Yeni bir süreçte yaşadığımız kentleri ve kendi geleceğimizi tekrar düşünmek ve yaratmak

Yeni bir süreçte yaşadığımız kentleri ve kendi geleceğimizi tekrar düşünmek ve yaratmak
Oral Kaya
21/09/2020

İçinde bulunduğumuz hafta, 3000’den fazla kent ve 42 ülkede kutlanan Avrupa Hareketlilik Haftası. Avrupa Komisyonu bu günlerde, kentleri ve belediyeleri sürdürülebilir ulaşım tedbirlerini almaya ve desteklemeye teşvik ediyor. Hafta süresince, belediyelerin ulaşım planlamasını ve toplu ulaşım sistemlerinin geliştirilmesi, bisiklet ve yaya yollarının arttırılması, vatandaşların ise bireysel araçlar yerine alternatif ulaşım metotları ile seyahat etmesinin teşvik edilmesi amaçlanıyor. Ülkemizde de bugünün öne çıkarılması için AB Türkiye Delegasyonu ve Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) birlikte çalışıyorlar. Bu senenin ana teması ise “Herkes için Sıfır Emisyonlu Hareketlilik“. Yani karbonsuz ulaşım.

Dünyamız çok zorlu bir süreçten geçiyor. Hiç hesaplamadığımız, öngörmediğimiz kısıtlamalar ile karşı karşıya kaldık. Tıp alanında çalışan bilim insanlarının bile bazı durumlarda fikir birliğinde olamadıkları zamanlar ve eylemler oldu. Dünya Sağlık Örgütü COVID-19 sürecinin başında maske ile ilgili kafa karıştırıcı birçok açıklamada bulundu. Pandemi süreci, birçok ülkenin farklı önlemler almasına neden olduğu gibi, tek bir sorun ile, birlikte mücadele etme becerisinin de zaman zaman çiğnendiği zamanlara tanık olduk. Başka ülkelerin sağlık ekipmanlarına el koymak gibi akla hayale gelmeyecek uygulamalar ile karşılaştık. Tabii ki ilk panik süreci atlatıldı. Her çeşit hareketlilik kısıtlandı. Seyahat süreçleri tekrar belirlendi. Belki de en önemli çıktı, kişiler bireysel araçları tercih etmeye başladılar. Bu tercih seyahat kısıtlamaları sürecinde kent trafiğinde çok önemli sorunlar doğurmadı. Ama seyahat sınırlamaları biraz gevşetilince, trafik sıkışıklığı ve hava kirliliği sorunları aniden zirve yaptı. Sadece içten yanmalı motorlu araçlar değil, toplu ulaşım çeşitleri, bisiklet hatta scooter gibi biraz daha modern ulaşım araçları daha çok konuşulmaya ve alternatif olmaya başladı. Bunları tek tek ve kısaca dile getirirsek daha genel bir kent modeli üzerine konuşmaya başlayabiliriz diye düşünüyorum.

  • a. Toplu Ulaşım: Metro, otobüs, tren gibi toplu ulaşım araçları, bu süreçteki sağlık nedenleri ile çok tercih edilmedi. Buna rağmen yerel yönetimler gerekli sağlık önlemlerini alarak bu sorunun aşılmasını sağladılar. Kişi başı en az emisyona neden olduğu için bütün dünyada en önemli ulaşım yöntemi olarak kabul görmekte. Birçok kent, şehir merkezlerine bireysel araç sokmayarak toplu ulaşımı teşvik etmiş oldu. Bazı kentler (ve ülkeler) de ise toplu ulaşımın ücretsiz (bizde de bazı kentlerde gençler/anneler gibi) olması daha büyük teşvik edici unsur oldu.
  • b. Bisiklet: Özellikle çok uzun olmayan mesafelerde ve düz kentlerde çok tercih edilen bu ulaşım aracı, pandemi sürecinde daha çok tercih edilmeye başlandı. Hatta Sağlık Bakanlığı ve birçok belediye de kampanyalar düzenleyerek, bisiklet kullanımının sağlık ile ilişkisini kurdular. Aynı zamanda virüsün yayılımını da engellediği için tercih edilmesi gerekliliği de bu kampanyalarda dile getirildi. Tabii ki bisiklet yollarının yaygınlığı ve bunları kullanma alışkanlığı da önemli gelişmelere neden oldu.
  • c. Scooter: Gerek ülkemizin gerekse dünyada daha yeni kullanılmaya başlanan bu ulaşım aracı özellikle biraz daha uzun mesafeleri, bisiklet yolu gerektirmeden, kat edebilmek için ideal. Özellikle elektrikli olmaları, yaklaşık 20 km kullanım mesafelerinin olması, Avrupa’da birçok yerel girişime de öncülük edilmesine neden oldu. İspanya, Belçika, Hollanda, İtalya ve Almanya’da elektrikli scooter kiralayan enerji kooperatifleri ortaya çıktı. Bu kooperatifler, yenilenebilir kaynaklardan kendi ürettikleri elektik ile şarj ettikleri bu scooterleri de kiralayarak ek gelir elde ettiler. Özellikle araç trafiğinden uzak durmak isteyenler için çok güzel bir çözüm olarak karşımıza çıktı.
  • d. Yaya olarak seyahat etmek: En sağlıklı olarak hepimizin bildiği ve tercih etmesi gereken seyahat yöntemi. Özellikle hareket kabiliyetimizin yavaşladığı kent yaşamında kesinlikle tercih edilmesi gerekiyor. Pandemi döneminde getirilen sokağa çıkma yasakları sürecinde önemi daha da ortaya çıktı. Açık havada gerçekleştirildiği için en sağlıklısı. Hemen dünyada birçok kent, sağlıklı yeni süreçlere destek vermek için yaya ulaşımını arttıracak yöntemleri tartışmaya başladı. Belki de en radikal söylemi Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo dile getirdi. Kenti yürüme mesafelerine göre yeniden düzenleyeceklerini dile getirdi. Çocukların okullarına yürüyerek gitmesinden tutun, yürüme mesafesindeki işyerleri (buna uygun ikametgâh tabii ki) ve diğer birçok uygulamayı kentlilerle beraber örgütleyeceklerini dile getirdi.
    Yaya olarak seyahat etmenin en önemli unsurlarından biri de yaya kaldırımlarının genişlikleri, uygunluğu ve sağlamlığı.
  • e. Otomobiller (bireysel araçlar): Kent içi ulaşımını en kirletici, en çok yer kaplayan, en çok trafik sıkışıklığına neden olan kısmı. Otomobiller kapladıkları alan, yaydıkları CO2, gürültücü ve çok fazla kaynak kullanmaları nedeniyle olumsuz bakış açısına sahip. Yine de en çok tercih edilen ulaşım araçlarının başında geliyor. Çanakkale’de yaptığımız bir anket çalışmasında, günde sadece 55 dakika kullanılan otomobiller, geri kalan zamanda, yani 23 saat 5 dakika boyunca kent içinde belirlenmiş otoparklarda atıl olarak duruyor. Yine bu otomobillerin güvenli ve rahat yolculuk yapabilmesi için kentlerin %40’tan fazla alanı otoyollar ve otoparklar için tahsis edilmiş durumda. Bu olumsuzlukları dikkate alan Avrupa’da bazı girişimler, araç paylaşımı veya araç kiralama yollarını önermekte ve bu alanda çalışmalar geliştirmekte. Yine kooperatifler aracılığı ile yapılan bu girişimler, yerel dayanışma ve yerel kalkınma için modeller olarak karşımıza çıkmakta.

Pandemi döneminde dayanışma ekonomileri daha çok da sosyal ekonomi modelleri hayatımıza çok etkin olarak girdi. Ülkemizde de farklı birçok örneğini gördüğümüz modeller sayesinde, daha minimal tüketimlere yönelerek, karbon ayak izimizi azaltarak, daha az emisyon salarak da yaşayabileceğimizi göstermede etkili oldu. Daha çok yürüyerek, daha sağlıklı beslenerek (kentlerdeki en büyük sorunlardan biri de sağlıklı gıdaya erişim) ve hepsinden öte komşumuzla dayanışma içinde olarak süreci atlatmaya çalıştık. Bu da hepimizin iklim değişikliği ile mücadelede etkin adımlar atabilmemiz için umut oldu.

Filtreler:

Oral Kaya Son Yazıları...

Yorumlar...

    Henüz yorum yok...

Sizin Yorumunuz...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir