Yenice MYO Sergi / Dost Acı Söyler

Saat:10.20
Yenice Belediye Düğün Salonu’nun kapısındayım.
Sergiyi gezeceğim.
Serginin ikinci günü.
Yenice Meslek Yüksek Okulu, “El Sanatları Sergisi.”
Her yıl sergiyi gezerim.
Bu yılda gezeceğim.
Açılması planlanan tarihten, bir gün önce açılmış sergi.
Açılışı öne alındığı için, açılışını göremedim.
Açılışa kimler katıldı/katılmadı, bilmiyorum.
Düğün Salonu kapısı aralık bir durumda. Kapıya asılan bayrağımız, iki kapı arasında sıkışıp kalmış.
Kapıyı aralığından, girdim içeri.
Sessiz bir salon.
Serginin ikinci günü.
Sergide görevli, bir öğrenci bile yok.
Girişteki dağınıklık başka bir konu.
Sahne kısmında bir podyum.
Herhalde, mankenler yürüyüş yaptı.
Tek tek inceledim yapılan eser (leri (cikleri.)
Özgün” eserler aradım.
Bulamadım.
Bir tek, özgün yağlı boya tablo bulamadım. Hep taklit.
Osman Hamdi Bey’in “Kaplumbağa Terbiyecisi.” Berbat bir kopya.
Bu eseri, bir ilköğretim 5.sınıf öğrencisi, daha iyi kopya eder.
Reyan Bodur Anadolu Lisesi öğrencilerin sergisindeki, Van Gogh kopyası daha güzeldi.

Osmanlı minyatür taklitleri…
Özensiz boyanmış testiler…
İncik boncuk işleri, biblolar…
Havlu kenarlıkları…
El işleri…
Çetikler…
Yaygılar…
Boyalı kül tablaları…
Ebrular… (Ebrulara sözüm yok)
Akademik eğitim alan öğrencilere hiç uymamış.
Zira, bizim hiç eğitim almamış genç kızlarımız daha iyi işler çıkarıyorlar.
O zaman, Yenice Meslek Yüksek Okulu, “el sanatlarında” iş ne yapıyor?
Yörenin, geleneksel el sanatlarını stilize edip çağa uyarlayabiliyorlar mı?
Yeni çağdaş eserler ortaya koyabiliyorlar mı?
Evet! Diyebilmem bu gün için mümkün değil.
Geçmiş yıllarda açılan sergiler göz dolduruyordu. İnsanlar ziyaret ediyordu. Sergi salonu hiç boş kalmıyordu.
Şimdi ne oldu?
Öğrenci profili mi değişti?
Yoksa, daha yeteneksiz öğrenciler mi geliyor okula?
Benim bildiğim, öğrencide yetenek varsa, geliştirilir?
Yapılacak işle ilgili teknik bilgiyi verdiğiniz zaman, gerisini öğrenci halleder.

Reyan Bodur Anadolu Lisesi, Yenice Öğretmenevi’nde mini bir sergi açtı.
Yağlıboya tablolar yapmışlar. Bazı öğrencilerin fırça vuruşları ve renkleri kullanmadaki ustalıkları övgüye değer.
Serginin başında bekleyen bir öğrenci vardı.
Öğrenciye sordum.
-Şu tablonun orijinali kime ait?
Öğrenci:
Bu tabloyu Van GOGH yapmış. Tablonun adı, “Ayçiçekleri.”
-Ya şu tablo?
-Bu tablo da, Edvard Munch tarafından yapılmış. Adı,”Çığlık
Bir lise öğrencisi bana bu cevapları verdi.
Bu cevapları bir yüksek okulu öğrencisi verebilir mi? Şüphelerim var.
Bence, bu sorulara doğru cevap verilmesinin tek nedeni var.
Görevini bilen öğretmen, sorumluluğunu bilen öğrenci.”
Gerisi kendiliğinden gelir.
Birde öğrenci yetenekliyse, aldığı eğitimin hakkını verir.
Yenice Meslek Yüksek Okulu!
Yaptıklarını gözden geçirmeli.
Yenice’de, “akademik eğitim” veren tek kurum olduğunu bilmeli ve unutmamalı.
İlköğretim ve lise öğrencilerinin üstünde bir yapıda olduğunu kanıtlamalı.
Yaptığı eserlerle, bizi/bizleri kendine hayran bırakmalı.
Avanak Avni taklidi, resimlerle bu iş olmaz.
Ninemin peşkirini, birebir taklitle hiç olmaz.
Bu işler, çerçilerin sattığı incik boncuğa benzemez.
İncik boncukla, hiç olmaz.
“Taş düştüğü yerde ağırdır.”
Uzaktan yönetimle hiçbir şekilde olmaz.

Hala, “mavi ile sarı karışınca” ne renk elde edileceğini bilmeyen öğrenci ve öğretmeyen öğretmenle hiç mi hiç olmaz.
Yenice Meslek Yüksek Okulu, “El Sanatları Bölümü” kendini tekrarlamaktan kurtulmalı. Eski güzel günlerine dönmeli.
Sanat, her alanda kendini tekrarlamaz. Sürekli tekrarlanan, hiçbir şey sanat olmaz.
Zira kendi kendini tekrarlayan bir tek, “taş plaklar” kaldı/kalmadı.
Plak çalan da yok.
Plaklar kırık, pikap da kırık
Pikapların iğneleri, çok önceden kırıkmış.

Böyle bir sergiyi gezip gördüğüm için, benim gönlüm…
Bir Yeniceli olarak hem de çok kırık.
Sizin gönlünüzü bilmem.
Bu sergiyi açanların gönüllerini, hiç bilmem.
Dost acı söyler
Acı sözler” ise, hep doğrudur.

Şuayip Odabaşı Son Yazıları...

Yorumlar...

    Henüz yorum yok...

Sizin Yorumunuz...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir