Yasta Değil İsyanda 8 Mart’ta Sokaklarda!

10 Mart 2015

Çanakkale Kadın Platformu bu yıl direnişin 8 Mart’ı temasıyla ataerkilliğe, kapitalizme, cinsiyetçiliğe, kadına yönelik her türden insan hakları ihlallerine ve savaşa karşı eşitlik, özgürlük, erkek adalet değil gerçek adalet ve barış talebiyle sokaklardaydı.

Yüzlerce kadın Salı Pazarı’nda bir araya gelerek şarkılar, danslar ve sloganlar eşliğinde yürüyüş yaptı. Yürüyüş boyunca “Jin, Jiyan, Azadi-Kadın, Yaşam, Özgürlük” “Kadın Cinayetleri Politiktir”, “Susma Haykır, Kadınlar Vardır”, “İsyanı Dişi Kuş Yapar”, “Namusumu kaybettim bulmayacağım, kimsenin namusu olmayacağım” Gelsin baba, gelsin koca, gelsin devlet, gelsin cop inadına isyan inadına isyan inadına özgürlük”, “Aile Değil Kadınım”, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz!”, “Devlet, elini bedenimden çek!” “Namus belasına döktüğünüz kan bizim!” “Sokaklar bizimdir hesap sorulmaz, 12’den sonra büyü bozulmaz”, Erkekler evlere, çocuk bakmaya”, “Kadınlar artık susmayacaklar”, “Yaşasın Kadın Dayanışması” sloganlarını atan kadınlarına evlerinin camından, balkonlardan alkışlayan kadınlar da destek verdi.

Cumhuriyet meydanında tamamlanan yürüyüşün ardından basın açıklaması yapıldı. Çanakkale Kadın Platformu yaptığı basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Biz kadınlar bu dünyanın yarısıyız ama her yaş, sınıf ve kültürde sırf kadın olduğumuz için fiziksel, cinsel, psikolojik, ekonomik şiddet görüyoruz. Ayrımcı uygulamalara maruz kalıyoruz. Tacize/tecavüze uğruyor ve öldürülüyoruz. Sadece bu yılın Ocak ve Şubat ayında erkekler 47 kadın öldürdü, 15 kadın ve kız çocuğuna tecavüz etti. 31 kadına zorla seks işçiliği yaptırdı. 70 kadını yaraladı. Bugün şiddet uygulayan erkeklerden bir kez daha hesap soruyoruz!
Biz kadınlar bu dünyanın yarısıyız ama yasalar bizi korumuyor. Kadın katilleri ceza indirimlerinden yararlanıp, ellerini kollarını sallayarak yaşamımızı tehdit etmeye devam ediyor. Erkek vuruyor, öldürüyor, devlet koruyor. Bugün bizleri değil aileyi koruyan, kadın katillerini gerektiği gibi cezalandırmayan erkek yargıdan hesap soruyoruz!
Biz kadınlar bu dünyanın yarısıyız ama dünyada yapılan ücretsiz işlerin üçte ikisini biz yapıyoruz. Yani dünyadaki gelirin %50’sini biz üretiyoruz ama dünyadaki gelirlerin sadece %10’una erişebiliyoruz. Ev dışında ücretli çalışmamıza, ev ve bakım işleri de eklenince, gece-gündüz, hafta içi-hafta sonu, çocukların bakımı dahil 7/24 mesaideyiz. Çok çalışıyoruz, ama en yoksul biziz. Bugün sosyal güvencesiz, sağlıksız koşullarda düşük ücretle çalışmamızdan sorumlu erkek patrondan, erkek devletten, kapitalist düzenden hesap soruyoruz?

Biz kadınlar dünyanın yarısıyız ama kendi bedenimiz, emeğimiz, hayatımız üzerindeki kararları erkekler veriyor. Ne giyinip giymeyeceğimize, hangi saatte sokağa çıkacağımıza, etek boyumuza, dekoltemize, kürtaj olup olmayacağımıza erkekler karar veriyor. Sürekli olarak korku içinde yaşamaya, hakarete, baskıya maruz kalıyoruz. Kıskançlık bahanesiyle tehdit ve şantajlarla sürekli kontrol altında tutulduğumuz, geceleri sokaklara çıkmaya korktuğumuz bir ülkede yaşıyoruz. Bugün bize bunları yaşatan erkeklerden, ataerkil düzenden kültürünüzden, örfünüzden, adetinizden, törelerinizden, kutsal aile kurumunuzdan hesap soruyoruz?
Biz kadınlar bilimsellikten uzak, erkek egemen, bağnaz bir eğitim sistemine mahkum ediliyoruz. Bizlerin %9,4’ü okuma yazma bilmiyor. 4+4+4 sistemiyle kız çocukları eğitimin dışına itiliyor; çocuk gelinler okula değil ölüme gönderiliyor. Zorunlu din derslerine, tüm öğrencileri imam hatiplere yönlendiren uygulamalara, reşit olmayan kız çocuklarının başının kapatılmasına, karma eğitimin kaldırılması girişimlerine sessiz kalmıyoruz. Biz kadınlar bugün bize eğitimde fırsat eşitliği vermeyen, eğitim hakkımızı elimizden alan, eğitimde erkek egemenliğini ve gericiliği dayatan politikalarınızdan hesap soruyoruz!
LGBTİQ (Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans, İnterseks, Kuir) bireylere yönelik hak ihlalleri, nefret cinayetleri adli sıradan vakalar olarak kabul ediliyor. Sorumlulara ceza verilmiyor. Farklı cinsel yönelimler yok sayılıyor. LGBTİQ bireyler her gün hakaret, şiddet, ayrımcılık ve ölümle karşı karşıya yaşamak zorunda bırakılıyor. Biz kadınlar bugün erkeklerin iki yüzlü ahlak anlayışından heteroseksist düzenden hesap soruyoruz!

AKP kadın düşmanlığına devam ediyor. Kazanılmış haklarımızı bir bir elimizden alıyor. AKP’nin gelenekçi, muhafazakar, otoriter erkek zihniyeti erkek ve kadının onur ve haklar bakımından eşit olduğu ve yaşamın tüm alanlarında eşit muamele görmesi gerektiğini reddediyor. AKP kadının “fıtratı” gereği zayıf ve muhtaç olduğunu düşünüyor. AKP hükümeti muhafazakar politikalarıyla erkek şiddetini besliyor. AKP, kadınların istihdamını arttırıyorum yaldızıyla, bizi hem esnek çalışmaya hem de çok çocuk doğurmaya zorluyor. Biz kadınlar bugün kadın düşmanlığını sürdüren AKP’den hesap soruyoruz!
Önümüzde seçimler var. Bizim cinsiyetçi adaylara, cinsiyetçi politikaları sorgulamayan partilere verecek tek bir oyumuz bile yok! Oyumuz kadınlardan yana bir yerel yönetim için! Oyumuz yaşadığımız mekanı, kenti değiştirmek için!
Artık kocamızdan, babamızdan, erkek kardeşimizden, sevgilimizden gördüğümüz şiddetin kader olmadığını biliyoruz! Artık ev işlerinin, bakım hizmetlerinin kadınlık görevi olmasına itiraz ediyoruz! Ölümü bile göze alarak bu şiddete karşı çıkıyor, erkeklere itaat etmeyi reddediyoruz! Bu 8 Mart’ta annelerimizin öfkesini, öldürülen kız kardeşlerimizin çığlıklarını da alanlara taşıyoruz!
Kobanê’de, Şengal’de kız kardeşlerimiz İŞID çetelerince kaçırılıyor, tecavüze uğruyor, katlediliyor. Savaştan en çok biz kadınlar ve çocuklar zarar görüyor. Bu savaşları çıkaran erkeklerden hesap soruyoruz! Asuri-Süryani kadın kardeşlerimizin yanı başımızda katledilmesine sessiz kalmıyoruz! Bir bebekten katil yaratan karanlığı sorguluyor; Ermeni ve Rum kadınlarının yalnız olmadığını bir kez daha haykırıyoruz!

Kürt kadınlarının özgürleşme mücadelesini, Rojava Kadın Devrimini selamlıyor; Jin, Jiyan, Azadi yani “Kadın, Yaşam, Özgürlük” diyoruz! Bu 8 Mart’ta dilleri, dinleri ve renkleri farklı olsa da tüm kadınların ortak bir sözü var: “Eril Zihniyeti Alaşağı Edeceğiz”
Biz kadınlar bedensel engellileri, toplumun dezavantajlı tüm gruplarını yok sayan zihniyete direniyoruz. Çevre katliamlarına, rant için doğanın talan edilmesine, hayvan hakları ihlallerine, kendisinden başka bir canlının yaşam hakkına saygı duymayan insan merkezciliğe isyan ediyoruz. Çanakkale’den haykırıyoruz! Kazdağları bizimdir, altıncı şirketlerinize vermeyeceğiz!
Bu 8 Mart’ta bir kez daha haykırıyoruz:Erkek iktidarınıza öldürseniz de baş eğmiyoruz. Eşitlik, Özgürlük, Erkek Adalet Değil Gerçek Adalet ve Barış istiyoruz. Dünyanın yarısı biziz ve örgütlenerek dünyayı değiştirebiliriz. Bu uğurda mücadele eden tüm kadınları selamlıyoruz. Yaşasın 8 Mart! Yaşasın Kadın Dayanışması!”

Basın açıklamasının ardından HDP Çanakkale Milletvekili Aday Adayları Özlem Ergun Açanal ve Leyla Yavuz konuşma yaptı. Özlem Ergun Açanal, kadın olarak politika yapmanın önemine değinerek Çanakkale’de neredeyse 50 yıldır bir kadın vekilin olmadığını, kadınların siyasal temsili, karar alma süreçlerine katılımı ve taleplerinin gerçekleşmesi için çalışacağını söyledi. Leyla Yavuz da kadın olarak birlikte mücadele etmenin altını çizerek el ele vererek çok şeyi değiştirebileceklerini ifade etti.

Yapılan konuşmaların ardından Sadece kadın müzisyenlerden oluşan DİNA ETNİK ENSEMBLE dünya müziklerinden oluşan çok dilli repertuarıyla “YAŞASIN KADIN DAYANIŞMASI” diyerek sahne aldı. Soğuğa ve yağmura rağmen kalabalık ve coşkulu bir dinleyici kitlesi tarafından dinlenen grup büyük beğeni topladı.

Yorumlar...

    Henüz yorum yok...

Sizin Yorumunuz...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir