Yeni Hemşehrilerimiz: “Esra Yurttut”

Bu söyleşi serisinde, son yıllarda büyük şehirlerden Çanakkale’ye göç etmiş bir grup insanı yakından tanıyacağız. Sizlerin de göreceği gibi sahne sanatları, sinema, fotoğraf, gazetecilik, tasarım, edebiyat, müzik gibi alanlarda ulusal ve uluslararası ölçekte üretim yapan, yaratan ve düşünen bu insanlar, özgün donanım, bakış açısı ve vizyonlarıyla Çanakkale’de yaşamayı ve var olmayı seçmişler. Kendi alanlarının yerel ve küresel dinamiklerini takip eden, yaratıcılıkları ve kültürel üretimleriyle ön plana çıkan bu yeni hemşehrilerimizi daha yakından tanımanın vaktinin geldiğini düşünüyorum. Kültür, eğitim ve turizm odaklı gelişmeyi hedefleyen Çanakkale, yeni hemşehrileriyle kaynaşabildiği ve onlara potansiyellerini kente yansıtacakları alanlar açabildiği ölçüde zenginleşecek diye düşünüyorum.
Söyleşi serisi, benzer soruları kendime de yönelteceğim bir değerlendirme yazısıyla son bulacak. Ben de beş yıldır bu kentte yaşıyorum, yani bizzat yeni hemşehrilerinizden biriyim…
Deniz Erbaş

Esra Yurttut

ESRA YURTTUT, Aralık 2017

Deniz: Kendinden kısaca bahseder misin bize?
Esra: Ortaokul ve liseyi İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Bale Bölümü’nde okudum. Ardından Hacettepe Üniversitesi’nde bale eğitimime devam ettim. Okuldaki modern dans dersleri ve Odtü Çağdaş Dans Günleri gösteri ve atölyeleri aracılığıyla modern dansla tanışmaya ve ilgi duymaya başladım. Hacettepe’den ön lisansımı alarak, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Modern Dans Bölümü’nde yeniden lisans eğitimi aldım.
Okul sırasında çalışma hayatım da başlamış oldu: Cemal Reşit Rey Dans Tiyatrosu’nda, Zeynep Tanbay Dans Projesi’nde dans ettim, tiyatrolarla koreograf olarak çalışmaya başladım ve 2004 itibariyle noland adı altında kendi projelerimi de üretmeye başladım. Mimar Sinan Üniversitesi’nde yüksek lisans eğitimime devam ettim ve bu sırada aynı kurumda oyunculuk ve modern dans bölümlerinde repertuar, klasik bale, dans-hareket ve pilates dersleri verdim. Bu süreçte dansçı -koreograf ve eğitmen olarak aktif zamanlar geçirdim diyebilirim. Bir yandan Çatı (Çağdaş Dans Sanatçıları Derneği) ve Elimsende Derneği’nde ve özel dans kurslarında farklı yaş gruplarıyla çalışmalarımı sürdürürken, bir yandan Nodancers Dance Company ile uluslararası projelerde dansçı ve asistan olarak yer alıyordum. Tiyatro topluluklarıyla oyuncu beden hazırlığı ve koreografi çalışmaları yapıp, kendi projelerimi üretmeye de devam ediyordum.

Deniz: Senin alanını biraz daha yakından tanımak adına performans, modern dans, çağdaş dans, dans tiyatrosu, doğaçlama gibi kavramları biraz açar mısın?
Esra: Tabi elimden geleni mümkün olduğunca özetleyerek söylemeye çalışayım.
Modern dans; 20. yüzyılın başlarında balenin kurallarına ve katılığına tepki olarak ortaya çıkmış bir dans türüdür. Baleden farklı olarak beden, ayaklar, kıyafetler, saçlar ve hareketler daha özgürdür. Balede muhafaza edilmesi gerektiği düşünülen her şey tam tersi yönde harekete geçmiştir. Çağdaş dansı modern dansın devamında, güne dair ve yenilikçi, güncel olan olarak tanımlayabiliriz. Tepki olarak ortaya çıkan tersini gerçekleştirme motivasyonunun yeni bir dengede gerçekleşmesi, farklı ve her an güncel arayışlar ve sorular aracılığıyla hareket edilmesi. Dans tiyatrosu dediğimiz zaman akla gelen ilk isim Pina Bausch oluyor. Eserlerinden de gözlemleyebileceğimiz gibi sahne, mekan, kostüm, oyunculuk, dans tekniği ve anlatımı güçlendirecek malzemeler, dekorlar, objeler ve teknik olanaklar aracılığıyla yaratılan durumlar ve anlatımların vücut bulması diyebilirim.
Buradan kısaca bir doğaçlamaya değinip, performans başlığı altında da toplamaya çalışacağım. Doğaçlama; ana dair olana kendini bırakabilme . Doğaçlama dans üzerinden anlatacak olursam: Koreografisi yapılmamış yani hareketleri belirlenmemiş olana yolculuk diyebilirim. İçinden geleni, bedeninle, içinde bulunduğun an içerisinde aktarma, ortaya çıkarma. Performans ise…. tüm bu bahsettiğimiz başlıkların icrası, gösterisi, sunumu…

Deniz: Ne zaman ve hangi motivasyonla Çanakkale’ye geldin?
Esra: 2014 kasım ayında Çanakkale’ye yerleştim. En büyük motivasyonum İstanbul dışında bir yerde yaşamaktı. Çanakkale de çeşitli rastlantısal süreçlerin sonucunda karşıma çıktı. İyi ki de..

Deniz: Kendi mesleğin bağlamında, Çanakkale’de nasıl bir ortamla karşılaştın?
Esra: Pek çok meslektaşımın İstanbul’da kalmak için ana gerekçesi ‘İstanbul dışında bir yerde sanatımızla yaşayamayız, var olamayız’dır. Kabul görmüş böyle bir anlayış var. İstanbul’da hem kendini geliştirmek için atölyeler vb. imkanlar var, hem gösteri hazırlamak istediğinde işbirliği yapabileceğin başka başka kişiler ve kurumlar, sahneler var. Hem beslenmek hem de alıp vermek için orada mevcut bir piyasa söz konusu. Türkiye’de İstanbul dışında bir yerde bu koşullar yok. Fakat başka bir yere gitmedikçe de bu durum böyle devam ediyor.
Bu durumun, yani koşulların olmayışının bilincindeydim ama bu bana bir engel olarak görünmedi; fiziki yakınlıktan ötürü yine İstanbul’a gidip dans etmeye devam edebilirim diye düşündüm. Yani kendi alanımla ilgili bir beklentiyle gelmedim buraya. Kendimle ilgili mesleğim üzerinden de devam eden arayışımın bir parçası olarak geldim.

Esra Yurttut

Deniz: Peki Çanakkale’nin kendi üretimin üzerinde nasıl bir etkisi oldu sence?
Esra: Çanakkale’ye ilk geldiğimde vakit olarak büyük bir zenginlikle karşı karşıya kaldım. Buraya gelene kadar hiç bu kadar vaktimin olduğu bir dönemim olmamış diye düşündüm. Bu bana kendimi dinleme alanı açtı. Rahat yaşanabilir bir şehirde olmanın etkileri olumlu değişimlere yol açtı.

Deniz: Bugüne kadar neler yaptın Çanakkale’de?
Esra: Sosyal Yaşam Evi’ndeki edebiyat kulübündeki kadınlarla Sürdürülebilir Yaşam Festivali için bir gösteri hazırladık. Geldikten bir süre sonra, halk bahçesinde her hafta ücretsiz kontak doğaçlama atölyeleri yapmaya başladım, kışın gelmesiyle birlikte kapalı alanlarda devam ettik. iki yıl boyunca Halk Bahçesi, Özgürlük Parkı, Yeni Kordon sahili, Ece Ayhan Evi gibi yerlerde bu atölyeleri sürdürdük. Bu atölyeler aracılığıyla bir sürü insanla tanışma fırsatım oldu. Geçen sene Mahal Sanat, Şafak Türker ve Ankara Goethe Enstütü ortaklığıyla Ankara’dan Dans Filmleri Festivali’ni getirdik. Dünya örnekleriyle dans filmleri, film çekim atölyesi ve dans gösterisi pek çok seyirci ve katılımcıyla buluştu.
Bir lisede müzikli ve danslı şiir performansı düzenlenmesine katkıda bulundum. Bayramiç’te bir ilkokula dans hazırladım. Ezine’ye bale dersi vermeye gittim. Çanakkale Belediyesi’nin Çocuk Kültür Evi’nde halen devam etmekte olan çocuk sınıflarım var. Yetişkinlerle için de bale, beden farkındalığı, pilates, çağdaş dans tekniği ve kontak doğaçlama sınıflarım devam ediyor. Bir ilkokula yaratıcı dans dersi vermeye gidiyorum.
2017 bitmeden dans hayatımı aktive etme motivasyonuyla Mahal işbirliği ve desteğiyle, Projelerimi ürettiğim ‘noland’ adı altında Deneme 1-2-3 isimli doğaçlama performans serisini gerçekleştirdik. Üçlemenin sonuncusu 28 Aralık Perşembe saat 19.00’da Mahal’de.
Bu çalışmaların devamlılığına, sürdürülebilirliğine dair farklı fikirler ve bağlamlar üzerine düşünmeye devam ediyorum.

Esra Yurttut

Deniz: Bu dört yıllık deneyimin üzerinden, kentin kültür sahnesine dair gözlem ve fikirlerini bizlerle paylaşır mısın? Buradaki potansiyel ile mevcut koşullar arasındaki ilişkiyi nasıl değerlendirirsin?
Esra: Kentin profiliyle ilgili olumlu bir durum söz konusu. Etkinliklere ilgi ve katılım son derece yoğun. Kendi adıma İstanbul’da ulaşamadığım kadar çok etkinliğe ulaştığımı düşündüğüm oldu zaman zaman. Filarmoni derneği etkinlikleri, söyleşiler, film günleri, düzenli gelen konuk tiyatrolar, konserler, yaz etkinlikleri. Belediyenin organizasyonları, bağımsız organizasyonlar.. mevcut imkanlarla pek çok etkinlik gerçekleşiyor. İlgili, seçici ve meraklı bir seyirci olduğunu düşünüyorum.

Deniz: Peki kültür alanında nelerin yapılması gerektiğini düşünüyorsun?
Esra: Çok yönlü kullanılabilecek seyirci kapasitesi yüksek, gerekli teknik donanıma sahip bir sahne, bir de cep sahnesi. Donanımlı bir konser salonu. Sanata daha çok alan, daha çok seyirci, daha çok sponsor, daha çok teşvik. Uluslararası film festivalleri, dans günleri, dans festivalleri, müzik festivalleri, atölyeler, konserler, sergiler, paylaşımlar olsun istiyorum. Paylaşmak ve beslenmek için platformlar oluşsun.. Çanakkale’ye gelmek ve paylaşmak isteyen kültür sanat alanından insanların ihtiyaçlarının karşılanabileceği organizasyonların ortaya çıkmasını ve kentin renklenerek çeşitlenmesine vesile olmasını istiyorum.
Kentte ücretsiz etkinlikler üzerinden yürüyen bir ortam söz konusu, biletli etkinlik alışkanlığı da oluşmaya başlasa, hem burada yaşayan bağımsız sanatçılara var olma alanı hem de dışarıdan gelmek isteyen sanatçılara kaynak oluşturulabilir.

Deniz: Son olarak gelecek planlarından bahsedelim, Çanakkale’de ya da başka bir yerde mi olacaksın, neler planlıyorsun?
Esra: Çanakkale’de halihazırda yaptığım şeylere devam etmek niyetindeyim.Dans etme ve izleme üzerine bir merak, ilgi, heyecan ve talep oluşturmanın peşindeyim. Dans seyircisi, dansı var eden en önemli etkenlerden biri. Çok etkileyici dans projeleri mevcut ve onları görmeye meraklı bir topluluk olması çok kıymetli. Sonrasında sanatın etkilerini yaşamak için alan açılmış oluyor. İlham alıp seyirciliğe devam etmek isteyip talep doğabilir, ilham alıp bedeni üzerine çalışmaya başlamak isteyen, etrafına anlatan, dansçı olmaya karar veren, iyi dans gösterisi getirmek için katkıda bulunmaya motive olan, izlediği için kendini daha iyi hisseden, kısıtlı bir zaman aralığında da olsa kimsenin birbiriyle konuşmadan buluşabildiği ve herkesin kendine göre etkisini hissettiği bir alanda buluşmak bence hayattaki en kıymetli şeylerden biri. Ben de tüm bunları deneyimlemek ve paylaşmak için başka yerlere gider olsam da Çanakkale’ye dönüyor olmaktan memnunum..

Deniz: Çok teşekkürler bu paylaşımın için Esra Yurttut.

Deniz Erbaş Son Yazıları...

Yorumlar...

    Henüz yorum yok...

Sizin Yorumunuz...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir