“Doğayla Barışık, Sürdürülebilir Kalkınma Anlayışını Savunmalıyız”

22 Aralık 2014

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Çanakkale Milletvekili Serdar Soydan, Çevre ve şehircilik Bakanlığının bütçesi hakkında CHP Grubu adına yaptığı konuşmada “İnsanın ekolojik dengenin sahibi değil, parçası olduğu yaklaşımını benimsemeli, ‘doğayla barışık, sürdürülebilir bir kalkınma’ anlayışını savunmalıyız” dedi.

“Çevreyi konuşmadan önce, 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvetle mücadele haftası nedeniyle iktidarın yakın çevresine nasıl davrandığından söz etmek istiyorum” diyerek konuşmasına başlayan Soydan, “On iki yıldır bakanların, bürokratların evlerindeki milyon dolarlar sıfırlandı. Çocuğunu maden ocağında kaybeden Recep amcanın ayağına giyecek ayakkabısı yokken siz çalışanın, emeklinin ve esnafın alın teriyle kazandığı paraların vergilerinden tam 1,5 katrilyon harcayarak sözde itibar göstergesi 1.150 küsur odalı kaçak saray yaptınız. ‘İtibar’ diye cumhuriyet tarihinin en büyük israfını yaptınız. Ülkelerin itibar göstergesi, cumhurbaşkanlarının, başbakanların yaşadığı sarayların ihtişamı değil, o ülkedeki çalışanın, emeklinin yaşam standardıdır. İtibarın göstergesi, sarayların, köşklerin artırılması değil, ekmeğin büyütülmesi ve adil dağıtılmasıdır. İtibarın göstergesi, Cumhurbaşkanına özenip İslam’ın israfa ve lükse karşı olduğunu en iyi bilen Diyanet İşleri Başkanının 1 trilyona makam aracı alması değildir.
Unutmayalım ki dünyanın her tarafında halkın parasını çalanlar, rüşvet ve yolsuzluklar havuzunda yüzebilmek için demokrasi ve özgürlükleri yok etmişler ve kendilerine hayali bir düşman yaratmışlardır.
Sayın milletvekilleri, bugün yaşamın kendisini çevreyi, toprağı, suyu ve havayı konuşacağız. Sağlıklı doğa yaratılmadan sağlıklı insan ve sağlıklı toplumlar yaratılamayacağını konuşacağız.”
dedi.

Sözlerine “Çevre Bakanlığının temel görevi çevre kirliliğini önlemek, çevre standartlarını yükseltmek ekonomik ve sosyal gelişme sağlanırken toplumun çevre duyarlılığını ve bilincini arttırmaktır.” diye devam eden Soydan, “Sayın Bakanı kutluyor, görev tanımına gönülden katılıyorum. Sayın Bakan ne diyor? ‘Binlerce personel ve milyarlarca bütçeli toplumun çevre duyarlılığını arttıracağız.’ diyor. Sayın Bakanın çevre duyarlılığını nasıl arttırdığıyla ilgili birkaç örnek vermek istiyorum. Soma Yırca köyünde 6 bin zeytin ağacı katledilirken görevinizi yapmadınız. Yırca köyünde doğasını, ekmeğini, toprağını korumak için mücadele veren köylülere karşı gösterilen zorbaca tavır ülke tarihimize kara bir leke olarak geçmiştir. Teşekkürler Sayın Bakan, sayenizde Yırca’da vatandaşlarımızın çevre duyarlılığı arttırılmıştır.” dedi.

“Bakanlığın bir görevi de ekonomik gelişme sağlanırken çevre kirliliğini önlemek ve çevre standartlarını arttırmaktır.” diyen Soydan, “Bakan, çevre standartlarını nasıl artıracak birkaç örnek vermek istiyorum. Manisa Soma’da termik santraller zehir saçıyor; yeni doğan çocuklar astım ve bronşit hastası olmaktadır. Soma’da kanser oranı Türkiye ortalamasının 4 katına çıkmıştır. Türkiye’deki tarımsal üretime çok önemli katkısı olan Gediz Havzası tehdit altındadır. Turgutlu Çaldağı nikel madeninde açık linç yöntemiyle korkunç bir çevre katliamı yaşanmaktadır. Oluşacak asit yağmurları Manisa’dan İzmir’e kadar uzanan coğrafyayı tehdit etmektedir. Çaldağı yeşilinden soyulup kuş uçmaz, kervan geçmez kirli sarıya dönüştürülüyor. Kocaeli Dilovası’nda yaşanan çevre kirliliği yaşamı olumsuz etkilemeye devam ediyor. İnsan ölümleri başladı. Kanser oranı Türkiye’nin 2 katına çıktı. Hükûmet ne yapıyor? Sözde, çevre kirliliğini önlüyor, çevre standartlarını artırıyor.” diyerek sözlerine devam etti.

Konuşmasında Çanakkale ve çevresinden de örnekler veren Soydan şu ifadeleri kullandı:

“Çanakkale’de, çok küçük bir coğrafyada üretim yapan termik santrallar ve Kaz Dağları’nda yapılan maden arama çalışmaları ve plansız sanayileşme her geçen gün bölgenin iklimini değiştiriyor. Çanakkale ilimiz, yüz binlerin vatan uğruna kanlarını döktüğü kutsal topraklar, suyunu, havasını ve toprağını kaybediyor. Çanakkale’nin ve tarımsal üretim merkezi Biga Ovası’nın suyuna, toprağına, havasına kimyasal atıklar bulaşıyor. Kaz Dağları’nın damarlarına siyanür verilmek isteniyor. Balıkesir-Çanakkale 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda bölge halkının talepleri görmezden gelinmiş, itirazlar önemsenmemiştir. Bakanlık yapılanlara ve yaşananlara izin vererek sözde çevre duyarlılığını artırmakta, çevre kirliliğini önlemektedir.
Soma’da, Turgutlu’da, Dilovası’nda, Kaz Dağları’nda ve Biga’da rant vampirlerinin önünü açtığınız için teşekkürler Sayın Bakan. Cumhurbaşkanı gibi, yeşil sevginiz ülkenin dört bir yanına yayıldı. “Yeşil” dendiğinde sizin aklınıza ne geliyor? Yok ettiğiniz, yok etmeye çalıştığınız yeşil mi, yoksa, ayakkabı kutularının içindeki yeşil mi?
Sayın Bakan, ülkemizin dört bir yanında akciğerlerimiz olan ormanlarımız dile geldi, feryat ediyor, görevinizi yapmanızı istiyorlar. Gözü dönmüş rant vampirlerinin katliamlarına, artık, seyirci kalmayın. Bugün size tarihsel bir uyarı yapmak istiyorum: Sadece görevinizi yapın. Gerçekten çevre bilincini artırın, çevreyi koruyun, kollayın.
Sayın milletvekilleri, Bartın-Amasra’da termik santral için 63 bin ağaç, Ordu-Fatsa’da HES ve baraj için 254 bin ağaç, Artvin-Cerattepe’de 5 milyon ağaç, Mersin-Akgöynüklersantralı için 220 bin ağaç, İstanbul 3’üncü Köprü ve havaalanı için 2 milyon 700 bin ağaç, Çanakkale-Biga Yarımadası’nda termik santral için 360 bin ağaç, Manisa-Çaldağı nikel madeni için 1 milyon 500 bin ağaç yok olmamak için direniyor, direniyor. Bu direnişe siz de destek olun Sayın Bakan. Ülkemizin dört bir yanında yetişmiş orman ağaçlarımız tehdit altındadır. Hava kirliliğinin yüzde 50’sini temizleyen, ülkemizin orman ekosistemi çökmektedir. Ülkemizin dört bir yanındaki milyonlarca orman ağacımız rant vampirlerinin kuşatması altındadır.
Sayın Bakan, ya bu kuşatmayı kaldırıp gerçek bir çevre bakanı olarak tarihe geçeceksiniz ya da tarihin tozlu sayfalarında siz yok olup giderken rant vampirleri kalacaktır. Artık insanlar ‘Kesilen her yetişmiş ağaç için 10 kat fidan dikiyoruz.’ masalına inanmıyor. Siz de bu masallara alet olmayınız. Halkımız bu sözlerin akıl ve bilimden ne kadar yoksun olduğunu biliyor.
Sayın Bakan, siz önce var olanı koruyacak, kollayacaksınız, sonra fidan dikeceksiniz. Unutmayınız ki gerçek zenginliğimiz, ağaç ve bitki örtülerimizdir; fakirliğimiz, çöllerimiz, kıraç topraklarımızdır.
Sayın milletvekilleri, bizler ‘ne olursa olsun kalkınma’ değil, ‘doğayla barışık, sürdürülebilir bir kalkınma’ anlayışını savunmalıyız. İnsanın ekolojik dengenin sahibi değil, parçası olduğu yaklaşımını benimsemeliyiz. Çevresel ve ekolojik riskleri en aza indirmek, sürdürülebilir kalkınmaya katkıda bulunmak amacıyla yeşil ekonomi modelini hayata geçirmeliyiz. Yenilenebilir enerji potansiyelinin en üst düzeyde kullanılabilmesi için kamu yatırımlarını ve teşvikleri artırmalıyız. Rüzgâr, güneş ve jeotermal gibi temiz enerji kaynaklarının kullanımını yaygınlaştırmalıyız. Küresel ısınmayla mücadele için ulaştırmada deniz, demir yolu ve metro ile toplu taşımacılığın kullanımına ağırlık vermeliyiz.
Büyüme ve üretimin dengeli paylaşıldığı sürdürülebilir bir kalkınmanın önünü açarak gelecek nesillere yeşil bir iz bırakmalıyız. Bizler yeni bir yaşam felsefesini, yeni bir yaşam ahlakını egemen kılmalıyız. O anlayış da daha çok tüketerek değil, daha çok paylaşarak mutlu olmak anlayışıdır.
Sayın milletvekilleri, 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvetle mücadele haftasında bir kez daha haykırmak istiyorum. Bu vefakâr milletin on iki yıldır sadece milyon dolarları, demokrasi ve özgürlükleri sıfırlanmadı; geleceği, içtiği su, soluduğu hava, beslendiği topraklar milyon dolarlar uğruna sıfırlandı, katledildi, gasbedildi.
Yüce Parlamentoda, milletin kürsüsünde tüm namuslu ve onurlu vatandaşlarımızın yaşamını gasbedenleri protesto ediyorum, saygılar sunuyorum.”

Yorumlar...

    Henüz yorum yok...

Sizin Yorumunuz...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir