Bilginin Göçü: Homeros ve Hesiodos

Bilginin Göçü: Homeros ve Hesiodos
Fecri Polat
15/01/2021

Antik Yunan din ve mitoslarının, Sümer ve Babil kaynaklı oldukları ve bunların Hurri, Hitit ve Fenikeliler aracılığı ile Yunanistan’a ulaştıkları günümüz bilim insanları tarafından kabul gören bir düşüncedir. Gerçi bu fikirler uzun süre tartışılmış ve günümüzde de tartışılmaya devam etmektedir.

Her ne kadar ben bütün dünya mitolojisini tek kaynaklı olarak görsem de alışılagelmiş şekliyle isimlendirerek yazmaya devam edeceğim. Yunan mitolojisi, Yakındoğu mitolojisinden, biçim, kişileştirme ve kurgu açılarından etkilenmiştir denilmektedir. Aslında tek fark, Yunan mitolojisi, insan merkezciliğini vurgulamak için, soyut tanrıları eklemiştir.

Burada başrolde tabii ki Homeros ve Hesiodos vardır. Fakat “Yakındoğu’nun ilham verici ve yararlı motiflerini almakla birlikte, kendi kültürel sembollerini de mitoslarına eklemişlerdir.” şeklinde bir yorum yapmak yanlış olacaktır. Bu durum Homeros ve Hesiodos’u Yunanlı birer ozan olarak kabul etmek anlamına gelecektir. Halbuki durum tam da öyle değildir.

Çünkü her iki ozan da Anadoluludur. Batı Anadolu’da yaşayan bu iki ozan, Doğu’nun binlerce yıllık mitolojisini alarak uzun süredir devam eden sözlü gelenek unsuru destanlara kendi yerel unsurlarını da ekleyerek yazıya dökmüşlerdir. Her iki yazar da, anlatılarının içine, insan psikolojisi ve ahlak unsurlarını de yerleştirmişlerdir. Onların bu anlatıları, daha sonraki Yunan ve Roma şairleri ve hatta bilim insanları için de motif sağlamıştır.

Homeros ve Hesiodos’un yaşadıkları dönemde, Yunanlılar uzak ülkelere göç etmeye ve oralarda koloniler kurmaya başlamışlardır. Bu yerlerin başında da Batı Anadolu gelmektedir. Karşılık göçlerin ve etkileşimin olduğu bu önemde her iki ozan da yoksulluk ve daha iyi şartlarda yaşamak umuduyla batıya yani Yunanistan’a göç etmişlerdir. Homeros, yaşadığı dönemde de Yunanistan’a gitmiştir. Fakat onun bilimsel anlamda en büyük göçü Peisistratos tarafından onun ölümünden sonra yapılmıştır. Homeros destanları Peisistratos tarafından MÖ 7. yüzyılda İyonya’dan Yunanistan’a götürülmüş ve bazı değişiklikler yapılmıştır. Bu tarihten sonra da Homeros, İlkçağ Yunanlıları tarafından kendi kültürlerinin “kurucu babası” olarak görülmüştür.

Homeros’un hemşerisi Hesiodos’un ise MÖ 7. yüzyılda Homeros’tan hemen sonra yaşadığı düşünülmektedir. Yoksul bir denizcinin oğlu olan Hesiodos, Aiolia’nın Kyme kentinden (günümüz İzmir Aliağa ilçesi sınırları içinde), Yunanistan’da Boeotia’nın Askyra kentine göç etmiştir. Kendi ağzından bu durumu şöyle anlatmaktadır:

“Babamız gibi yap sen de, koca budala Perses,
O da bir gün daha güzel yaşama umuduyla
Aştı engin denizleri bırakıp ardında
Aiolya’nın Kyme kentini,
Geldi buralara kara gemisiyle.
Bolluktan, zenginlikten, rahattan değil,
Kör olası yoksulluktan kaçıyordu,
O Zeus’un insanlara reva gördüğü yoksulluktan.
Geldi Helikon’un eteğinde
Bu lanetli Askyra’ya yerleşti,
Bu kışı sert, yazı çekilmez, tatsız kasabaya.”
(İşler ve Günler, 634-640)

Anadolu’dan Yunanistan’a göçen bir ailenin çocuğu olan Hesiodos, aslında yoksulluğun, çiftçi, çoban, küçük toprak sahibi insanların temsilcisidir.

Batı kültürünün kaynağı kabul edilen ve dünyanın en iyi ve en büyük ozanlarının batıya yaptıkları bu göç için bir beyin göçü diyebilir miyiz? Ne dersiniz bugünlerde çokça konuşulan batıya beyin göçü ile bir benzerliği var mı? Peki, her gün yeni Homeros ve Hesiodoslar kaybetmemek için ne yapmalıyız?

Filtreler:

Fecri Polat Son Yazıları...

Yorumlar...

    Henüz yorum yok...

Sizin Yorumunuz...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir