Gıda Krizini Konuşan Dünya

Oral Kaya
20/10/2012

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) son günlerde üst üste devletlere gıda güvenliğinin sağlanması için açıklamalar yapıyor. İklim değişikliğinin neden olduğu sıcaklık artışları, sel felaketlerinin artışı veya büyük kuraklıklar nedeniyle tarım alanlarının tahrip olması ve bunun küresel boyutta etkileri üzerine bir çok bilim insanı görüşlerini bildiriyor. Fakat konu sadece tarım alanlarında yaşanan verim kayıpları değil tabii ki. Tarım alanlarının biyoyakıt kullanımı için ürün üretimine açılması, bizler için üretim yapacak alanların da arabalara tahsis edilmesini sağlıyor. Tüm bunlar bizlerin kısa zamanda çözümler üretip, gelecek nesillere sağlıklı gıdalar bırakabilmemiz için gerekiyor.

Hepimizin bildiği gibi, beslenmemizi sağlayan iki temel unsur var. Tarımsal üretim ve hayvancılık. Özellikle ikinci dünya savaşı sonrasında artan nüfus ve yaşanan teknolojik devrim ile bu iki sektör çok hızlı bir şekilde sanayileşmiştir. Tohumlarda yapılan değişiklik (GDO), kimyasal gübrenin keşfi ve rahat kullanımı, yerel tohumlar yerine daha geniş pazarlara hitap eden ve uzun yaşayan ürünlere yönelme gibi sınai yatırımlar çiftçilerin de daha fazla üretmesine imkan sağladı. Aynı zamanda dünya ticaretinde yaşanan gelişme de bu sektörlerin gelişmesine imkan verdi. Tarımsal ürünlerin özellikle artıklarının çürüme aşamasında yaydıkları metan gazının da yakıt olarak kullanılmaya başlanılması da bu sektöre bir de enerji sektörünün yatırımına neden oldu. Özellikle az gelişmiş ülkelerin tarımsal alanlarında petrol ürünlerinin bir yan ürünü olan biyoyakıt için üretim yapılması, verimli tarım alanlarının gıda ve beslenme dışı alanlarda kullanılması ve de bu alanların artması sonucu gıda krizlerine neden olabilecek tarımsal üretim azlığı sorunlara yol açabilecekti. Biyoyakıt üretimi, tarım ürünlerine talebi arttırarak küresel gıda fiyatlarında artışa, stok yetersizliklerine ve daha fazla ormanlık alanın tarıma açılmasına yol açtığı gerekçesi ile eleştiriler alıyor. Bu konuda FAO Gıda Hakkı Raportörü Olivier De Schutter “Tarım sektörü, kimyasalların kullanımı ve sanayileşme ile kendi mezarını kazıyor” demektedir.

Avrupa Komisyonu, yaşlı kıtada yaşanan ekonomik krize rağmen geçtiğimiz hafta çok önemli kararlara imza attı. Komisyon, biyoyakıtların iklim üzerindeki dolaylı etkisini azaltmaya yönelik olarak eski teklifini daha ılımlı bir hale getirirken, yakıt üretiminde kullanılabilecek tarım ürünü miktarına getirdiği limiti korudu. Eski tebliğinde 2020 yılına kadar tüm AB sınırları içinde ulaşımda kullanılacak enerji talebinin % 10’u gıda ürünü tabanlı biyoyakıt kullanımını düzenlemekte idi. Geçtiğimiz hafta yapılan toplantıda alınan karar gereğince bu talep % 5 olarak belirlenerek tarımsal alanlar üzerindeki baskının azaltılması hedeflendi.

Eceabat ovasında biyoyakıtta kullanılmak üzere tarımsal üretim yapıldığını bir çok insan bilmiyor. Bu arazilerde daha fazla ürün elde etmek için daha fazla kimyasal kullanılmaktadır. Toprağı kirleten bu uygulama aynı zamanda yer altı sularına karışan kimyasallar nedeniyle de sularımızı kirletmektedir. Oysa ki ben Eceabat ovasını harika lezzetteki domatesi ve diğer sebze ürünleri ile hatırlamak istiyorum. Arabalara yakıt üretmek için de tarım alanlarının kullanılmasını hiç tercih etmiyorum. Onu için de kent içi ulaşımda tamamen lastik tekerlekli ulaşımdan uzak bisiklet ve yürümek gibi yolları tercih ediyorum. Kent dışı ulaşımda da mümkün olduğu kadar toplu ulaşım araçlarını tercih etmeye çalışıyorum. Özellikle kent içi ulaşımda araç kullanımını minimize ettiğimizde, ne kadar büyük bir enerji tasarrufu sağlayabileceğimizi sadece gözlemleyerek bile görebiliriz.

Yaşam tercihimiz, geleceğimizi düşünmemizle bağlantılıdır.

Filtreler:

Oral Kaya Son Yazıları...

Yorumlar...

    Henüz yorum yok...

Sizin Yorumunuz...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir