Çanakkale Askeri Hastane ve Sağlık Sisteminin Savaşla Olan Değişimi

Çanakkale Askeri Hastane ve Sağlık Sisteminin Savaşla Olan Değişimi
Elif Güney
19/03/2020

SAVAŞIN SAĞLIK SİSTEMİNE ETKİLERİ
Çanakkale Askeri Hastane ve Sağlık Sisteminin Savaşla Olan Değişimi…

Çanakkale’nin jeopolitik ve coğrafi stratejik konumu her dönem bu alanda birçok paylaşım ve iktidar savaşlarına sahne olmasına yol açmıştır. Savaşların hazin ve hüzün içeren birçok sonucu olduğu gibi, insanlık gelişimine yönelik bazı sonuçlara da yol açtığı oluyor. Çanakkale savaşlarının bir yan çıktısı olarak, sömürge topluluklarının uluslaşma ve demokratik devlet olma süreçlerini tetikleyen çok önemli sonuçlar yarattığını görmekteyiz. Savaş yaralanmaları başta olmak üzere, koruyucu ve tedavi edici bir çok hastalığa karşı olağanüstü bir gayretin yaşandığı savaş dönemlerinde, sağlık sistemi, örgütlenmesi ve mekânsal gelişimi önemli aşamaları ve gelişmeleri yaşamıştır. Bu yazı Çanakkale Savaşları aşamasındaki sağlık sistemi üzerine bazı tespit ve değerlendirmeleri yapmak amacıyla kaleme alınmıştır.

Şüphesiz ki Çanakkale Savaşı, tarihin en kanlı savaşlarından birisi olarak bilinir. Savaşın bu kadar çetin olması, ölümler ve yaralanmaları had safhaya ulaştırmış, buna bağlı olarak sağlık hizmetlerinde önemli aşamaları ortaya koymuştur.

Sağlık hizmetlerini iki boyutta inceleyebiliriz; ilk olarak örgütlenme ve kurumsallaşma, ikinci olarak mekânsal örgütlenme bağlamı üzerinden bakabiliriz.

Çanakkale Savaşında Kızılay
Çanakkale Savaşında Kızılay

Hilal-i Ahmer (yeni adıyla Kızılay), Osmanlı döneminde gönüllü doktorlar tarafından kurulmuş, kalıcı bir sağlık mekanı olmayan ancak sivil ve gönüllü kurumsallık taşıyan, olağanüstü dönemlerde sağlık hizmeti de veren bir yardım kuruluşudur. 1868 tarihinde kurulan Hilal-i Ahmer örgütü, Osmanlı’nın son dönemi ile Türkiye Cumhuriyetinin ilk dönemlerinde yaşanan savaşlarda çok önemli görev ve misyon üstlenmiştir. Cephe gerisindeki sıhhiye alanlarında, hafif yaralılar özellikle Hilal-i Ahmer tarafından kurulan seyyar hastanelerde tedavi edilirken, ağır yaralılar ise bölge hastanelerine gönderilmiştir. Hilal-i Ahmer, özellikle Çanakkale Savaşlarında vermiş olduğu, savaş gerisindeki sahra hastanelerindeki hizmetlerini en üst düzeye taşımıştır.

Hilal-i Ahmer sivil ve gönüllü örgütlenmesinin savaş bölgesinde kazandığı birikim sağlık sistemine aktarılmış, gerek yetişmiş sağlık personeli, gerekse sağlık bilgileri, savaş sonrası kurumsal sağlık örgütlenmesine yansıtılmıştır. Bu birikim savaş sürecinde var olan “Kale-i Sultaniye Hastane-i Askeriye”, kısaca askeri hastane yapılanmasına doğrudan bir katkı sağlamıştır.

Çanakkale Savaşları sırasında kurulan Kızılay çadırı
Çanakkale Savaşları sırasında kurulan Kızılay çadırı

O dönem “Kale-i Sultaniye Hastane-i Askeriye” adı ile bilinen ve fiziki olarak kentin şu andaki hastane bayırı tepesinde yer alan (mevki’ye de adını veren hastane), Ege ve Akdeniz bölgesindeki bütün Osmanlı topraklarına, askeri birliklerine, Osmanlı tabasına hizmet eden bir bölge hastanesidir. Bu özellikleri ile gerek savaşlar, gerekse geniş kapsama alanından elde ettiği birikimleri bünyesinde barındıran çok önemli bir sağlık kurumudur.

Kale-i Sultaniye Hastane-i Askeriye
Kale-i Sultaniye Hastane-i Askeriye

Osmanlı’nın 1890’ların son döneminde inşa ettiği hastane, bir sağlık örgütlenme ve kurumsal yapısının yanı sıra, fiziki mekân özellikleri ile de çok önemli bir yapıdır. Bu yapı büyüklük ve mekânsal organizasyonu ile cephe özelliklerinin yanında, estetik kimliği ile öne çıkan ve döneme damgasını vuran bir mimari değer taşımaktadır.

Tam olarak kapanmayan dikdörtgen planlı, orta avlulu bina, 125.36×79.95 m ölçülerindedir. Osmanlının son dönemleri Çanakkale’sinin, yoğun yerleşim alanlarından uzakta, güzel manzaralı, havadar, rutubetsiz bir alana inşa edilmiştir.

Hastane bayırı hastanesi
Hastane bayırı hastanesi

Binanın ana girişi güney cephesinin, dışa taşırılmış olan orta aksındadır. Cephenin köşe bölümleri dışa taşırılmıştır. Ana girişi, güney cephesinden, sütunlu anıtsal bir merdivenle yapılmaktadır. Bu anıtsal girişin volta döşemeli üst örtüsü, ‘MYDOS’ (Eceabat’ın eski adı) damgalı tuğlalarla dolguludur. Doğu kanadının avluya bakan cephesinden çift kollu merdivenle iki ayrı giriş, güney kanadının avlu cephesinden üç girişi bulunmaktadır.

Hastanenin Doğu, Batı ve Güney bloklarından oluştuğu görülmektedir. Edinilen bilgilere göre hastanenin bodrum katında odalar ve depolar yer almaktadır. Doğu bloğun zemin katında; odalar, hela ve gusülhane, abdesthane, tebhirhane (bulaşıcı hastalıklarla mücadele bölümü), hasta koğuşları, hamam (ılıklık, sıcaklık, su deposu ve külhan) bulunuyordu. Koridorlar ile bloklar arası geçiş sağlanırken, Güney bloğunun zemininde; hasta koğuşları, odalar ve ana giriş, Batı bloğun zemininde ise kiler-mutfak, banyo mahali, tuvaletler, hasta koğuşları ve odalar olduğu bilinmektedir.

Kale-i Sultaniye Hastane-i Askeriye Ön Cephe Fotoğrafı
Kale-i Sultaniye Hastane-i Askeriye Ön Cephe Fotoğrafı

Söz konusu yapı 1918 yılına kadar askeri hastane olarak hizmet vermiş, 1918-1922 yıları arasında İngiliz işgal kuvvetlerinin binası olarak kullanılmış, Cumhuriyetle birlikte bir başka askeri amaçlı olarak kullanımına devam etmiştir. Şu anlarda metruk ve kullanılamaz haldeki bu yapının, proje çalışmaları kültür bakanlığı tarafından sürdürülmekte, ulusal sağlık müzesi olarak restorasyonu yapılarak kullanılacağı rivayet edilmektedir. Bu denli tarihsel derinliğe sahip hastane yapısının, restorasyon ile ihya edilmesi ve yaşama katılması kadar önemli olan bir diğer unsur da işlevini yine sağlık alanında sürdürmesidir. Özellikle ulusal ve uluslararası öneme sahip bir sağlık müzesinin Çanakkale’de ve bu yapıda oluşması çok isabetli bir karar olacaktır.

Elif Güney Son Yazıları...

Yorumlar...

    Henüz yorum yok...

Sizin Yorumunuz...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir