Karadağlıların Mücadelesi Artarak Devam Ediyor

15 Ağustos 2014

Çanakkale’nin Çan ilçesinde yaşayan Karadağ köylüleri, dağlarında ve ormanlarında yürütülen altın madenciliğine ve termik santrallerine karşı mücadelelerini sürdürüyor. Köylerinde mutlu ve huzurlu bir yaşam istediklerini belirten Karadağ köylüleri, “Karadağ’daki sorun sadece Çan ilçesinin değil, Çanakkale’nin de sorunudur. Tüm memleketin sorunudur. Bizler sadece köylerimizde mutlu ve huzurlu bir yaşam geçirmek istiyoruz. Asla sessiz kalmayacağız, sonuna kadar mücadele edeceğiz” diyerek herkese sağduyulu olma çağrısında bulundular.

ESAN Eczacıbaşı tarafından Çan ilçesine bağlı Karadağ köyünde kurulacağı iddia edilen altın madeni için aylardır mücadele eden köylüler, bugün Çanakkale’de bir eylem gerçekleştirdi. Saat 14.00’da Golf Çay bahçesi önünde toplanan yaklaşık 500 kişi, ilk olarak İskele Meydanı’na kadar yürüyüş gerçekleştirdiler. Kadınlar ve çocukların sayıca fazla olduğu yürüyüşte, “Diren Karadağ, Cemal Seninle” yazılı bir döviz taşıyan kuklanın yanı sıra, “Ölüler Altın Takmaz”, “Ey Eczacıbaşı Duramazsın Karadağ’a Karşı”, “Diren Karadağ”, “Karadağ Bizimdir Bizim Kalacak” yazılı birçok pankart ve döviz taşındı.

“BİZLERİN GELECEĞİNE SONDAJ VURUYORLAR”
Yürüyüş ardından meydanda toplanan vatandaşlara seslenen Karadağ Köyü Muhtarı Ramazan Dizman, “Osmanlı’nın zor günlerinden geçtiği bir dönemde dedelerimiz, nenelerimiz ve babalarımız Balkanlardan, Çanakkale’nin Çan ilçesine bağlı Karadağ’a geldi. Dağlık ve çamlık bir bölge olması nedeniyle atalarımızın ve atalarınızın beğenisini kazanan bu topraklarda, bizler dünyaya geldik. Ve bizlerden sonraki nesil çocuklarımız. Ve şimdi torunlarımız dünyaya geliyor. Ancak bugün son 10 yıldır olmadığı kadar büyük bir altın hırsı ile Eczacıbaşı Esan Madencilik isimli şirket, ‘Bu topraklar benimdir’ deme cesareti ile bizlerin geleceğine sondaj vuruyor. Ankara, Çanakkale Valisini ve Çan Kaymakamını dahi devre dışı bırakarak hatta tanımayarak özel şirketlere Karadağ’ı, Karadağ ve çevresindeki köylerin meralarını, arazilerini, sularını ve hatta geleceğini hesapsızca satıyor!” dedi.


“BİR GÜN MUTLAKA SIRA SİZE GELECEK”
Karadağ için sağduyu çağrısında bulunan Dizman, “Bizler bugün sizlere tek bir şey için geldik. Gelin zalimlerden, susanlardan, korkanlardan olmayın. Emin olunuz eğer Karadağ ilk köy olursa, tıpkı dün dereye köyü kömür tozlarının ve pisliklerinin altında bıraktığımız gibi, diğer 9 köyü de terk edeceğiz. Bizler iktidar olmanın gücü, hırsı ve acımasızlığı ile bizleri mübarek ramazan ayı ve devamında bayramında ve halen daha sürgünlere yöneltmek isteyenlere en büyük cevabımızı önce bu sondajları durdurmakla vermeliyiz. Bu köydeki 250 hanenin yıkımına dur diyelim. Dün bizlerin yanında sadece medya vardı, bugün ise tüm köyler,köylüler ve Çanakkale ve belki de yarın tüm Türkiye, tüm köylüler… Bizler Karadağ köylüsü olarak Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir birliktelikle bugün sizlerin huzurundayız. Bizler köyümüzde Salamızı okuduk, birbirimize hakkımızı helal ettik. Bundan sonra susarak ve korkarak bizim yanımızda duramazsınız, sizde buyurun kılın kendi cenaze namazınızı” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Karadağ Köyü’nün eski Muhtarı Hikmet Önder ise Karadağ’daki mücadelenin herkes için verildiğini kaydederek, yıllarca köyde biriktirilmiş olan zenginliğin ve güzelliğin kısa bir sürede yok edilmeye çalışıldığını söyledi. Eylemde son kez söz alan Mustafa Önder, Karadağ ile ilgili duygu ve düşüncelerini belirttiği konuşmasında mücadelenin sonuna kadar süreceğini dile getirdi.

“BİZ ECZACIBAŞI’NI ŞİFA DAĞITIR BİLİRDİK”
1944 yıllardan bu yana Karadağ Köyü’nde yaşayan Adem Önder, dedelerinin eğrelti otu için beğendiği Karadağ’ı terk etmeyeceğini söyleyerek;

“Karadağ’dan gitmek yok, ölürüz daha iyi, gitmeyi kabul etmiyoruz. Dedelerimiz zamanında burayı eğrelti otu için yeşilliği için sevip gelmiş. Karadağ bizim, öyle kalacak. Sadece mutlu ve huzurlu bir yaşam istiyoruz. Biz Eczacıbaşı’nı şifa dağıtır bilirdik, şimdi onların karnı tok. Zengin olmak için Karadağ’ı talan edecekler.Yaşlılar olarak Karadağ’ı terk etmeyeceğiz”

“SADECE DEDEMİN KÖYÜNDE OYNAMAK İSTİYORUM”

Eylemde “Dedemin topraklarında oynamak istiyorum” yazılı pankart taşıyan küçük Mustafa Çetin, her yaz dedesinin yanına geldiğini belirtti:

“Dedem yürüyemiyor, bugün buraya gelemedi. Biz geldik. Ben dedemin yemyeşil topraklarında oyun oynamak istiyorum sadece. Altıncı şirket gitsin bir daha köye gelmesin istiyorum”

“KÖYÜMÜZÜ BIRAKIP GİTSİNLER”
11 sene önce gelin geldiği Karadağ köyünü çok sevdiğini belirten Melahat Balkan ise duygu ve düşüncelerini şu sözlerle ifade etti:

“Biz hayvancılık ile geçiniyoruz hepimizin bahçeleri var. Gidecek başka bir köyümüz yok. Ben bu köyü çok sevdim. Bırakıp köyümüzü gitsinler, çocuklarımızı rahat bıraksınlar. Biz kadınlar olarak sonuna kadar mücadele edeceğiz.”

Filtreler:
Yorumlar...

    Henüz yorum yok...

Sizin Yorumunuz...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir