş ışınlarının zararlı etkisi giderek artmaktadır. Bu nedenle güneş ışınlarından korunmak, özellikle bu etkinin çok arttığı saatlerde bahar ve yaz mevsimlerinde güneşe çıkmamak (saat 10-16 arası) ve güneşten koruyucu kremler kullanmak, geniş gölgelikli şapkalar giymek önemlidir. Deri yüzeyinde oluşabilecek yaraların erken devrede tedavisi çok daha kolay ve başarı oranı daha yüksektir? dedi.

Deri kanserlerinin sık görüldüğü bir diğer bölgenin de alt dudak olduğunu ifade eden Avcı, ?Bu tür kanser özellikle erkeklerde daha sık görülmekte ve zaman kaybedildiğinde yara genişlemekte tüm dudağı tutabilmekte, hatta buradan boyun bezelerine (lenf bezi) ve diğer organlara (akciğer, kemik) yayılabilmektedir. Yine erken devrede tanı konduğunda tamamen tedavisi mümkündür. Cilt kanserlerinde asıl tedavi cerrahi tedavidir. Plastik cerrahlar tarafından kanserli doku çıkarılır ve oluşan doku eksikliği hastanın başka bölgesinden alınan kendi dokuları ile onarılır. Kanser cerrahisinde birinci amaç tüm kanserli kısımların çıkarılmasıdır. Ancak en sık olarak baş ve boyunda görüldüğü için ameliyat sonrası oluşacak görüntünün estetik açıdan da kabul edilebilir olması çok önemlidir. Eğer cerrahi olarak çıkarılabilmesi mümkün olmayacak kadar genişlemiş ya da kontrol edilemeyecek şekilde diğer bölgelere ya da organlara yayılım olmuşsa radyoterapi (ışın tedavisi) ve kemoterapi (ilaç tedavisi) gibi diğer yöntemlere başvurulur? dedi.

İHA

Yorumlar...
  • İSMAİL SÖZEN
    12/07/2009 11:17

    1969 samsun çarşamba doğumluyum.vücudumda boyun bölgemden itibren belime kadar olan ve kol altları hizasını ön tarafa geçmemek kaydıyla doğuştan büyük bir koyu sütlü kahverengi bir doğum lekesi var idi. bu leke büluğ çağına erene kadar düz bir lekeden ibaretti. 1985 yılından itibaren bu düz leke deri altında şişmeye başladı ve şiştikçe aşağı dorğdu sarkmaya başladı. özellikle sarkmalar bel bölgemde yoğunlaştı boyundan bel bölgesine kadar ise kalın bir yağ tabakası oluştu. bu doku dokunulduğunda çok yumuşak bir dokudur. çok yumuşak bir hamur kıvamında.bu yumuşak doku üzerinde büyük svilceler oluştu ve kandiliğnde patladı ve halen devam ediyor. 1995 yılında ömü samsun OMÜ tıp fakültesi hastanmesnde bir opreasyon geçirdim. bu yumuşak dokunun bir bölümün alındığı söylendi. hastanede 15 gün yattım fakat hastaneden çıkmadan aynı eski haline geldi. bu bölgenin içinde çok sayıda kılcal damar olduğu bu nedenle ameliyat sırasında çok kanama yaptığı söylendi. ameliyat olduğum yılda bu şişlik belki 3 kiloğram vardı. aradn 14 sene geçti bu şişlik çok büyüdü. tahmini olarak 7-8 kilogram vardır. bana acı vermiyor zararıda yok. fakat üzerime kıyafet giyrmiyorum dışarıdan çok belli oluyor. bir kanat gibi belimin iki tarafına sarkmış durumdaır. bu peni psikolojik olarak çok olumsuz etkiliyor. sırf bu yüzden saçlarımın /30 u beyazladı. 1995 yılında amliyat olduğum zaman amelşyat olduğum kısmlarımdan hiç acı çekmedim ama ayakalrıma çok müthiş bir ağrı vurdu ve 15 gün gece gündüz uyutmadı.o zaman bekardım korkmuyordum ameliyat olmaktan ölürsem alırım başımı gierim diyordum. ama şimdi 15 yıllıö evliyim ve 3 çocuğum var. tekrar böyle bir ameliyatı göze alamıyorum. ama 14 yıl önceki teknoloji ile şimdi arasında çok büyük farklar olabileceğinide göz ardı etmiyorum. şimdi esas sorum bu deri altında oluşan aşırı derecede yumuşak doku oluşması ameliyatla alınabilir mi yada lazerle ameiyatsız alınabilir mi. bu konuda gerçekten yardımlarınızı bekliyorum. iş yerimin kepenklerini bile eğilip açamıyorum. acı vermesinden dolayı değil aşağı eğilince çok belli oluyor. toplum içine dahi çıkamıyorum. en kısa zamanda cevabınızı bekliyorum. teşekkürler.

Sizin Yorumunuz...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir