Çeşmeler Yaptırdım…

Yolların kenarlarına, cadde ve sokakların dirseklerine, insanların en çok uğradıkları yerlere yapılan çeşmeler
Bütün canlıların emrinde olan, gece gündüz bıkmadan akan çeşmeler
Kimisinin suyu çok, kimisinin suyu az, kimisi de kurumuş çeşmeler
Sessizliğin ve yalnızlığın kol gezdiği bir yerde şırıltısı ile türkü söyleyen çeşmeler
Bir hayatın sürdürülmesine, sürekli katkı yapan çeşmeler
Kuşları, etrafına toplayan çeşmeler
En yaban bir canlının bile, dostu olan çeşmeler
Herkesin dostu olan çeşmeler
Çeşmeler
Çeşmeler
Sahipsiz, isimsiz çeşmeler
Bir olayı, bir kişiyi hatırlatan çeşmeler.

Şarkılara, türkülere konu olmuştur, çeşmeler.
Âşıkların buluşma yeridir, eski zamanlarda.

Köprüler yaptırdım, gelip geçmeye.
Çeşmeler yaptırdım, suyun içmeye.

70 yıllarda arabesk müziğin temsilcisi sayılan, şimdilerde şarkıları paylaşılamayan Ferdi TAYFUR un, çıkış şarkısı olan;

Susadım çeşmeye, varmaz olaydım.
Elinden bir tas su içmez olaydım.

Çeşmenin başına bir güzel inmiş,
Taramış zülfünü suya düşürmüş.
gibi güzel sözleri olan şarkıyı ezberlememek haksızlık olurdu o günlerde.

Bir Antalya türküsü;
Çay benim çeşme benim
Aman derdimi deşme benim
Hakikatli yar isen
Aman önümden geçme benim
dizeleriyle başlar.

Bir UŞAK türküsü ise şöyledir.
Çeşmeden dudu geçti
Elini yudu geçti
Çeşmem seni yıkarım
Dudum ne dedi geçti.

Edebiyatımızda da Çoban Çeşmesi (F. Nafiz ÇAMLIBEL) gibi, çeşmeleri anlatan, şiirler de vardır.

Derinden derine ırmaklar ağlar,
Uzaktan uzağa çoban çeşmesi.
Ey suyun sesinden anlayan bağlar,
Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi Gönlünü Şirin’in aşkı sarınca,
Yol almış hayatın ufuklarınca;
O hızla dağları Ferhad yarınca,
Başlamış akmağa çoban çeşmesi.
.
Devam eder şiir.

Bozkırın ortasında, sarı sıcakta, sabırla, ince bir çizgi gibi akan çeşmenin değeri biçilir mi
Orman içlerinde, tarlalarda, yol kenarlarında her nerede olursa olsun, çeşmeler hayatın ve canlılığın en aktif olduğu yerler değil midir
Keklikler, ceylanlar ve geyikler hep pusuya çeşme başlarında düşürülmezler mi
Yaşam ve ölüm yan yanadır çeşme başlarında.
Çeşme başları, Hayatın ta kendisidir.

Çeşmeler; bizim Türk Kültürü içinde önemli bir yer tutar.
Bizim kültürümüzde çeşmeler, insana ve diğer canlılara verilen değerin önemin bir göstergesidir.
Selçuklu ve Osmanlı Kültürü içinde, çeşmelerin çok büyük önemi vardır. Türkler çeşmeden içilen suyun en büyük hayır (sevap) olduğuna inanmışlardır. Şehirlerin önemli noktalarına, Sebil Çeşmeler yapılmıştır. İnsanların bu çeşmelerden faydalanması sağlanmıştır. İstanbul da Osmanlı döneminde yapılan bazı çeşmeler, mimari yapısıyla hala birer sanat eseri olarak hizmet vermektedir. Sebil demek; bedava demektir. Herkesin ücretsiz olarak yararlanması için yapılan çeşmelere, su içilen yere de sebil denmektedir. Yapısına göre; sersebiller ve de selsebiller de vardır.
Günümüzde artık su, pet şişeye girdi. Büyük damacanalarla evlere servis ediliyor. Artık su parayla satılıyor. Hem de sütten daha pahalı. Öyle her yerde, Yenice deki gibi şaldır şaldır akan çeşmeler yok. İstanbul gibi büyük kentlerde, parasız su bulup içeceğim derseniz, yandınız. Ya susuzluktan ölürsünüz ya da bedava su içip mevta olabilirsiniz.
Öyle her yerde Yenice deki gibi, kaynak suyu akan çeşmeler bulmak mümkün değil. Öyle bedava akan çeşmeleri hiç bulamazsınız. Bedavalar eski günlerde kaldı artık. Birde Yenice de var, bedava su.
İşi fazla sulandırmayalım.

İstanbul da birer sanat eseri olması nedeniyle, birkaç çeşme hakkında bilgi vereyim size.
Sultan Ahmet (3.Ahmet)Çeşmesi; İstanbul’da Topkapı Sarayı’nın giriş kapısı ile Ayasofya arasında III. Ahmet tarafından inşa ettirilen çeşmedir. Türk rokoko tarzının en güzel örneklerinden olan çeşmenin yapım tarihi 1729’dur. Mimar Ahmet Ağa tarafından yapılmıştır.

Alman Çeşmesi; İstanbul da Sultanahmet Meydanı`nda, Sultan I. Ahmed Türbesi`nin karşısında yer alan tarihi çeşme. Alman İmparatoru II. Wilhelm’ in sultana ve İstanbul a hediyesidir. Almanya da yapılıp 1901 de İstanbul daki yerine monte edilmiştir. Neo-Bizanten üslubunda bir çeşmedir; içerden altın mozaikle süslüdür.

Tophane Çeşmesi; İstanbul un Tophane Meydanı nda yer alan Sultan I. Mahmut tarafından 1732 yılında yaptırılmış, bir meydan çeşmesidir. İstanbul un üçüncü büyük çeşmesidir.
Yurdumuzun çeşitli il ve ilçelerinde bulunduğu yere ismini vermiş, her biri birer sanat eseri olan çeşmelerle doludur.

Günümüzde artık birer sanat eseri olabilecek nitelikte çeşmeler yapılmıyor.
Uzun bir plastik boru,bir hazır kurna,iki torba çimento,on tuğla al sana bir çeşme !
Tepe tepe kullan. Adı Çeşme mi çeşme, Derdimi deşme.
İstanbul’da hüküm süren hemen hemen her sultan, sadrazam, valide sultan ve diğer ileri gelenler Osmanlı kültüründe, sosyal yaşantısında ve mimarisinde önemli yer tutan; döneminin ekonomik, sosyal ve siyasi gücünün göstergesi birçok çeşme yaptırmışlardır.
İstanbul da yapılan çeşme çeşitleri şöyledir. Duvar Çeşmesi, Köşe Çeşmesi, Meydan Çeşmesi, Namazgâh Çeşmesi, Oda Çeşmeleri Sütun Çeşmeleri, Selsebiller.
Genellikle, yapılan çeşmelerin çoğu, Meydan Çeşmeleridir.
Her çeşmenin bir de kitabesi vardır. Bu kitabede yaptıran kişi, yapıldığı yıl, bir dua, bir şiir yazılabilir.

Piknik yapmak, dinlenmek ve eğlenmek için genelde çeşme başları seçilir.
Çeşmenin suyu güzelse, ağaçların gölgesi koyuysa, moralinizde düzgünse daha ne istersiniz, Allahtan.
Bir çeşme başında, farkına varın güzelliklerin.
Çeşmelerin su sesinden başka, dili yoktur.
Bizler çoğunlukla her gün suyunu içtiğimiz çeşmenin farkında değilizdir. Suyu nereden gelir Kim yapmıştır
Bizim bildiğimiz bir şey vardır. Çeşmenin etrafında oturmak. Suyunu içmek. Araba yıkamak. Suyundan eve götürmek. Ohhhh! Güzel suymuş deyip deyip çekmek.
Bizler su içmeden besmele çekeriz. Suyu içtikten sonra da Yarabbi Şükür deriz.
Suya, şükür ederiz.
Peki! Çeşmelere hak ettiği saygıyı gösteriyor muyuz
Nerde!
Çeşmelerin durumu çok kötüdür. Birçok çeşmeden, su yerine gözyaşı akar sanki.
Çeşme, çeşme olduğuna pişman olur, bizim elimizde. Etrafını kullanılmaz hale getiririz.
Çeşmenin dili bir çözülse: Etrafıma çöp atmayın. Havuzumu çöple doldurmayın. diye bağırır.
Herkes çeşme başında oturur, çöp bırakanlara sitem eder. Giderken de çöplerini, çeşmenin başında bırakır gider/gideriz.
Çeşmeleri ve etraflarını temiz tutun. Çocuklarınıza, her yere çöp atmama alışkanlığı kazandırın, diye birde ders veririz herkese.

Yenice miz ve köylerinde, hayır olsun, yapılan iyilik ve alınacak sevap daim olsun diye, birçok insanımız tarafından çeşme yaptırılması gelenek olmuştur.
Çeşmeye yaptıran kişinin ve ailenin adı yazılır, çeşmenin önüne.
Artık, o çeşmenin çevresi o kişi veya ailenin adı ile anılır.

Küçük gibi görünen büyük eserlerdir çeşmeler. Bu çeşmeleri yapan ve yaptıran insanlarda büyük insanlardır.
Yenice de ve köylerimizde çeşme işinde çalışmış, çeşmeler yapmış, birçok isimsiz usta vardır.
Sofular Köyü nde ömrünün sonuna kadar, bulduğu her suyu bir çeşmeye bağlayan tek isim; Musa Tüfekcioğlu dur.
Sofular Köyü sınırları içinde yapılan çeşmelerin çoğu Tüfekçi Musa Dede nin eseridir. Bu erdemli kişi, Sofular Köyü nde boş bulduğu her yere, ceviz fidanı dikerek, herkese örnek olmuştur. Şimdi cevizler, ürün vermekte ve köy gelir elde etmektedir.
Yenice ve köylerinde çeşme işinde çalışan birçok isimsiz usta mevcuttur.

Ben, Suyunu içtiğimiz çeşmeyi tanımamız gerektiğine inanıyorum.
Her çeşmenin, hikâyesi nesilden nesile aktarılmalıdır diye düşünüyorum.
Bu nedenle sizlere Yenice de ilgi odağı olan bir çeşmeyi tanıtmak istiyorum.
Önce sizlere bildiğim bazı çeşmelerin isimlerini vereyim. Merak edenler, bu çeşmelerin hikâyelerini öğrenebilir.
Mahmutoğlu Çeşmesi, Atalaylar Çeşmesi , Gazi Çeşmesi, İdris Dayı Çeşmesi, Dostlar Çeşmesi, Hacı Ahmet Çeşmesi, Hacıoğlu Çeşmesi, Üç Çeşmeler, İbrahim Bodur Çeşmesi, Ahmet Demirbaş Çeşmesi, Kalkım da Yunus Emre Çeşmesi,
Daha yüzlerce çeşme.

Gelelim bilinen bir çeşmenin hikâyesine:

İdris Dayı Çeşmesi
Yenice-Çan yolu üzerindedir. Yenice’ye 3 km uzaklıktadır. Çan a giderken sağ taraftadır. Eski yolun üstündedir. Etrafı çam ağaçları ile kaplıdır. Çamların gölgesi çok güzeldir. Manzarası, insana huzur verir. Piknik alanı olarak düzenlenmiştir. Ulaşımı kolaydır.
Çeşmenin suyu soğuktur. İçimi güzeldir. Dört mevsim suyu akar.
Çeşmenin kitabesinde, İç Suyunu Şükret Ulu Allah ına / Su Uğruna Genç Yaşta Canını Veren / İdris Dayı Ruhuna / Bilirsen Ve İstersen Oku Bir Fatiha. 1982 Mehmet BODUR diye yazmaktadır.
Çeşmeye adı verilen, İdris Dayı kimdir Bu ismi İdris dayı diye okuduğunuzda, amca/dayı gibi anlamayın. Çeşmeye adı verilen kişinin Adı: İdris, soyadı: Dayı
İdris Dayı, Yenicelidir. 10.09.1946 tarihinde Nevruz Köyü nde, kazma kürekle, bir çeşme için su getirme çalışmaları sırasında, kazılan su kanalındaki bacanın göçmesi sonucunda, toprak altında kalıp ölmüştür. İdris Dayı 28 yaşında hayatını kaybetmiştir. Yenice de taksicilik yapan, Enver Dayı nın babasıdır. Enver Dayı, babası öldüğünde 8 yaşındadır. Enver Dayı nın oğlunun adı da İdris Dayı dır. Babasının adını vermiş oğluna.
İdris Dayı, Nevruzlu Mehmet BODUR’un arkadaşıdır. Öldüğü zaman Mehmet Bodur yanındadır. O günlerde Mehmet Bodur, arkadaşının ölümüne çok üzülmüştür.
Mehmet BODUR, bir gece rüyasında, genç yaşta çeşme kazarken ölen arkadaşını görmüştür. Arkadaşı, Mehmet BODUR dan kendisi adına bir çeşme yaptırmasını istemiştir. Mehmet BODUR da bu çeşmeyi yaptırmıştır. Çeşmeye de arkadaşının adını vermiştir.
Çeşmenin adı böylece İdris Dayı Çeşmesi olmuştur.
Küçük bir hikâye değil mi
Bu Dünya da, 28 yıl yaşayan birisine göre büyük hikâye.
Uzun ömür sürdürüp de adı bilinmeyen, anılmayan insanlarda var bu âlemde.
Su gibi aziz olmanın güzelliğini bir çeşmede bulmuş İdris Dayı.

Bir çeşmeyi yapanda, yapılmasına neden olanda, her gün duasını alıyor ziyaret edenlerin.
Su içenlerin
Kana kana su içenlerin
Yudum yudum, suyun tadına varanların
Yüzlerine su serpenlerin
Kuşların Kurtların Börtü böceğin
Her gün, duasını alıyor.
SU gibi, başka bir hayır var mı

Filtreler:

Şuayip Odabaşı Son Yazıları...

Yorumlar...

    Henüz yorum yok...

Sizin Yorumunuz...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir