Sadaka Değil İş – Buzdolabı Değil Kadın Sığınma Evi İstiyoruz…
Seçim bereketi yurdun dört bir yanını sarmış durumda. Kentimizde AKP 3 otobüs insanı gün aşırı alıp İstanbul’a götürüyor. İstanbul’da Büyükşehir Belediyesi’ne ait olan Miniatürk’e Panoroma Fetih Müzesi’ni gezdiriyorlar. Beltur’a ait olan Hidiv Kasrı’nda yemek yediriyorlar. Hem de beş kuruş ödemeden. Gerçi belki ödemelerine de gerek yok. Ne de olsa “o” bütün eylemler senin benim o’nun parasıyla yapılıyor. Gidenler gördüklerinden çok memnun. Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla hesabı; biz de bunları yapacağız diyor AKP.
CHP ne yapıyor bilmiyorum. Seçim bürolarında çay kahve veriyorlar ama. Neticeye gelecek olursak. Ben bir kadın olarak Kadın Sığınma Evi istiyorum Çanakkale’ye.
Şiddet, baskı… DAYAK… bu şehirde de var. Ve ben Belediye’den her kim gelirse gelsin bu kente bu yatırım yapsın İSTİYORUM. Önce insan desin. Sanal haritalarla kordonu tutacağım o baştan bu başa getireceğim, o mahalleyi alıp buraya konduracağım demeden önce insan odaklı projelere imza atsınlar.
Bu ülkenin her yerinde olduğu gibi Çanakkale’de kadınlar şiddet görüyor ve sesini çıkaramıyor. Nereye gidecek kime sığınacak. Çocuğum diyor, çaresizlik diyor susuyor. Susturuluyor. Bu şehirde de sokak ortasında kadınlar eşleri tarafından bıçaklanarak öldürülüyor.
3 maymunu oynamaktan vazgeçin kulağınızı, gözünüzü, ağzınızı açın. Bir İstanbul gezisine, bir bardak çaya, bir buzdolabına satmayın kendinizi. Sözün özü; Öküz boynundan insan dilinden bağlanır?
Yorumlar...
Henüz yorum yok...